MURAT ÇETİN
Suç örgütü lideri Sedat Peker’in uzun bir aradan sonra bu defa Twitter üzerinden gündeme getirdiği yolsuzluk, usulsüzlük ve ahlaksızlık konuları yine Türkiye’nin gündemine oturdu. AKP ve Saray rejimi bir bir dökülüyor. Ne yapacaklarını bilemez hale geldiler? AKP eski Milletvekili Turhan Çömez’in ifadelerine göre AKP Genel Başkanı Erdoğan, yakınlarına “Nasıl düzlüğe çıkarız?” sorularını sormaya başlamış bile! Geç kaldılar, zira ülkenin her açıdan onların eli ile düzlüğe çıkmasının imkanı bulunmuyor. Erdoğan’ın iktidarda kaldığı her gün yeni kaybedişleri beraberinde getirecektir.
Titanik su alıyor ve dibe doğru sürüklenmeye başladı bile. İşin tuhaf tarafı kaptan ve şürekası bunun çok farkında ama kraldan çok kralcı geçinen ve kendilerini tatlı bir hülyaya bırakan mutlu azınlık, aynen Titanik filminde olduğu gibi gemi batarken danslarına, yiyip içmelerine, kahkahalarına devam ediyorlar. Ve belki de o an geldiğinde kurtulmak için bir filika bile bulamayacaklar. Türkiye’nin hali aynen böyle. Titanik batıyor derken sakin olun AKP iktidarını Titanic’e benzettiğimi sanmasınlar… Titanic bütün değerleri ile Türkiye’dir. 2023 yılına belki büyük bir coşku ile 100. yıl kutlamaları yapacağımıza sanırım yakın gelecekte “Bu enkaz nasıl kalkar?” sorusuna cevap aramakla geçecek yakın yıllarımız. Peki bu gemi ne zaman dip yapacak? Yaşayıp göreceğiz. Ekonomi kötü, toplumsal uzlaşı yok olma noktasında. İnsanlar geçim derdinde ve insanlar can havliyle hayata tutunmaya çalışıyorlar. Ankara’da simit 5 TL olmuş ve inanılır gibi değil. Ekmek 4 TL. Bir ailenin nasıl geçinebileceğini düşünün artık. Efendim yok asgari ücret şu oldu bu oldu! Geçiniz…
Sedat Peker dedik, Organize suç örgütü lideri! Arka arkaya yaptığı açıklamalar ile Türkiye’de yine gündem belirlemeye başladı. Oysa bakıyorsunuz anlattıklarının büyük bir bölümünü daha önce (hala tutuklu olan) deneyimli gazeteci Mehmet Baransu gündeme getirmiş… Bir başka konuyu şimdi yurtdışında sürgün hayatı yaşayan bir başka gazeteci… Yani çok yeni bir şey yok gibi… Kuşkusuz Mesut Yılmaz’ın kasetinin yayınlanmaması karşılığında Sedat Peker’in özgürlüğüne kavuşması içinde 5’li çetenin çete başısı Mehmet Cengiz’in olması bizler için yeni unsurlar. Ama onun haricinde Peker’in açıkladığı bazı olayların 17 -25 Aralık (2013) yolsuzluk operasyonları ile gündeme getirildiğini görürsünüz, ya da Ocak 2014 MİT tırları operasyonu ile. Bu operasyonlara izin veren devletin savcısı hakimi ihraç edildi, tutuklandı, bu operasyonları yürüten devletin polisi de ihraç edildi ve tutuklandı. Bir toplum ki sadece bir cemaat veya bir yapıya olan kıskançlığından, hazımsızlığından dolayı ve mevcut iktidarın gazabına uğrarım korkusundan dolayı hala tutuklu olan bu yiğit oğlu yiğitleri gündeme getirmekten çekiniyor. Sözde muhalefet hala iktidarı vururken F*TÖ yalanına sarılıyor…
6’lı masanın 6 görmez duymaz adamı
