Maden Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ayhan Yüksel, hükümetin işçi sağlığı ve güvenliği konusunda çıkardığı 6331 sayılı yasayı mükemmel olarak gördüğünü, ancak Soma ve Ermenek facialarından sonra 2 yıl içerisinde 2 kez değiştirdiğini söyledi.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası Adana Şubesi ile Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Maden Mühendisliği Bölümü tarafından ortaklaşa düzenlenen 'Maden İşletmelerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Sempozyumu', ÇÜ Mithat Özsan Amfisi'nde başladı.
Sempozyumun açılışında konuşan Maden Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ayhan Yüksel, 2014 ve 2015 yıllarını kapsayan 44. dönemlerinin oda tarihine acılarla dolu bir dönem olarak geçtiğini söyledi. 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma'da aralarında 5 maden mühendisinin bulunduğu 301, 28 Ekim 2014 tarihinde Ermenek'te de 18 maden emekçisinin yaşamını kaybettiğini hatırlatan Yüksel, Türkiye'de yaşamdan ve emekten yana istihdam ve iş güvenliği politikalarının olmaması nedeniyle iş sağlığı ve güvenliği yasasının 2012 yılının ortasında yürürlüğe girmesinden sonra da iş cinayetlerinin artarak sürdüğünü anlattı.
Hükümetin mükemmel bir yasa çıkardığını söylediğini ancak Soma ve Ermenek facialarından sonra bu yasanın 2 yıl içerisinde 2 kez değiştirilmek zorunda kaldığını anlatan Yüksel, "Mükemmel yasaya göre çıkarılmış olan yönetmeliklerin kaç kez değiştirildiğini saymak ise değiştirenler tarafından dahi bilinememektedir. 6331 sayılı yasanın hazırlanması ve değişikliklerin yapılması sürecinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı sürekli olarak tek başına davranarak, sendikaların ve meslek örgütlerinin görüşlerini önemsemeyerek yanlış kararlar almıştır. İş kazalarının artışının nedeni yalnız 6331 sayılı iş güvenliği kanununda aramak doğru değildir. Çalışma yaşamının ve iş cinayetlerinin en önemli nedeni, 4857 sayılı iş kanunu ve 5510 sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu ile yaşama geçirilen özelleştirme, taşeronlaştırma, esnekleştirme, kuralsızlaştırma ve denetimsizleştirme uygulamalarıdır." dedi.
Madencilik anlamındaki mevzuat değişikliklerinin 'ben yaptım oldu' anlayışıyla yapıldığını ve kendilerinin taslağı meclis komisyonunda gördüklerini vurgulayan Yüksel, "Taslak 4 günlük mesainin sonunda sektörün ihtiyaçlarına çözüm üretmeyen, bilim ve teknikten uzaklaştıran, devletin denetim sorunundan kaçınarak yapılan yasa değişikliği nedeniyle mesleki güvenceleri yok edilen, maden mühendislerine bırakılan, teknik hatalarla dolu bir kanun olmuştur." ifadelerini kullandı.
Soma faciasından sonra yapılan düzenlemelerin devletin bu konudaki itirafı niteliğinde olduğunun altını çizen Yüksel, "Soma'da ve Ermenek'te olası kasttan ve bilinçli taksirden yargılanması gerekenler, yetkisi ve mesleki güvencesi olmayan maden mühendisleri değil, defalarca uyarmamıza rağmen gereğini yapmayan, bilim ve tekniği maden ocaklarına sokmayan ve ülkemizde 18. yüzyıl madenciliği yapılmasına neden olan bürokratlar ve siyasi iktidardır. Facialardan önce de sonra da söylediğimiz gibi, Soma'nın milat olması için meslek odalarının, sendikaların, üniversitelerin, sektörün ve devletin ortak temsil edildiği, bilimin ve insan yaşamının olmazsa olmazı olan çalışmaların yapılacağı Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurumu kurulmalıdır. Bu kurum tarafından yapılacak çalışmalar her türlü siyasi baskıdan arındırılarak bilim ve tekniğin ışığında yürütülmelidir." şeklinde konuştu.
Sosyal güvenlik kurumunun resmi istatistiklerine göre 2001-2012 yılları arasında işyerlerinde 13 bin 162 ölüm gerçekleştiğini kaydeden Ayhan Yüksel şöyle dedi: "Bu, günde ortalama iş kazası nedeninin 3 ölüme karşılık gelmektedir. SGK'dan alınan en güncel verilere göre bu süre zarfında en yüksek ölüm oranı inşaat ve ulaştırma sektörlerinde gerçekleşmiştir. Bununla birlikte TÜİK tarafından hazırlanan bir araştırma raporuna göre, kazalarla karşılaşılan işçi sayısının payının en yüksek olduğu sektör hem 2007'de hem de 2012'de maalesef ki madencilik sektörü olmuştur."
CİHAN