Almanya'nın sürekli olarak gündeminde olan erken yaşta eğitim, mülteci çocuklarının eğitimi meselesi ile giderek daha da önem kazanıyor. Hükümet bu çocuklara bir an evvel iyi derecede Almanca öğretme konusunda kararlı. Federal Hükümet'e eyalet hükümetleri, yerel yönetimler, ekonomi çevreleri ve sendikalardan da destek var.
Almanya'da eğitimle ilgili tüm kararlarda artık mülteci çocuklar da hesaba katılıyor. Bu durum bazı çevreler için büyük bir potansiyel, bazı çevreler içinse büyük bir sınav. Federal Aile Bakanı Manuela Schwesig'in tahminine göre Almanya'da altı yaşın altındaki mülteci çocuklarının sayısı 110 bini buluyor. Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Sigmar Gabriel ise bu çocukların erken yaşta eğitime dâhil edilmesi için hazırlıklı ve hızlı olmak gerektiğini düşünüyor.
Schwesig'e göre bu çocukların herhangi bir ayrım gözetilmeden erken yaşta eğitime entegre edilmesi önemli. Bu; Federal Hükümet, eyalet yönetimleri ve yerel yönetimler için bir sınav.
Mülteci çocuklarının gecikmeden Alman eğitim sistemine dâhil edilmesinden en çok faydalanacak çevreler ise ekonomi çevreleri. Federal Aile Bakanlığı, bu sebeple önceki gün bir konferans düzenledi. Konferansa Schwesig ve Gabriel'in yanı sıra eyalet yönetimleri, yerel yönetimler, ekonomi çevreleri ve sendikaların temsilcileri katıldı ve erken yaşta eğitimin kalitesini korumaya yönelik bir plana imza attı.
Ekonomi Bakanı Gabriel, ekonomi çevrelerine hitap ettiği konuşmasında, eğitime yatırımın masraflı olduğunu, ancak çocuksuz bir ülke olmanın çok daha masraflı olduğunu söyledi. Gabriel, "Fırsat eşitliği küçük yaştaki çocuklarda başlar. Erken yaşta eğitime ayrılan her bir Euro en iyi yatırımdır. Birçok işletme bunun farkına vardı." dedi. Bakan, Federal Hükümet'in de eyalet ve yerel yönetimlerin sırtındaki yükü azaltmak için bu yasama döneminde her yıl 6 milyar Euro'luk destekte bulunacağını söyledi.
Aile Bakanı Schwesig de özellikle mülteci çocuklarının eğitim sistemine eklenmesiyle birlikte büyük sınavlarla karşı karşıya olduklarını ve böyle bir ortamda kaliteli eğitimle ilgili çabaların vazgeçilmez olduğuna dikkat çekti. Bakan, "Almanya'da doğsun veya doğmasın, bütün çocuklara kaliteli eğitim vermeliyiz, ayrım yapamayız, bazı çocukları bazı çocuklara değişemeyiz." şeklinde konuştu.
Hükümet'in planına göre 2016 yılında eyalet yönetimleri, yerel yönetimler, ekonomi çevreleri ve sendikalarla korporasyon güçlendirilecek, anaokulu işletmecileri ve uzmanlar karar süreçlerine dâhil edilecek ve ailelerin görüşüne başvurulacak. Sürece dâhil olan aktörler ortak hedefler konusunda anlaşacak ve 2016 yılında ilk raporlarını hazırlayacak. Erken yaşta eğitim programlarına ise devam edilecek. Bu programlar, 'Dil Anaokulları', 'KitaPlus' ve Çocuk Bakımı' programlarından oluşuyor ve anaokulu personelinin profesyonelleştirilmesini amaçlıyor.
Hükümet, sadece 'Dil Anaokulları' için 2016 yılından 2019 yılına kadar 400 milyon Euro ayırmış. Bu program sayesinde özellikle mülteci çocuklarının düzgün bir Almanca ile ilkokula başlaması hedefleniyor.
KitaPlus ise yalnız başına çocuk yetiştiren veya vardiya usulü çalışan anne-babalar için. 2018 yılına kadar sürecek 100 milyon Euro'luk bu program ile anne-babalar çocuklarını akşamları da götürebilecek.
Yine 2018 yılına kadar sürecek çocuk bakımı programının maliyeti 22,5 milyon Euro. Program ile bakım personelinin kalifiye olması hedefleniyor.
Ekonomi Bakanı Gabriel'in konferansta ekonomi çevrelerine bir çağrısı daha oldu. Gabriel'e göre eğitimi iş dünyasına göre ayarlamak yanlış. Dijital gelişmeler sadece işletmelerin değil, ailelerin de işine yaramalı. Gabriel, "Çocuklara daha fazla zaman ayırabileceğimiz bir iş politikası geliştirmenin zamanı geldi." dedi ve erken eğitimin ekonomiden önce sosyal ve bireysel yararlarını düşünmek gerektiğini ifade etti. CİHAN