Bayram galiba her şeyden önce çocukların. Biz yetişkinlerin bayram dendiğinde çocukluğumuzu hatırlamamız da bu yüzden olmalı. Çocukların neşesinde, aydınlık yüzlerinde geleceğin pırıltılarını, yeni nesillere devredebildiğimiz mutluluğu izlemek ve sahip olduklarımıza, Cenab-ı Allah'ın lütfettiklerine şükredebilmek. İşte fırsat...
Bizler çocukluğumuzun bayramlarını çocuklarımız için istemekten vazgeçelim. Birkaç akide şekerinin, yeni alınan bir ayakkabının bugünün çocuklarındaki karşılığı bizdekinin aynısı değil. Belki neşe aynı, coşku aynı; ama yaşadığımız dünyalar farklı. Çocuklarımızın bize sordukları sorular, bizim aynı yaşlarda babalarımıza sorduklarımızdan farklı. Öyleyse babalarımızın bize verdiklerinin aynısını çocuklarımıza veriyorsak zarardayız. Her nesil öncekini geçmeli. İlerleme ancak böyle mümkün.
Tarih bizlerle birlikte yaşlandı. Çocuklarımız
genç bir tarihin başındalar. Yaşayacakları ve görecekleri çok şey var. Önlerinde duran zamanın bizim yaşadıklarımızdan ve gördüklerimizden farklı şeyler getireceği ortada. Tarih denen
nehirde iki kere yıkanmak imkânsız. Ne nehir eski nehir, ne bizler eski bizleriz.
Bizler Soğuk
Savaş nesliyiz. Soğuk şeylerle büyüdük. Her şeye kuşku ile bakmayı, her gördüğümüz şeyin arkasında bir çapanoğlu aramayı öğrendik. Üç yanımız
deniz, dört tarafımız düşmandı. Uzak komşularımızdan,
duvar dibi komşularımıza kadar düşman sıkıntısı çekmedik. Korkularımızla yönetildik. Korkmaya eğitildik. Başımızı kaldırıp çevremize baktığımızda başımıza bir şeyler geleceğini zannettik.
Kahramanlığın bir daha dönmemek üzere ileriye atılmak olduğuna inandık. Vatanı korumak için canımızı feda etmeye hazır olmamızın yeterli olduğunu zannettik. Yurdumuz savaşlarla kurulmuştu. Savaşarak yaşatacaktık. Silah elimizde düşmana karşı süngü hücumuna kalkar vaziyette korkularımızla baş etmeye çalıştık. Cesareti, sadece düşmana saldırmak olarak belledik.
Bugün cesaretin, farklı olana saygı ile yaklaşmak olduğuna inanan bir nesle devredeceğiz elimizdeki bayrağı. Bütün yanlış anlamaların, düşmanlıkların üstesinden gelebilmenin, her şeye rağmen ötekini sevebilmenin yılmaz cesaretine sahip bir nesle bırakacağız güzel ülkemizi. Öfke yerine sabrı, nefret yerine sevgiyi çoğaltma yeteneği, yeni nesle lâzım olan. Korkularını
siper yapıp saklanmak yerine yere sağlam basan, çevresine gururla ve güvenle
bakan bir nesil gelecek bizim yerimize. Bu bayram gününde çocukların gözünde o güvenin, o cesaretin izlerini ve işaretlerini aramalıyız. Bulduklarımızı çoğaltmalıyız ve mutlu olmalıyız.
Bayramlar hep sevincin ve meserretin günleri. 365 günü bayram sevinci ile yaşayabilmek, barışı ve huzuru bir hayat biçimi haline getirmekle mümkün. Mutluluğu paylaşarak çoğaltmaya, acıyı paylaşarak azaltmaya ihtiyacımız var. Yeni başlangıçlar lazım bize. Yepyeni başlangıçlar. Gözleri ışıl ışıl çocuklar bugün yapacağımız başlangıçların üzerine bütün bir hayatlarını kuracaklar. Sonra onlar da kendi çocuklarına devredecekler bayrağı. Bu sefer onlar çocuklarının gözlerinde kendilerinin idrak ettiklerinden farklı bayramların neşesini, sevincini görüp mutlu olacaklar. Bizim bugün tuttuğumuz
küçük elleri onlar tutacaklar. Bizden dinledikleri hikâyeleri nakledecekler onlara. Sahip oldukları cesareti ve özgüveni bizden nasıl devraldıklarını anlatacaklar.
Bugün bayram. Bayram çocuklarındır. Onların küçük ellerini açıp öpelim. Sonra o ellerden yıllar sonra tutacak küçük elleri hayal edelim. Çocuklarımıza, onların da çocuklarına devredebilecekleri kadar sağlam temeller üzerine inşa edilmiş barış ve huzur dolu bir
Türkiye hediye edelim.
Barış ve huzur dilekleriyle bayramınızı
tebrik ediyorum.