MURAT ÇETİN
Rus ruleti, altıpatlar silahla oynanan ölümcül bir şans oyunudur. Tabancaya tek bir kurşun yerleştirilir ve kurşunun yeri belli olmayacak şekilde top çevrilir. Oyuncular sırayla tabancayı şakaklarına dayarlar ve tetiği çekerek şanslarını denerler. Peki Rus ruletinden kim kazançlı çıkar, ebette şanslı olan! Şimdi “nereden çıktı bu Rus Ruleti?” sorunuzu duyar gibiyim. Cevabı çok basit. Zira 15 Temmuz darbe oyunu sonrasında çıkar amaçlı siyasi işbirliği örgütü (Cumhur İttifakı) kuran AKP ile MHP arasında tam anlamıyla Rus Ruleti oyunu yaşanıyor. Her iki lider de yani AKP lideri Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli de henüz altıpatları ellerine almadılar ama kendilerine sadık vesayet adamları bir süredir ellerinde altıpatlar ile bu oyunu oynuyorlar. Ne zamandan beri? Belki de 3 yıldır ama özellikle son bir yıldır yaşanan hadiseler izli kapılar arkasında Rus Ruleti’nin en amansız bir şekilde oynandığını ispat ediyor. Son aylarda yaşanan ise AKP ile MHP arasındaki bu Rus Ruleti oyunun alenilik kazanılmasıdır. Sebebi isten Sinan Ateş cinayeti ister Ayhan Bora Kaplan hadisesi olsun artık AKP ve MHP arasında sadece Erdoğan ve Bahçeli hariç herkes Rus Ruleti’ni oynuyor, hem de kaybetmeme pahasına. AKP ile MHP arasındaki Rus Ruleti’nin öyle bir reytingi var ki sanki her iki partinin neferleri bile bu durumu kazanca dönüştürme adına bahisleri açıktan oynuyorlar.
Rus Ruleti! Evet henüz Erdoğan ve Bahçeli ellerine altıpatları almadılar. Ama sanki Bahçeli altıpatları elinin hemen ulaşabileceği bir yerde tutuyor. Zira Bahçeli, altıpatların elinin ulaşabildiği bir yerde olduğunu son grup toplantısında açık etti. Daha anlaşılır bir ifade ile Bahçeli, MHP ile birlikte Cumhur İttifakı yolculuğuna devam etmek istemeyen Erdoğan’a mesajlarını açık bir şekilde göndermeye başladı. Hatta bu göndermelerin dozu her geçen gün artıyor. Nitekim Bahçeli’nin son grup toplantısında yaptığı “Kripto çetelerin yeniden Türkiye üzerine hesap yaptıkları görülmektedir. Akıbetleri için 15 Temmuz'a dikkatle bakmaları itirazımızdır. Ayranımızı kabartmasınlar. Sabrımızı taşırmasınlar. (Ayhan Bora Kaplan soruşturması) Birkaç emniyet müdürünün açığa alınması ile geçiştirilemeyecek bir komplo devrededir. Hedef MHP, AK Parti, Cumhur İttifakı ve son tahlilde Türkiye'dir. Bakalım temiz eller operasyonu nasıl oluyormuş. Hepsini içeri tıkmak da hukuk devletinin varlık ve şeref konusudur. Devşirilmiş sözde gazetecilerin bedel ödemesi yakındır ve kaçınılmazdır." açıklamalarıyla, Ankara Emniyetini ve Ali Yerlikaya'yı sarsan son operasyonu bizatihi MHP'nin yönettiğini net biçimde ortaya koydu.
