Semih Ardıç / Tr724
SANAYİCİYE VERGİ VAR, MÜTEAHHİDE YOK
Kupon arazi, Toplu Konut İdaresi (TOKİ), Emlak Konut ve inşaat deyince akan sular duruyor. Türkiye’nin dünyayı kıskandıran (!) şahlanışının sırrı bu kelimelerde mahfuz. Kimse bunları hafife almamalı…
İnşaat uğruna her nevi teşvik veriliyor, bankalar musluğu kıssa hükûmet Hazine kefaleti ile ne yapıp edip imdada yetişiyor. 10 milyar liradan fazla gayr-i nakdi kredinin batması, bankaların bunlara ayırdığı karşılıkların kimin cebinden çıkacağı haber bile olmuyor.
YENİ ROL MODEL ALİ AĞAOĞLU
Velhasıl müteahhidin bir dediği iki edilmiyor. Türkiye’de iş hayatına atılmak üzere olan gençlerin hayallerini milyonluk lüks arabalardan müteşekkil koleksiyonuna sahip Ali Ağaoğlu ya da her ihalenin gediklisi Mehmet Cengiz süslüyor.
Yeşilçam filmlerindeki ‘fabrikatör’ amcalar gözden düşeli hayli vakit oldu. Koç ve Sabancı aileleri bile inşaat şirketlerini seneler sonra aktif hale getirdi. Fabrikaları kapatıp arsalarını hasılat taksimi ile müteahhide devreden işadamları, kupon arazi ve imar rantının son vagonlarına da olsa binmek için didiniyor.
KANAL İSTANBUL KİMLERİ ZENGİN EDECEK?
Üç-beş ay içinde Kanal İstanbul çılgınlığı başlayacak ki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) yakınında olanlar güzergâh üzerindeki arsaları çoktan topladı. O arsalar, milletin cebinden çıkan vergilerle kamulaştırılacak. Bu sayede bir koyup 100 kazananlar bitmek bilmeyen havuz problemine bîgane kalmayacak elbette.
Ne de olsa devir müteahhitlerin devri… Beş yıldızlı otellerde gazetecilerle gün aşırı mükellef toplantılar tertip eden müteahhitler, proje maketlerinin önünde çektirdikleri fotoğraflarla yeni Türkiye’nin yeni yüzleri haline geldi.
TÜRKİYE ÖZGÜRLÜKTE MALİ VE ETİYOPYA İLE AYNI SINIFTA
Varsın Freedom House’un Türkiye’yi ilk defa ‘özgür olmayan ülkeler’ sınıfına düşürdüğünden kimsenin haber olmasın. Orta Afrika Cumhuriyeti, Mali, Etiyopya ve Yemen gibi 49 geri kalmış devletle beraber telaffuz edilsek de Türkiye’nin inşaat sektörü hepsinin üstesinden gelir!
Beş kuruşluk itibarı kalmamış, kerameti kendinden menkul, yazdıkları en acemi blog yazarları kadar bile okunmayan ve ithalat gezilerinde Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan ile uçan gazetecilerin yegâne gelir kaynağının da inşaat sektörü olduğu hatırdan çıkarılmamalı.
REKLAM KOKULU İNŞAAT HABERLERİ
Gazetecilikle Saray dalkavukluğu arasındaki farkı tefrik edemeyenlerin elinde bir deri bir kemik kalan gazetelerin hal-i hazır sayfalarının ekseriyetini ya inşaatçıların reklam kokulu haberleri ya da çarşaf çarşaf ilanları işgal ediyor. İkisinin de ücreti gazete, internet siteleri ve televizyonlara, peşin ya da ‘barter’ (daire ya da işyeri) olarak ödeniyor.
Gazetelerin önceliği inşaat olunca haftalık benzin zamları veya asgarî ücretlinin 718 lira 69 kuruş emekli maaşı ile geçimini nasıl idame ettireceğine dair haber ve analizleri yer kalmıyor tabiî. Moral bozacak haberlerin kime, ne faydası var? En fazla iki sütuna beş santim haber kâfi. ‘Benzin fiyatlarına güncelleme’ başlığı ile dokuz sütuna manşet olsa neye yarar ki!
YASSI ÇELİKTE VERGİ YÜZDE 9-10, İNŞAAT DEMİRİNDE YÜZDE SIFIR
İnşaat lobisinin bizzat Saray’ın himayesinde ihya edildiğini bilen biliyor. Bir tarafta senelik ihracatı 40 milyar doları bulan sektörlerin yassı çelik ithalatından vergi alınıyor. Diğer tarafta inşaatta kullanılan demire hiç vergi tatbik edilmiyor.
