MURAT ÇETİN
Ankara siyaseti tam kaynayan kazan. Geçen hafta siyasi kartların yeniden karılmaya başlandığı ve bu yeni süreçte MHP ve İYİ Parti’nin konumunun ne olacağı konuşuluyor. Konuşulun ise şu ; MHP ile İYİ Parti yer değiştirir mi? Bunu zaman gösterecek ama görünen o ki MHP de iktidar gemisinden inmek için ve kim bilir belki de AKP lideri Erdoğan, artık ihtiyacı kalmadığını düşündüğü MHP’yi iktidar nimetleri gemisinden indirmek istiyor. AKP ile MHP arasındaki her geçen gün gerilen ilişkilerin mimarı kim ? AKP lideri Erdoğan mı yoksa AKP gemisinin dümenine geçmek için stratejik planlar yapan Hakan Fidan mı? TİKA Başkanlığı’ndan MİT’e oradan da Dışişleri Bakanlığı’na uzanan sürecin bundan sonraki hedefi önce AKP genel başkanlığını daha sonra da Cumhurbaşkanlığı. Fidan siyasi zeminin kendisi açısından büyük oranda temizlendiğini düşünüyor. Hulusi Akar ve Süleyman Soylu’nun kabine dışı kalması, dahası Erdoğan’ın talimatı ile Soylu’ya yakın bütün legal ve illegal isimlerin gözaltına alınması ve tutuklanması, Akar’ın TSK’daki izlerinin yeni Milli Savunma Bakanı Güler tarafından silinmesi….Damat Berat Albayrak’ın artık oyun dışı kalması, diğer damat Selçuk Bayraktar’ın siyasi tecrübesinin olmaması…işte tüm bunlar Fidan için liderlik sürecinde bir açıdan saha temizliği yapılan alanlar ve isimler. Fidan için kalan tek isim ise Bilal Erdoğan. Ama şundan emin olun ki iş belirli bir noktaya geldiğinde Fidan, Bilal Erdoğan’a AKP gemisini yürütme kabiliyetinin olmadığını bizzat kendisine yeni Bilal’e anlatır gibi anlatır….Konumuz Fidan değil ama Fidan’ın alan temizliği açısından Erdoğan ile birlikte hareket etmesi ve yeni dönemde liderlikte AKP’ye ayak bağı olacak olan MHP ve kadrolarının temizlenmesi, buna karşın yine iktidar sürecinde yeni oyuncuların sahaya sürülmesi (İYİ Parti ve HEDEP) Saray iktidarının üzerinde düşündüğü en önemli konular arasında bulunuyor.
Mayıs 2023 seçimleri sonrasında nasıl ki Millet İttifakı’nı oluşturan 6 parti bir anlamda dört bir yana dağıldı ise inanan ki önümüzdeki günler- belki Mart 2024 yerel seçim öncesi veya sonrası- Cumhur İttifakı sürecinin de dağılması anlamına gelecektir. AKP’nin yerel seçimler sonrasında gündeme gelecek Anayasa değişikliği adımını atmadan önce yeni yol arkadaşlarını belirlemesi gerekiyor.
CHP’yi AKP’ye karşı daha dinamik hale getirmek için Kemalist-Sol-Ulusalcı kesimleri bir anlamda sahaya sürmekte çekinmeyeceğini ortaya koyan ve bu yönüyle de Tayyip Erdoğan’ı iktidardan düşürmek için bütün siyasi kozları oynamaktan çekinmeyeceğinin ipuçlarını veren Özgür Özel’in Erdoğan ile anlaşmasının hiçbir imkanı bulunmuyor. Nitekim Öze, TBMM’deki CHP’nin son grup toplantısında bunu açıkça ifade etti ve AKP’nin Anayasa değişikliği paketine hiçbir şekilde destek vermeyeceklerini söyledi. İYİ Parti Akşener’in Anayasa değişikliğinin referanduma sunulması için gerekli olan oy oranına (360 milletvekili) ulaşması için adım atabileceklerini söylemesi ve HEDEP’in de Anayasa değişikliği konusuna belirli şartlarda değerlendirilebilecek bir konu olarak görmesi AKP’yi kısmen rahatlatan bir konu. AKP, İYİ Parti ve HEDEP’in desteğini almayı garantilerse emin olur ki MH ile perde arkasından sürdüğü ve bir anlamda vekalet savaşı olarak görebileceğimiz kavgayı açıktan yapacaktır. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında yaşanan can Atalay konusu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 50+1 şartına ilişkin AKP ile MHP arasında oluşan derin görüş ayrılığı vekalet savaşının iki somut örneğidir.
