Ne tarafa gittiğiniz önemli değil. Yönünüz ister
Anadolu yakasından
Avrupa'ya, isterse Avrupa yakasından Anadolu'ya olsun mutlaka bu
pazardan geçersiniz.
Zabıta müdürlerinin bizden habersiz neler oluyor dediğini duyar gibiyim. Lütfen rahatınızı bozmayın. Sizden habersiz bir şey olduğu yok. Ama bir pazar olduğu kesin.
Sadede gelmek gerekirse…
Boğaziçi Köprüsüne saat 19:00'la 20:00 arasında
Altunizade'den katılabilirseniz, pazara da girmeyi başarmışsınız demektir.
Hani akıllı marketçiler, “
iştah açsın,
alışveriş bol yapılsın” diye mis gibi ekmekleri hemen kapının önüne koyarlar ya,
köprü girişinde de sizi
simitçiler karşılar. Uzun değneklere sıraladıkları simitleri
arabanızın içine kadar sokarlar.
Neden oradadırlar? Çünkü Kadıköy'den beri
trafik adım adım ilerlediğinden,
akşamın o dar saatinde acıkmışsınızdır ve alırsınız. Bir nevi amme hizmeti yani.
Köprü yolu yürüyen bant gibidir. Otomatiğe bağlarsınız, dur kalk dur kalkla ilerlerken
halk pazarı da yanınızdan yavaş yavaş akmaktadır.
Simit kuru kuru boğazınızdan geçer mi?
Hayır. Bakın önünüzde
meyve suyu ve su satan bir pazarcı var. Alın bir meyve suyu. Eğer “meyve suyu sağlıksızdır” kaygınız varsa su da alabilirsiniz tabi. Teklif var ısrar yok.
Akşam sofrası kuruluyor işte.
Ya meyve,
sebze ???
Elbette…
Mevsimine göre
salatalık, muz, erik, çağla vs.
Tatlısız bir akşam yemeği istemem diyenler de bu pazardan memnun ayrılacaktır emin olun. Tavuk göğsü ya da şöbiyet göremedim. Ama çikolata pişmaniye, kos ve kağıt helva her mevsimde, yazın da
dondurma bulmak mümkün. Akşam yemeği tamam. Torpidonuzda bir
kürdan da vardır herhalde.
Şu ana kadar yaklaşık 45 dakika harcadınız. Nerede olduğunuzu merak ediyorsanız etrafınıza bakın. Henüz pazarın, köprü ayaklarına kadar olan bölümünü bile görmediniz. Önünüzdeki yol uzun değil ama E-5 pazarında geçireceğiniz daha uzun bir zaman var haberiniz olsun. Antep fıstığı ya da çekirdek alıp ufaktan ufaktan yemeye bakın. Bulabilir miyim demeyin çünkü var, bulursunuz.
Bir yandan çekirdek çitlerken bir yandan da gitmeye çalıştığınız yere göre isterseniz
hediye bakalım. Gideceğiniz yerde çocuk var mı? Buyurun ışıldaklı topaç, yo-yo, balon, uzaktan kumandalı araba ya da s
ürünerek ateş eden
komando asker çeşitleri. Kız çocukları için de tiril tiril gelinlik giymiş bebekler. Seçin, beğenin ve alın. Tereddüde gerek yok. Geceyi kurtarır inanın.
Şimdi hırdavatçılar bölümüne gelelim. El feneri, anahtar takımı,
çakmak girişine
şarj cihazı, hava yağmurluysa şemsiye, karlı ise aracınıza zincir var. Kar lastiği de ister misiniz? Utanmanıza gerek yok. Parasıyla değil mi, o da mevcut.
Okulların açıldığı dönemde
kalem, defter,
vergi iade dönemlerinde fiş zarfı, Sayısal loto ikramiyesinin katlandığı zamanlarda loto kalemi, oynanmış hazır sayısal loto kuponu da bu pazarın ürün tezgahlarında.
Mecidiyeköy’den çıkışta semt pazarı bitti zannedip, yüzünüz düşmesin hemen. Daha
Haliç, Topkapı, Cevizlibağ, Merter standları var.
Ne görüyorsunuz?
Çiçekçiler. Renk
renk güller, papatya, nergis, kasımpatı çeşitleri. Ekzost gazından zehirlenme tehlikesi olmasa, pencereleri açıp derin bir nefesle
çiçek kokularını içinize çekin derdim. Ama ciğerlerinizdeki hücrelerin katili olmak istemem, hem çiçekler de kokmuyor zaten. Ayrıca dikkat edin çiçek diye size çürümüş ot satmasınlar.
Kimseyi zan altında da bırakmayayım, o çiçekçiler kim bilir kaç gönül aldırmış, kaç eş, dost, akraba sevindirmeye aracı olmuştur. Hadi
itiraf edin. Onlar, gülleri ya da kasımpatıları gözünüzün içine içine sokmasa bugün eşinize çiçek almak aklınızdan geçer miydi?
Bu arada
Bakırköy çıkışı pazarın son bölümü. Daha alacağınız varsa acele edin. Yolculuğunuz buradan sonra da devam edecekse yolunuz açık olsun.