Samanyoluhaber.com - Moskova
Bir basın toplantısında konuşan Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Türkiye’nin S-400 sistemlerini satabilme hakkına sahip olduğunu, ancak bu satışın belirli koşullara bağlı olduğunu vurguladı. Özellikle, bu silahların satışı için Rusya’nın onayının alınması gerektiğini hatırlattı.
Son kullanıcı sertifikası maddesinin
Lavrov’un açıklamalarına göre, Türkiye’nin S-400’leri Amerikan F-35 uçakları karşılığında satma ihtimali bulunuyor, ancak bu satış Rusya’nın izni olmadan gerçekleştirilemez.
Bunun nedeni, S-400 sistemlerinin satışında son kullanıcı sertifikası maddesinin yer alması.
Bu maddeye göre, Türkiye’nin sistemleri başka bir ülkeye devredebilmesi için Rusya’nın rızasını alması zorunlu. Lavrov, “Bu silahları alan ülkenin son kullanıcı olarak belirlendiği bir sertifika var.
Böyle bir durumda, satış işlemi için ilk tedarikçinin izni gerekmektedir,” diye ekledi.
Lavrov’un bu uyarısı, Türkiye ile ABD arasında S-400 sistemleri ve F-35 programı konusundaki gerilimin devam ettiği bir dönemde geldi.
Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400’ler nedeniyle F-35 programından çıkarılması, Türkiye’nin bu silah sistemlerini başka ülkelere satıp satamayacağı tartışmalarını gündeme getirmişti.
Ancak Lavrov’un açıklamaları, Türkiye’nin bu sistemleri satma planlarının Rusya’nın onayına bağlı olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Bu açıklama, Türkiye ile Rusya arasındaki savunma iş birliğinin hassas dengesini ve Türkiye’nin, aldığı savunma sistemleri üzerindeki egemenlik haklarının sınırlarını bir kez daha gözler önüne seriyor. Rusya’nın S-400’lerin başka bir ülkeye satışına onay verip vermeyeceği ise gelecekteki ilişkilerde belirleyici olacak.
S-400 Satışı Rusya'nın Onayına Bağlı
Sergei Lavrov’un yaptığı bu açıklama, Türkiye’nin S-400 sistemlerini üçüncü ülkelere satma konusundaki yetkilerinin sınırlı olduğunu gösteriyor.
S-400 sistemleri, Türkiye’nin ABD ile ilişkilerini derinden etkileyen bir konu olmaya devam ederken, Rusya’nın bu konuda sıkı kontrol sağladığı anlaşılmakta.
Bu durum, iki ülke arasındaki savunma iş birliğinin gelecekteki seyrini de belirleyecek stratejik bir mesele olarak ön plana çıkıyor.