Peki Bahçeli’nin bu gücü var mı? Elbette var. Zira Bahçeli, MHP’nin arka bahçesinde ülkücü gençlerin yetiştirilmesinde önemli rol üstlenen Ülkü Ocakları’na tam anlamı ile hakim durumda. Yani MHP’nin en etkin teşkilatı olan Ülkü Ocakları da Devlet Bahçeli’nin kontrolünde. MHP’nin ve ülkücü hareketin en güçlü birimi olan Ülkü Ocakları, MHP’nin ilk lideri Alpaslan Türkeş talimatıyla 1968 yılında kuruldu. Ülkücü harekette gençlerin yetiştirilmesinde önemli bir misyona sahip olan Ülkü Ocakları zaman zaman MHP’nin paramiliter gücü olmakla suçlanıyor. Ülkü Ocakları özellikle 1980 öncesinde sol gruplarla silahlı çatışmaların içinde yer aldı ve bu nedenle bir çok ülkücü üniversite öğrencisi hayatını kaybetti. Nitekim Devlet Bahçeli, MHP lideri seçildiği günden bu yana sadece partide değil Ülkü Ocakları’nda da kendisine rakip olabilecek isimlerin tasfiye etti. 1980 sonrası Ülkü Ocakları’nda başkanlık yapmış Atilla Kaya Ocak 2017’de, Alişan Satılmış ve Suat Başaran Mart 2021’de MHP’den istifa etmek zorunda kaldılar. Kaya, Satıymış ve Başaran şu an aktif siyasetin içinde bulunmuyor. Eski ülkü ocakları başkanı Alaattin Aldemir Mayıs 2018’de hem Ülkü Ocakları’ndan hem de MHP’den istifa etti ve Aldemir bir süre sonra CHP’ye katıldı. Eski Ülkü Ocakları başkanı Servet Avcı ise Nisan 2020’de MHP’den ihraç edildi. Ankara’da suikast sonucu öldürülen Sinan Ateş de Bahçeli tarafından geri plana çekilen isimlerdendi. Bu nedenle Sinan Ateş cinayeti ve sonrası yaşanan gelişmeler de AKP ile MHP arasındaki en büyük Rus Ruleti oyunudur. Dahası suikast sonrası öldürülen Sinan Ateş'e, Erdoğan'a yakın isimlerden olan Devlet Denetleme Kurulu Genel Sekreteri Nejdet Ada tarafından Cumhurbaşkanlığı Danışmanlığı teklifi iletildiğinin iki ayrı şahit tarafından teyit edilmesi Sinan Ateş suikastini ayrı bir boyuta yükseltiyor. Burada her iki olayın detayına girecek değilim ama şunu önerebilirim. Ayhan Bora Kaplan operasyonu ve Sinan Ateş cinayetine ilişkin sürgündeki gazeteci Cevheri Güven’in yayınladığı videolarda önemli bilgiler var. Cevheri Güven’in 14 Mayıs 2024 tarihli ve “Ankara’da Kafa Koparan Savaşa Dair” başlıklı uzun twitinde çok önemli bilgiler yer alıyor. (https://twitter.com/cevheritv/status/1790399233184424289) Yeri gelmişken şunu ifade etmek gerekiyor. Bir insanın ruhunda gazetecilik varsa o kişi her yerde ve her durumda gazetecidir. Nitekim Cevheri Güven bunun en somut örneğidir.
Konuyu toplarsak; görünen o ki Erdoğan ve Bahçeli yakın bir zamanda altıpatları ellerine alacaklar. Zira bu olay yılanın kuyruk acısı hikayesinden daha beter bir hal almaya başladı. Bakalım yakın süreçte Silivri ve Sincan’ın yeni sakinleri kimler olacak? Korkum o ki altıpatların iki genel başkanın eline geçmesi ile birlikte Mehdi bekleyen SADAT ile sözde Türk-İslam sentezi ile kurulan Ülkü Ocakları da harekete geçirilecek. Zira Bahçeli’nin 14 Mayıs 2024 tarihli TBMM MHP Grup toplantısında MHP’li milletvekillerine hitap ederken "Her birinizin belki birkaç hadise dışında bu sabah Meclis'e emniyet içinde intikal ettiği düşüncesindeyim. Çok şükür yolunuzu kapatan olmadı. Hür ve bağımsız bir ülkede aksini düşünmenin söz konusu dahi edilmeyeceğini hepiniz takdir edersiniz" tehdit içerikli sözlerinin en açık meali "Türkiye’yi 1980 öncesi dönemine çeviririz" dir. Evet Bahçeli, Erdoğan’ı tehdit ediyor! Hem de çok açık bir şekilde! Rus Ruleti dediğim de tam bu! Sıra Erdoğan’da….