Kokain 10-15 yıl öncesine kadar kargo gemileriyle veya balıkçı tekneleriyle kaçırılıyormuş, meyvecilerin organize suçla pek ilgisi yokmuş. Yerel çeteler daha çok Afganistan’dan gelen eroini Avrupa’ya nakletmekle meşgulmüş.
Kokain devreye girince durum değişmiş. Tüccara göre meyveciler ve özellikle muz ithalatçılarının yasadışı işlere bulaşması, kokain kaçakçılığı için Türkiye’nin önemli bir bölge olarak seçildiği 2010’da başlamış.
Karteller konteyner piyasasını zaman içinde ele geçirmiş. Konteyner ve kolilerin kokain saklamaya uygunluğu, teknik kolaylıklar ve personelin rüşvete yatkınlığı nedeniyle özellikle muz ticareti tercih edilmiş.
Konuştuğumuz uzman ve gözlemcilere göre bu yolsuzluk düzeni sayesinde şu anda Kolombiya, Kosta Rika ve en çok da Ekvador kaynaklı kokain Atlantik üzerinden Türkiye’ye, Türkiye’den de Rusya, Kafkasya ve Basra Körfezi’ne ‘sürekli akıyor.’
Dönüm noktası 2013
‘Peker’den sonra yakalanan kokain miktarı arttı’
2021’de organize suç örgütü lideri Sedat Peker de yayınladığı videolarda AKP ve hükümet yetkililerinin Venezuela çıkışlı kokain kaçakçılığında aktif rol aldığını anlatmaya başladı. Peker’in videolarından sonra da Mersin limanında önce 1,3 ton, sonrasında 463 kilogram kokaine el konuldu.
Muz tüccarına göre, “Mersin’deki X-Ray cihazları konteynırdaki fili bile göremez. Kokainler ihbar sayesinde yakalandı.”
Büyüyen kokain pazarı
En çok Rusya ve Ortadoğu’ya
Kısıtlı talebin varlıklı bir zümreden gelmesi nedeniyle Ortadoğu gözde pazar. 2017’de 1 gram kokain Belçika’da 55 dolarken İsrail’de 115, Ürdün’de 170, Birleşik Arap Emirlikleri’nde 475, Suudi Arabistan’da 500 dolardı.
Kokain Türkiye’ye hem gemi hem uçaklarla geliyor. Bunun kaydadeğer bir bölümü kamyonlarla Irak üzerinden Ortadoğu’ya naklediliyor.
Muz tüccarı şöyle bir örnek veriyor: “Geçen hafta Türkiye’ye 679 konteyner dolusu muz geldi. Bunların 30’u Türkiye’de kaldı. 500’den fazlası Kuzey Irak’a gönderildi. Türkiye’nin nüfusu 85 milyon, Kuzey Irak’ınki 5 milyon… Bu kadar muzun orada ne işi var sizce?”