Şunu unutmamak gerekiyor ki siyasal İslamcı AKP ile katı milliyetçi MHP arasında her açıdan derin bir kan uyuşmazlığı vardır. Çözüm sürecine kadar AKP ve Erdoğan’a demediğini bırakmayan Bahçeli’nin Çözüm Süreci’ni bozdurması ve birden Erdoğan’cı kesilmesinin temel nedeni AKP-HDP işbirliğinden kadrolara Kürtlerin de yerleşecek olması, legal-illegal işlerde Kürt siyasi hareketinin AKP ile ortak hareket edecek olması Bahçeli’nin siyasi yolculuğunu belirleyenleri yeri arayışlara soktu. Bu nedenle siyasi yolculukta yapılan değişiklikle önce Erdoğan’ın Çözüm Süreci’ni bozması, HDP yerine MHP ile yol yürümesi sağlandı. Karşılığında legal-illegal yapılanmalar ve özellikle finans konularında ülkücü çete ve mafyalar da sorumlu olmaya başladı. 2014 yılında başlayan bu yolculuk tam 9 yıldır aralıksız devam ediyor. Bahçeli’ye Kasım 2002 seçim kararı almasını sağlayan o güçler de bu yapılanma ve nemalanmadan nasibini büyük ölçüde aldı. Ama ülkücü çete ve mafya ve kadroların devlet içinde bu kadar söz sahibi olması tek adam rejiminin en güçlü adamı Erdoğan ve bir anlamda siyasi İslamcı finans ortakları tarafından sürdürülebilir bir durum olmaktan çıktı. İşte bu nedenle AKP ile MHP arasındaki muta nikahını sonlandırma kararı alındı.
Erdoğan ile Bahçeli arasındaki soğuk savaşın önümüzdeki günlerde sıcak savaşa dönüşmesi kaçınılmaz bir durum. Bu nedenle hangi liderin hangi lideri uçurumdan attığını bir gün sürpriz bir şekilde öğreneceğiz. O günün hangi gün olduğunu bilmiyorum ama artık o gün hesabının yıllar değil aylar değil haftalar ile ölçülebileceğini görmek gerektiğini ifade edebilirim. MHP kadrolarına ve legal-illegal finans ekibine doğru bir büyük operasyonun ayak sesleri duyulmaya başlandı. AKP; MHP’nin finans ve personel kadrolarına yönelik yapacağı operasyonlarla MHP’nin siyasi gücünü kırmayı hedefliyor. Bu açıdan bakıldığında koz AKP’nin elinde. MHP’nin muhalefete geçmesi CHP ile de ortak bir çizgide yürümesi AKP’yi her açıdan zor durumda bırakacaktır. Sinan Ateş cinayeti operasyonlarının MHP içine kadar gitmesi içten bile değil. Adres belli….
AKP’deki bu güce karşı MHP’nin elindeki en büyük güç ise sanıldığı gibi yargı ve emniyette güçlü olması değil. Yargı ve emniyetteki ülkücü kadroların temizlenmesi AKP açısından bir günlük bir iş. Nitekim İçişleri Bakanlığı’nda devam eden operasyonlar ile MİT’in yargı raporu çerçevesinde sızanlar yeni döneme ilişkin önemli işaretler veriyor….Hem de büyük bir operasyonun işaret fişekleri olarak.
Tüm bunların yanında MHP’yi AKP karşısında güçlü kılan şey 15 Temmuz darbe oyunudur. Zira AKP’nin MHP ve ulusalcılarla birlikte yürüttüğü bu operasyonunun bütün gizli kodları hem ülkücülerin hem de ulusalcıların elinde… Bir gün gelecek AKP’nin taşeronları (MHP ve ulusalcılar) ile kurguladığı bu darbe oyunun bütün yönleri ortaya çıkacaktır. Ve AKP’nin MHP ve ulusalcılarla başlattığı soğuk savaşın sıcak savaşa dönüşmesi bu süreci hızlandıracaktır. Bundan emin olabilirsiniz. Ve gün bahara döndüğünde 15 Temmuz mağdurlarının gözyaşları içinde haklılıklarının herkes tarafından görüldüğü bir zemine doğru ilerliyor olacağız. Tüllenen şafak bekleyenlerin bekleyişinin son bulacağı bir zamana akıyor dünya. Tüm yaşadıklarımıza karşı “sadakte” teslimiyeti içinde iken bir yandan da “zalimler için yaşasın cehennem” diyeceğiz….diyeceğiz ve yeniden yollara koyulacağız…Rahvan ve doludizgin!