Hala gerçekleri görmemek için gözünü kapatıyor? Ne kaldı sizin iktidardan farkınız… 6’lı masanın 6 görmez duymaz adamı hala iktidarı F*TÖ saçmalığı üzerinden vurmaya devam ediyor. Batsın sizin politikanız, batsın sizin iktidar olma hevesleriniz. İçinizde azıcık vicdan varsa gerçekleri ama olabildiğince gerçekleri ortaya çıkarırsınız. Yüreğiniz yetiyorsa 17-25 Aralık döneminde operasyonun içinde olan ve iktidarın bütün yolsuzluk ve usulsüzlüklerini gözler önüne sermek için kendi hayatlarını hiçe sayan bu yiğit oğlu yiğitlerin hapisten çıkması için imza kampanyası başlatırsınız. Bütün bu yolsuzlukları ortaya çıkaran Mehmet Baransu neden bir gazeteci olarak hala tutuklu? Gerçek gazeteciler hala hapiste, gerçek gazeteciler hala sürgünde ve gerçek gazeteciler tutuklulukları sürelerinden sonra ayakta kalmaya, yazıp çizmeye devam ediyor… Bir onlara bakın bir millete küfreden adama, yolsuz ve hırsız adama. “Size 5’li çete denmesine hayıflanıyorum” tarzı cümleler kuran her devrin adamı Ertuğrul Özkök’e bakın! Özkök mü büyük gazeteci oluyor şimdi? Geçiniz…
Peker, bir suç örgütü lideri, bu doğru ama söylediklerinin de gerçek olduğunu herkes biliyor. Erdoğan’ın uykularını kaçırdığını herkes biliyor. Çanlar Erdoğan iktidarı için çalıyor. Karar Gazetesi’nin yazarı bay Ahmet Taşgetiren, “AKP’nin sonu çok kötü olacak, bu son kötü bitecek” demiş. Günaydınlar Ahmet bey günaydınlar… Keşke siz de tatlı su gazetecileri kervanında olmasaydınız, keşke! Ama yerinizi bizzat kendiniz tayin ettiniz.
17/25 Aralık yolsuzluk operasyonu sonrasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan istifa eden Erdoğan Bayraktar bile tapelerin doğru olduğunu büyük bir yüreklilikle açıklarken sizler bu operasyolnarı bir darbe girişimi olarak yorumladınız. Bayraktar’ın “Benim dosyamda ne varsa, hepsi doğrudur. Benim dosyamda ne varsa, hem tapeler doğrudur hem teknik takip doğrudur hem de benim telefon konuşmalarım A’dan Z’ye kadar doğrudur. Onlarınkiler yanlış olabilir, benimkiler doğrudur” sözlerini bile görmemezlikten geldiniz. Korktunuz, zalim yöneticiden korkutunuz. Ve ilminizin hakkını veremediniz! Geçeniz...
Ve 15 Temmuz senaryoları… Yazılanlar çizilenler, hepsinin birer yalan olduğunu ve bu milletin evlatlarının haksız yere hapislerde, sürgünlerde ömür tükettiği bir gün ortaya çıkacak. Bilen biliyor ama görmeyen gözler de görecek ama anlaşılan o ki bedel ödemeden o gerçeği göremeyecekler, her şeylerini kaybedecekler. Makamlarını, paralarını, itibarlarını kaybedecekler ve gerçekleri ancak öyle görecekler. Ve devlet bir gün bu yiğitlerin haklarını verdiğinde, bu yiğitlerden özür dilendiğinde bugünün zalimleri ve suskunları ve dahi korkakları mahcup mahcup yürüyecekler, başlarını dik tutamayacaklar.
15 Temmuz bir kurgu darbedir… Erdoğan’ın her şey ile bir bir döküldüğü zaman diliminde ortaya konmuş bir plan senaryosudur. Aradan 6 yıl geçti ve daha şimdiden 15 Temmuz’un sıvası dökülmeye başladı. Bakın Harbiyeli öğrenciler geçen hafta tahliye oldu. Yazık değil mi bu çocuklara, tam 6 yılları hapislerde geçti. Ne hakkınız vardı bu çocukların ve ailelerinin hayatlarından çalmaya? Ne hakkınız vardı, sırf iktidarınız uğruna, hırsınız uğruna binlerce insanın kanına girmeye… Yazık ettğiniz, hem dünyanız karardı hem de ahiretiniz karardı!
15 Temmuz’u öncesi ve sonrası ile bütün yönleri ile takip etmiş olan bir insan olarak söylüyorum. Genelkurmay Karargahı’nda yaşananlar başta olmak üzere Boğaziçi Köprsü’nde ve Akıncı Üssü’nde olanların nasıl bir senaryo ile sahnelendiğine şahit olacaksınız! Zaman daralıyor, Erdoğan kabuslar görüyor. Ne yapacağını kimse kestiremiyor… Duyuyorum da 2023 için yani Cumhuriyetin 100. Yılı için Saray’da af düzenlemesi üzerine çalışma yapılıyormuş. Allah bunların eliyle bir af nasip etmesin. Ama inanın bir gün hem de yakın bir zamanda “Af… Af…” diye kapınıza gelirlerse hiç şaşırmayacağım. Firavunların son secde anı gibi….