Siyasi işleyişin herkesi bağlayan bir el kitabı yok. Bazı uygulamalar şifahi ve geleneksel olarak devam ediyor. Siyasi aktörleri bir sonraki kariyer basamağı ya da unvan ile isimlendirmek de bunlarda biri. Belediye başkan adaylarını, milletvekillerini “Sayın Belediye Başkanım! Sayın Vekilim!” diye taltif etmek gibi. Emekli siyasetçileri ise en son icra ettiği vazife ile onurlandırmanız gerekiyor, aksi halde çok alınıyorlarmış. Bakın biz de yeni öğreniyoruz! Siyasi nezakette pot kırmayalım!
Eski ABD Başkanı Trump'ın mahkeme rutinleri, suç listesine eklenen yeni davalarla devam ediyor. Geçtiğimiz üç aya dört büyük suç eklendiği için istemese de duruşmaları gündemine almak zorunda. Velev bu duruşmalar usulen yerine getirilse bile. Mahkemede hazır bulunmama gibi bir lüks ve ayrıcalık söz konusu değil. Kameralara yansıyan görüntüler Trump'ın isteksiz, bıkkın ve halinden pek hoşnut olmadığı izlenimi veriyor. Eski Meclis Sözcüsü Madam Speaker Pelosi, görüntüler hakkındaki kanaatini “Trump bir kedi yavrusu kadar ürkmüş ve korkmuş!” şeklinde paylaşmış. Ağustos ayında, başkentin yağmurlu ve gri havasında şemsiyesini bile kendi tutmuş. Bütün otoriter budalalar gibi kendisini ülkenin sigortası sandığı için “Amerika için kara bir gün!” diye söylenmiş ama hiç de öyle değil. İşin garip tarafı, ardı arkası kesilmeyen davalara karşı ilgi her geçen gün biraz daha azalıyor.
Perşembe günkü duruşma, 2020 seçimlerindeki yenilgiyi kabullenemeyip demokratik kurum ve kuruluşların işleyişini aksatmak ve engellemek suçlarını gündemine aldı. Savcı ve mahkemenin ulaştığı deliller, Trump'ın üç yıldır inkar ettiği seçim sonuçlarını fiili bir kalkışmaya çevirmek için uğraştığını belgeliyor. Trump kabinesinin netameli Adalet Bakanı Bill Barr da işin ciddiyetinin farkında; “Anladığım kadarıyla, savcının ulaştığı deliller buzdağının sadece görünen ucu!”
Aslında Trump daha ilk günden yakın çevresine, “Ben bu adama (Biden) karşı mı seçim kaybetttim?” deyip hayıflanmış ama dış dünyaya farklı görünmek için elinden geleni ardına koymadı. Ta ki, tecrübeli Savcı Jack Smith işe vaziyet edene kadar. Eşi Melania'nın “Efendi bırak şu savcı ve hakimleri!” uyarısı da artık işe yaramamış. Son iki duruşmada, First Lady eşi ile aynı kareye girmemek için özel gayret sarfetti. Eski Başkan mahkemeye gelmekten yorulsa da, hakimler peşini bırakacağa benzemiyor.
Amerikan halkının ardı arkası kesilmeyen Trump davalarından usanmışlığı en fazla aşırı sağcı Cumhuriyetçi partizanları rahatsız ediyor. Onlar da Başkan Biden'i oğlu Hunter üzerinden vurmayı deniyorlar ancak şimdiye kadar pek başarılı olamadılar. Oğul Biden hakkındaki suçlamalardan hiçbiri demokratik uygulamaların engellenmesi suçuna girmiyor ve Hunter, Trump'ın yanında trafiğe yakalanan sarhoş kadar masum kalıyor.
Demokrasinin girmediği ülkelerde bile ABD'yi yakından takip edenler Trump'ın işlediği kırka yakın suçtan dolayı mahkeme ile malikanesi arasında mekik dokumasını kanıksamış durumdalar. Kime sorsanız “Tabi ki mahkemeye gidecek. ABD kanunları işliyor!” bilgiçliğindeki demokratik kabullenmeyi duyarsınız ancak, “Başınızdaki diktatörlerin bir gün yargılanacağı ihtimalini hiç düşündünüz mü?” sorusuna cevap verecek gönüllü bulmak pek kolay değil. Trump öyle ya da böyle bir şekilde hüküm giyerse, demokratik uygulamalar açısından bir ilki gerçekleştirmiş olmayacak. Demokratik kurumların işlediği ülkelerde eski başkanların cezaya çarptırılması, kıssadan hisse çıkarılacak hikayelerden değil. İbret-i alem olsun için diye de tekrarlanmıyor. Hukuki gereklilik ne ise o. Şu kadar var ki, Trump'ın bütün “İlkler”i hep kötüye misal teşkil edecek şeylerden oluşuyor.
Trump'ın hazır bulunduğu son duruşma ABD'nin başkenti Washington'da yapıldı. Hatırlayacağınız gibi 6 Ocak 2021 Kongre Baskını bu şehirde gerçekleşmişti ve hukuki olarak davanın burada görülmesi gerekiyor. O sabah Trump'ın gazına gelip baskına katılan birçok kimse aynı sanık sandalyesinde oturmuş ve haklarındaki nihai hükümleri bu ahşap sandalyede dinlemişlerdi. Eski Başkan aynı iskemlede, yüzlerce suçlunun ceza aldığı davada, elebaşı, azmettirici ve komplo teori uygulayıcısı sıfatı ile Savcı Jack Smith'in dava metnini yüzüne okuması için oturdu. Yarım saat süren duruşmada Trump, oturduğu sandalyeden sadece “Not guilty”, “Suçsuzum Hakim Bey!” demek için kalkmış.
ABD Mahkemeleri, kanunlar önünde herkesin eşit olduğu konusunda tavizsiz davranıyorlar. Mahkeme yetkilileri “Trump'a özel muamele yapılıyor!” töhmeti altına girmek istemiyor olmalı. “Nobody is above the law!”, “hiç kimse la'yüs'el, dokunulmaz değil ve kanunları çiğneme lüksüne sahip değil!” kuralı ABD başkanlarını da kapsıyor.
Eski Başkan Trump'a kendi muhitinde, malikanesinde ve sahip olduğu golf sahalarında hala “President Trump” Başkan Trump şeklinde hitap ediliyormuş. Yakın çevresi milyoner Trump'ın seçim yenilgisini bu şekilde hafiflettiklerini düşünüyor olabilirler.
Gayr-ı menkul zengini, New York'lu İş Adamı Trump kendi dünyası dışına çıkamadığı için olsa gerek duruşma öncesi hazırlıklarda mahkeme görevlisinin “President Trump” Başkan Trump yerine “Mr. Trump!” Sayın Trump ifadesine çok içerlemiş. Haberi ekrana taşıyan spikerin yorumu da ilginç; “Amerika'nın şu an sadece bir Başkan'ı var o da Trump değil!”
Merak bu ya! Şu an Türkiye'de gırtlağına kadar illegal işlere bulaşmış hükümet ve Saray mensupları olurda bir gün mahkeme önüne çıkarlarsa, acaba nasıl çağrılırlar? Hukuki işleyişin her gün yeni dokunulmaz ve kanun üstü kişiler ürettiği bir ortamda bu tür beklentiler boş hayaller olarak kalmaya mahkum. Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanım, bizimkisi sadece merak!