MURAT ÇETİN
AKP’nin Van seçimlerini DEM Parti’nin elinden alma girişimi tam anlamıyla dağılmışlığın bir ifadesidir. DEM Parti ile birlikte CHP, DEVA, Gelecek partisi, İYİ Parti ve hatta Hüdapar’ın ve yine bazı eski AKP’li milletvekillerinin bu yetki gaspına karşı birlik olması inanın AKP lideri Erdoğan’ı daha da çileden çıkardı.
Van olayı hakkında sözün tam ortasından konuşacağım; 31 Mart seçimlerinden büyük bir kayıp, moral bozukluğu ve psikolojik olarak çöküşle çıkan Erdoğan tam anlamı ile kaos senaryosuna sarıldı. Erdoğan, önce Kürt seçmeni kışkırtmak, PKK’yı tahrik etmek, kontrollü veya kontrolsüz terör eylemleri sonrasında PKK’ya yönelik hem Irak hem de Suriye içlerinde kapsamlı bir sınır ötesi operasyon gerçekleştirmek istiyor. Zira derin ekonomik krizin etkileri ile birlikte alınan ağır yerel seçim yenilisini unutturması için Erdoğan’ın kaos senaryosuna ihtiyacı var.
AKP genel merkezinde yaptığı ılımlı balkon konuşmasının aksine daha 24 saat geçmeden hareket geçen Erdoğan kaos senaryosu için yine Kürt siyasetini hedef aldı. Van Büyükşehir Belediyesi’ni kazanan DEM Parti’nin hakkının gasp edilme teşebbüsü sandığa açık bir darbedir. Erdoğan, 15 Temmuz darbe oyunun bir benzerini şimdi 31 Mart seçim sonrasında uygulamak istiyor. Zira Erdoğan, AKP’nin Mayıs 2023 seçimlerinden sonra yaşadığı bu hızlı düşüşü sindiremiyor ve seçim yenilgisinin faturasına halkan çıkarmak istiyor. Bunu da yine o bildik yöntemle yani toplumu ayrıştırarak ve toplumda korku iklimi oluşturarak yapıyor. Zira biz bu senaryonu 2015 yılında da gördük. Haziran 2015 seçimleri sonrasında oluşturduğu korku iklimi sayesinde Kasım 2015 seçimlerinin kazanılmasını sağlayan Erdoğan elinden gelseydi 31 Mart seçimleri öncesinde de aynı korku iklimini oluştururdu Ancak Türkiye’deki derin ekonomik kriz bu korku iklimi senaryosunun uygulanması için bir engeldi. Zira açlık ve sefalet halk için en büyük korku olmuştu. Bir de güvenlik sorunun oluşması belki de Erdoğan’ın kontrolü kaybetmesini ve daha da büyük bir yenilgi yaşamasına neden olabilirdi. Peki Erdoğan şimdi ne yapmak istiyor? Yazının başında da ifade ettiğim gibi Erdoğan’ın tek istediği yaşadığı ağır seçim yenilgisini unutturmak. Halkın bu seçim yenilgisini konuşmasını ve muhalefetin de kendine olan özgüvenini daha da kazanmasını istemiyor. Bu nedenle Erdoğan baskı uygulayacak. Erdoğan için en kolay baskı yöntemi ise Kürt siyasetine yönelik olanıdır. Zira Erdoğan, şimdiye kadar Kürtleri siyasetinde bir araç olarak kullandı. Siyasi çıkarı gereği Kürtleri bazen kahraman bazen de hain ilan etti. Çözüm Sürecinden bu yana Kürtler Erdoğan için hesabının görülmesi gereken bir kesimdir. Erdoğan’ın Kürt siyasetinin temsilcilerini terörize etmesinin nedeni de aslında budur. Yani Erdoğan tabiri caiz ise Kürt seçmeni kullanışlı bir kitle olarak elinin altında tutmak için terör kartını kullanıyor. Van’da ve bölgenin diğer şehirlerinde olan budur. Erdoğan’ın Van belediye başkanlığına ihtiyacı yok ama orada yakılan ateş sayesinde bölge illerini kapsayan kısmi Olağanüstü Hal ilan etmek isteyebilir. Erdoğan büyük bir dirençle karşılaşmayacağını bilse kim bilir belki de Türkiye’nin genelinde OHAL ilan etmek istiyordur. Kimse komplo kurduğumu düşünmesin. Zira 2002 yılından bu yana iktidarda kalabilmek için her durumu mubah gören Erdoğan’ın bu özelliğini tanımada 15 Temmuz darbe oyunu en büyük bir gösterge olmuştur. MİT eliyle kurgulanan ve daha sonra taraflarca oylanan darbe oyunu sonrasında Türkiye’nin nasıl bir baskı dönemine girdiğini ve Erdoğan’ın bu baskı döneminde iktidarını tahkim etmek için nasıl bir hukuksuzluğa yol verdiğini gözlerimiz ile gördük. Zira 15 Temmuz darbe oyunu sonrasında;
1-Diplomasız bir isim Cumhurbaşkanı olarak görevine devam edebildi.
2-17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarının üstü kapatıldı.
3-Suriye ve Afrika ülkelerine MİT eliyle yapılan silah kaçakçılığının üstü kapatıldı
4-Petrol, doğalgaz ve eroin kaçakçılığının önü açıldı
5-Mafya ve çete liderleri ülkede söz sahibi oldu. Birçokları hapisten çıkartıldı.
6-Yargı, içişleri ve askeri kurumlarda binlerce personel ihraç edildi, tutuklandı. Devletin tüm kadroları siyasal İslamcı ve ülkücüler ve ulusalcılara açıldı.
Ekonomik krizin etkilerini ve 31 Mart seçim yenilgisini kaos ve savaş ile kapatmak için her türlü adımı atmaktan çekinmeyecek. AKP iktidarı ve onun hastalıklı lideri Erdoğan’ın kendisinin ailesinin ikbalini sağlayabilmesi için ülkenin tam anlamıyla OTORİTERLEŞMESİ gerekiyor. Erdoğan bunun için de, ülkede yaktığı ateşi kaos ve savaşa dönüştürecek. Erdoğan ülke karışıklığı ile birlikte bir savaş istiyor. Erdoğan’ın emri ile Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Suriye ve Irak’ın kuzeyini ve özellikle Hatay’ın hemen ötesini yani İdlip bölgesine kapsayan büyük bir sınır ötesi operasyona hazırlanıyor. Erdoğan bunu saklamıyor zaten, AKP iktidarına yakın gazeteciler de TSK’nın kapsamlı bir sınır ötesi operasyonuna hazırladığını belirtiyor. Peki ABD buna ne diyecek Rusya’nın tepkisi ne olacak? İran yönetimi ve dahası Şam yönetimi nasıl bir tepki verecek. TSK, Suriye’ye girerse Esad’ın ordusu ile çatışma riski ne kadar var? Dahası TSK, Rusya ve İran’ın paramiliter güçleri ile de çatışma riski var mı? Tüm bu sorular ve bunların cevapları çok ama çok önemli.
31 Mart seçimleri ile kontrolünü kaybeden Erdoğan, Van denemesi ile kaos ateşini yakmaya çalıştı ama başaramadı. Sanmayın ki bu ilk başarısızlık Erdoğan’ı dizginleyecek. Yakın süreçte yeni başka provokasyon ve eylemlerin olacağı konusunda şüpheniz olmasın. Erdoğan bu yenilgiyi sindir(e)mez!