Gün 30
Ağustos.
Ülkem
zafer kutlamasında.
60 küsur sancak çağrılmış Ankara’ya, tarihte ilk defa.
Başkent’te gövde gösterisi yapıyor ordum.
Düşmana korku, dosta güven vermek maksat.
İyi de düşman nerede?
Daha birkaç hafta önce, komutanının pimini çektiği
bombayla
Şehit vermişiz “4 Koçyiğidi”.
Öncesinde, mayına altı
kurban. Altı dağ gibi evlat.
Düşmana korku dosta güven.
Dost kim, düşman kim?
Tabutları sorgusuz sualsiz kabullenmişliğimizle aldatılmışız.
Baba ocaklarında alışılmadık, yutkunulmayan bir sancı.
Bir yanda
şenlik, bir yanda
ölüm.
Gün bayram.
Hakkari’de de bayrama doğuyor güneş.
Mehmet bayrama uyanıyor, üç
Mehmetçikle birlikte.
Sancakları Ankara’da bayram yerinde.
Ellerinde pimi yıllar önce çekilmiş bir bomba.
Terör diyorlar adına, bayramı, seyranı yok.
Hipodromlarda yapılan gurur geçişleriyle duracak yanı da.
Bir yanda şenlik, bir yanda ölüm.
Mehmetler biliyor,
Bayram da, şenlik de onların canı üstüne.
O dört Mehmetçik pimi çekilmiş bombayı tutacak ki, birilerinin salonlarda söyleyecek sözü olsun.
Onlar dağ bayır gezecek ki, birilerine oy olsun,
politika olsun, bayram olsun.
Gün Bayram;
Güneş Sümbül Dağı’nı dolanıp batsa, sonra yeniden doğsa
Kardeşlik ve Huzur’da buluşacak belki insanlar.
Devlet
babalık yapacak, milleti kucaklaştırmaya uğraşacak.
Ya pimi çekilmiş bomba?
Bugün de Mehmetler ölecek.
Dördü, beşi, hatta onu birden.
Millet ezberini bozmasın,
dost bildiğini dost, düşman bildiğini düşman bellesin diye,
Pimi çekilmiş bomba bir kere daha patlayacak,
Aydın, Mehmet, Sadık, Abdullah ölecek,
Şenlik sürecek.
Ama dört Mehmet bir daha bayram görmeyecek.