MURAT ÇETİN
Ahir zaman hadiseleri insanlık için hep merak konusu olmuştur. Bütün dinler de ahir zaman konusuna özel bir önem vermiştir. Burada ahir zamanın ne anlama geldiğini ayrıntıları ile açıklayacak değilim. Dini yönüne ilişkin ise bu konuyu açıklayacak kadar yetkinliğim yok. Ama devlet yöneticilerinin ahir zaman konusuna ve bu çerçevede Mehdi ve Mesih konularına son dönemlerde çok fazla ilgilendiğini görüyoruz. Özellikle ideolojik temelli devlet yönetimlerinde (İran ve İsrail) Mehdi ve Mesih’in ahir zamanda gelişine ilişkin son dönemlerde oldukça fazla bir gayret var. Yıllar öncesinde okuduğum Tanrıyı Kıyamete Zorlamak kitabında Grace Halsell, Mesih’in ahir zamanda yeniden gelişine ilişkin Hristiyan ve Musevi dünyasının eğilimi en güzel bir şekilde anlatmıştı. İslam dünyasında sadece Şia’da değil Sünnilerde de Mehdi beklentisi güçlü. Mehdi ve Mesih ne zaman ortaya çıkacak? Her iki ismin ne zaman çıkacağını ve bu kişilerin kimler olacağını bilmek çok zor. Bu konuda sizlerin dini kaynakları okumanızı tavsiye etmekten başka yapabileceğim bir şey yok.
Ben ise başka bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Mehdi ve Mesih’lik konusu neden bir siyasi liderin, devlet ve hükümet başkanının dilinde dolaşır. İşte İran Cumhurbaşkanı Reisi, 20 Eylül 2023 tarihinde BM 78. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada aynen şunları ifade etti; “Dünya bir kurtarıcı bekliyor. Semavi dinlerin hepsi bunu vaat etti. Bu kurtarıcı var ve şu an hayatta (yaptıklarımıza şahitlik ediyor). Biz iman ediyoruz ki, ilahi irade, peygamberlerin de vaat ettiği üzere, adalet yeryüzünü kaplayacaktır." İran Cumhurbaşkanı Reisi’ye göre İran İslam Cumhuriyeti, Mehdi’nin gelişi ve görevini daha iyi bir şekilde yapmasını sağlamak için her türlü çabayı sarf edecek!
İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin Mehdi beklentisinin bir benzerini İsrail Başbakanı Netanyahu dile getiriyor. Netanyahu’ya göre Mesih’in yeryüzüne gelişi yakın ve İsrail devleti de Mesih’in gelişinden önce ona zemin hazırlamak istiyor. Hamas’ın İsrail’e saldırısı ve İsrail’in Gazze katliamlarının zihinsel perde arkasında Mehdi ve Mesih’in gelişine zemin hazırlamaya yönelik düşüncelerin etkisini görmek mümkün. Mümkün diyorum zira Netanyahu’nun 2019 yılında ifade ettiği şu sözler çok manidar: ‘Filistin devletinin kurulmasını engellemek isteyen herkes, Hamas'ı ve Hamas'a para transferini desteklemek zorundadır, Gazze'deki Filistinlileri, Batı Şeria'daki Filistinlilerden izole etmek stratejimizin parçasıdır.’’ Siyonistlerin büyük Hahamı Chaim Kanievsky’in Netanyahu ve Mesih ile ile ilgili ortaya attığı kehanet de son yıllarda İsrail’de en çok konuşular konular arasında. Siyonist Haham Kanievsky göre “Benyamin Netanyahu, Yahudi devletinin Mesih'in zuhurundan önceki son başbakanı olacak. Üçüncü mabet çok yakında inşa edilecek ve Mesih gelecek.”