Çelik boru, doğalgaz cihazı, iklimlendirme sanayi, kazan ve basınçlı kap, makine, soğuk hadde ve galvanizleme, otomotiv yan sanayi ve beyaz eşya gibi sanayinin bel kemiği vasfını taşıyan sektörler için yassı çelik en büyük maliyet kalemlerinin başında geliyor. Yassı çelikten yüzde 9-10 ithalat vergisi alınması maliyeti daha da katlıyor. Yerli demir-çelik firmalarını desteklemek için getirilen vergiler, Türkiye’nin en büyük sektörlerine zarar veriyor.
‘BİRAZ DÜŞÜRELİM’ SÖZÜ UNUTULDU
Yassı çelik ithal eden sektörleri temsilen derneklerin yönetim kurulu üyeleri Ankara’da çalmadık kapı bırakmadı. “Biraz düşürülebilir.” cevabı ile umutlanan sanayici, ithalat rejimi açıklandığında hiçbir değişiklik olmadığını gördü.
Oysa müteahhitlerin ‘inşaat demiri ithalatına uygulanan vergi sıfırlansın’ talebi anında kabul gördü. Gümrüğü sıfırlayan mevzuat değişikliği Resmî Gazete’de yayımlandı. Yassı Çelik Kullanıcıları Platformu Sözcüsü Ali Eren’in, “Ayrımcılık yapıldı. İnşaat demirinde sıfırlanırken yüksek katma değerli üretim yapan sektörlerimiz göz ardı edildi.” sözleri hükûmeti hatadan geri çevirir mi? Böyle bir ihtimal çok zayıf.
DÖVİZ GELİRİ GETİREN SEKTÖRLER CEZALANDIRILDI
Döviz gelirinin artması için ihracatta daha fazla katma değerli mamul ihraç etmenin yolları bulunmalı. Madem yassı çelik imalatı, sanayicinin talebini karşılamıyor o halde kamunun ithalattan aldığı vergi ve harçlarda ‘teşvik’ sistemi devreye alınmalıydı.
Yassı çelik otomotivden beyaz eşyaya kadar imalat sanayiinin hemen her sektöründe kullanılıyor. Türkiye’nin 25 milyar dolar ile ihracat birinciliğini elinde tutan otomotiv sanayiine verilecek dolaylı bir teşvikten niye imtina edildi?
İNŞAAT DEMİRİNDEN YÜZDE 30 VERGİ ALINIYORDU
‘Yerli araba’ diye yeri göğü inleten bir iktidar ilgili endüstrinin inkişafına katkı sağlayacak vergi düzenlemesi yapmaya yanaşmadı. Mamafih inşaat demirine uygulanan ithalat vergisi evvela yüzde 30’dan yüzde 10’a, nihayet 1 Ocak 2018 itibarıyla sıfıra düşürüldü.
AKP iktidarı böyle bir kıyağa imza atarak inşaat demiri ile araba ya da akıllı buzdolabı imal etmeyi düşünmüş olamaz.
O halde şunu mu demek istiyorlar?
Vergiler yüzünden muadili piyasaların fevkinde yassı çelik almak mecburiyetinde kaldıkları elhak doğrudur. Yassı çeliği ithal etmeyip yerli demir-çelik imalatçısına sipariş verdiklerinde dört-beş ay ötesine gün verildiği de bir vakıa! Hatta yassı çelik firmalarının yurt içinde bile fiyatları dolar esasına göre tespit etmesi gibi nice garabetin yaşandığını tekrar ifade etmeye lüzum yok.
MÜTEAHHİT İFLAS MI ETSİN?
Sanayiciler de biraz empati yapsın. AKP’nin kurduğu rant ve ihale düzeninin ayakta kalması için müteahhitlerin iflas etmemesi elzemdir. Bankaların konut kredilerinde senelik maliyet yüzde 20’ye tırmandı, daire satışları düştü.
İhracatı sırtlayan sanayici, müteahhide bu kadarcık vergi kıyağını fazla kurcalamak yerine bu ayrımcılığı da sineye çeksin. Aksi halde Erdoğan’ın tabiri ile bugüne dek yapılan iyilikler hepsinin eline dizine durur.
Yerli ve millî sanayiciye yakışan tavır her nevi adaletsizliği sineye çekmektir…
Ver Mehter’i…