Kamuoyunca Ergenekon yargılamaları sırasında tanınan o dönemin sanıklarının avukatı Vural Ergül, 15 Temmuz sonrasında da tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ergül, Kronos Haber'den Hicran Aygün'ün sorularını cevapladı.
İşte Ergül'ün sorulara verdiği cevaplardan bazıları...
(...)
HAKİM ARKADAŞIM "UMARIM ADLİYEDE HAK ARAMAK ZORUNDA KALMAM" DEDİ
-HDP’li vekillerle yönelik uygulamanın hukuki bir çerçevesi var mı?
-HDP Milletvekili’nin tahliye olmasıyla birlikte bunun mevzuattan kaynaklanan teknik bir takım usül işlemlerinin sonucu olduğu ifade edilebilirse de nihayetinde HDP’nin Abdullah Öcalan’a rağmen farklı bir politika çiziyor görünüyor olması iktidarın bütün planlarını bozmakta. Bu çerçeve tabii ki HDP’ye farklı muamele yapıldığı iddialarına haklılık kazandırıyor. Sonuç olarak tüm bunların nihai çözümü yargının yargısal denetimi ya da yargının meşruiyet arayışı. Ama yazık bugün itibarıyla yargının Türkiye’de ne meşruiyet arayışı var ne de yargısal denetimi. Türkiye’de insanlar yargıya güveniyorlar mı bilmiyorum ama geçtiğimiz günlerde adliyede sınıf arkadaşım bir hakimle konuştuk. Bana “Allah adliyelere düşürmesin. Umarım davalı ya da davacı olarak adliyede hak arayışında bulunmak zorunda kalmam” dedi.
‘MÜYESSER YILDIZ BERABER HAREKET ETTİĞİ ASKERLERİN ETKİSİNDE KALDI’
-Müyesser Yıldız, yayınlamadığı bir haberin telefon konuşması nedeniyle “askeri casusluk” iddiasıyla gözaltına alındı. Siz de Yıldız’ın bazı haberlerine dikkat çektiniz, ne demek istediniz?
-Müyesser Yıldız 2015 yılında müvekkilim Jandarma General Mustafa Celepoğlu için hiçbir belgesi, dayanağı olmadan casus suçlamasında bulunmuştu. Sonrasında Yıldız’ın haberinin ardından işaret fişeği çakıldı, yandaş medya yazılıp çizilenlerden sonra jandarmadaki bir kısım tasfiye için hiçbir hukuki saygınlığı, geçerliliği bulunmayan zorlama delillerle MİT tırları davasına bağlandı ve casusluktan tutuklandı. Hala da 5 yıldır tutuklu olarak yargılanıyor. Müyesser Yıldız, trajikomik bir duruma düştü. Müyesser’le Ergenekon sürecinden beri tanışırım. Süreci tüm çıplaklığıyla anlatmama rağmen Müyesser, irtibatta olduğu birkaç asker eskisiyle birlikte bir gazeteciye yakışmayan tutum ve davranışlarla, mesnetsiz, dayanaksız, manipülatif, hedef gösterici haberlerle çokça askerin tutuklanmasına neden oldu. Şimdi trajikomik durum ama nihayetinde Müyesser de suçladığı kim askerler gibi askeri casusluk suçlamasıyla gözaltında muhtemelen de tutuklanacak. Ben Müyesser’in asla casusluk kastıyla hareket kastıyla hareket edecek biri olmadığından eminim. Müyesser hatalı bile olsa milliyetçi, yurtsever bir karakter. Ama maalesef beraber hareket ettiği birtakım asker eskisinin kendisini ideolojik ve intikam hırsı nedeniyle yönlendirmesi sonucunda düştüğü hatadan çıkamadı ve çok yanlış haberlere imza attı. Tutuklanacak olursa uzun bir tutuklama olacaktır. Bu süreçte de hatalı ve sipariş gazeteciliğinin özeleştirisini yapacaktır.
ADALET BAKANI GERİSİNİ GETİRMEDİ
-Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, “Geçmişte aynı maklubeyi kaşıklayanlar bizi yönlendirmeye kalkmasın” diye bir cümle kurdu. Bu da yargıdaki “İstanbul Grubu”na gözdağı olarak nitelendirildi. Yargıdaki İstanbul Grubu kim?
-Bu cevabı çok tehlikeli bir soru. Hele ki düşünceyi ifade özgürlüğünün tehdit altında olduğu bir süreçte. Abdülhamit Gül bu ülkenin adalet bakanı… Teşkilatında yer alan yüzlerce savcı varken, bu beyanın bir suç duyurusu olarak kabul edilip gereğinin yerine getirilmesi gereklidir. Beyanın ardından savcıların, “Sayın bakanım kim o maklubeye birlikte kaşık sallayanlar. Bildiğinizi, gördüğünüzü anlatın, biz bu Cumhuriyetin savcılarıyız” demeleri gerekirdi. Herhalde bu bir karşılıklı atışmaydı, amaç hasıl oldu ki Abdülhamit Gül gerisini getirmedi. Bu soruyu Gül’e sormalı.
-AKP’li vekiller suç duyurusunda bulunmuştu ve İlker Başbuğ ifadeye çağırıldı? Neler oluyor sizce?
-Başbuğ hakkında hakaret iddiasıyla ilgili açılan soruşturma… Öte yandan bazı çevrelerin şikayetleri üzerine başta İlker Başbuğ, Dursun Çiçek ve başka isimler hakkında da Ergenekon sürecinde olduğu gibi ciddi suçlamalarla, hükümete yönelik birtakım soruşturmaların olduğu dedikoduları zaman zaman farklı çevrelerde dile getiriliyor. Türkiye’de bugün itibarıyla yaklaşık 200 bin kişi hakkında terör örgütü ile ya da terörle ilgili çeşitli siyasi soruşturmalar bulunduğu ifade ediliyor. Bu iftira soruşturmasından ziyade önümüzdeki süreçte başka konulu soruşturmalar da bizleri şaşırtmayacak.