Geçen gün okuduğum bir makaledeki şu bilgileri buraya aktarmak istiyorum: “Musevi anlayışlarına göre ise, İsrail 2028 yılına kadar “parçalanacak. Nitekim İsrail eski liderlerinden Ehud Barak yıllar evvel şöyle diyordu: "Yahudi tarihi boyunca Yahudiler, Davut'un iki krallığı ve Hasmonean hanedanı dışında seksen yıldan fazla hüküm sürmediler ve her iki dönemde de dağılmaları sekseninci on yılda başladı.”’ Ayrıca Barak'a göre, Amerika Birleşik Devletleri seksenli yıllarda bir iç savaşa tanık olmuş, İtalya yönetiminin sekizinci on yılında faşist bir ülke haline gelmiş, Almanya sekseninci on yılda bir Nazi ülkesi haline gelmiş, ve bu da sonunda onun yenilgisine, ve parçalanmasına yol açmış, ve Sovyet iktidarının sona ermesine yol açmıştır. Birlik, komünist devrimin sekizinci on yılında da dağıldı. Kısaca, Hamas’daki radikaller gibi sivilleri katletmeyi cennete gitme olarak gören bir zihniyet, hali hazırda her türlü beklenmedik planlama ve stratejik hamle yapmaya muktedir durumda. İlk iktidarlarının da 76 yıl sürdüğü düşünülür ise 2023 -2025 arası onlar için bir iç kaynama dönemi olabilir.“
Tüm bu bilgiler ışığında İsrail ordusu tümgenerali Yitzhak Brick’in 2022’de yaptığı şu yorumlarını hatırlamakta fayda var: “Mevcut durum göz önüne alındığında, bir sonraki savaşta geri dönüş yok ve kendimizi kurtarmak için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Bir sonraki savaş büyük bir felakete yol açacak ve İsrail'in altyapısını büyük ölçüde yok edecek.’’
Netanyahu’nun Hamas’a bakış açısı, Hamas’ın son saldırısı ve sonrasında İsrail’in Gazze katliamını bir de bu bilgiler ışığında değerlendirin. Netanyahu liderliğindeki İsrail Gazze katliamı ile olayı bir başka boyuta belki bölgesel büyük bir savaş boyutuna taşıma gayreti içinde. İsrail bunu yapar mı? Yapar. Zira Mesih’in Filistin’den çıkacağına inanan, teyze çocukları Hz. İsa’yı öldüren, kardeşleri Hz. Yusuf’u kuyuya atan, babaları Hz. Yakup’a isyan eden ve yıllarca peygamberi olan babalarına yalan söyleyen, peygamber öldüren bir anlayıştan bahsediyoruz.
Dünya Mehdi ve Mesih’in gelişi öncesinde büyük savaş çıkması gerektiğine inanan, bunun için kendisine misyon yükleyen liderler dönemini yaşıyor. Kuşkusuz bu sadece şeriat ile yönetilen iki devlet İran ve İsrail’i yönetenlerin beklentisi değil….Türkiye’de de Mehdi’nin çıkışına zemin hazırlama misyonu içinde olan insanlara şahit olduk.
Ocak 2022 tarihinde bu fakirin ilk yazısı “Hilafet mi Mehdilik mi?” başlıklı idi. Bakın o yazıda neler ifade etmişim: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanı, SADAT kurucusu ve TSK’yı son yıllardır dizayn eden ekibin başında olan emekli tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, Aralık 2019’da başkanı olduğu Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği’nin (ASSAM) İstanbul’da düzenlenen 3. Uluslararası ASSAM İslam Birliği Kongresi’nde şunları dedi : “İslam Birliği olacak mı olacak. Peki Mehdi ne zaman gelecek. ? Allah bilir. Peki bizim bir işimiz yok mu, ortamı hazırlamamız gerekmez mi? İşte ASSAM bunu yapıyor” dedi. Adnan Tanrıverdi “Mehdi” tanımlaması ile Erdoğan’ın kastediyordu.
İşin garibi Erdoğan, Tanrıverdi’nin “Mehdi” çıkışına ilişkin hiçbir eleştiride bulunmadı.
Zira Tayyip Erdoğan AKP teşkilatlarında ve özellikle siyasal İslamcı çevrelerde dini bir lider olarak algılanıyor. Erdoğan, AKP teşkilatlarındaki kimilerine göre Mehdi, kimilerine göre de Halife. Sadece teşkilatlar değil AKP yönetici ve milletvekilleri de Erdoğan’ı dini bir lider olarak görüyor. Bakın ne demişti AKP yönetici ve milletvekilleri:
Fevai Arslan “Erdoğan Allah’ın tüm vasıflarını üstünde toplayan bir lider.”
Yasin Aktay: Erdoğan’ı görünce salavat getiririz.
Murat Yıldırım: Erdoğan ümmetin lideri.
Hüseyin Şahin: Erdoğan’a dokunmak bile ibadettir.
Agâh Kafkas: Başbakan (Başkan) sözü peygamber sünneti.”
İşin özü şu: İran ve İsrail, Mehdi ve Mesih’i getirme adına dünyayı bir kaosa doğru sürüklüyor. Türkiye’deki siyasal İslamcılar ise Erdoğan’ı Halife-Mehdi olarak görüyorlar.
Suriye operasyonlarını Mehdi’nin zuhuruna bağlayan siyasal İslamcı AKP’liler bile var. İş Kudüs olunca aklıma deli deli sorular gelmiyor değil? Ama bunları burada yazmayacağım.
Zira sizler benim ne demek istediğimi anladınız…Allah muhafaza!