Semih Ardıç / Tr724
Türk Lirası kıymet kazanırken iktidarın ne kadar başarılı olduğunu anlatanlar Dolar, Euro ve sterlin yükselişe geçtiğinde herhangi bir mesuliyet üstlenmiyor.
Bilakis döviz yükseldiğinde Türkiye’nin ekonomik bir terör saldırısına maruz kaldığını iddia edecek kadar hayret verici sözler sarf edebiliyor.
1 ABD Doları 4 TL’yi, 1 Euro 5 TL’yi geçti. Sterlin de 5,80 TL’ye fırladıysa ekonominin motorunda ciddi arıza var demektir.
MOTORİNE 21 GÜNDE 47 KURUŞ ZAM YAPILDI
Bir memleket düşünün ki motorinin litre fiyatı iki günde 30 kuruş, 21 günde 47 kuruş artsın. Benzin 6 TL olsun, elektriğe üç ayda bir zam gelsin…
Zam bombardımanında herhangi bir dahlinin olmadığını iddia eden iktidarın dövizi bahane ederek fiyatları artırması yine iktidardakilerin veryansın ettiği ekonomi teröristlerinin gayesine hizmet ediyor.
Zamlar enflasyonu, enflasyon faizi artırıyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri ve Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan 2013 senesinden bu yana dolar değer kazandığı her dönemde hemen hemen aynı cümleleri söylemekten bıkmadı.
ERDOĞAN: EKONOMİK TERÖR ESTİRMEYE ÇALIŞIYORSANIZ…
Bugün Ankara’da banliyö treninde makinist koltuğuna oturmadan evvel şunları söyledi: “Ekonomide aktif rol oynayanlar, finans sektörünün içinde olanlar eğer Suriye’deki bu gelişmeleri bahane ederek ülkemize ekonomik terör estirmeye çalışıyorsanız yanlış yaparsınız. Bunları gayet iyi biliyoruz. Yeri geldiğinde bunun hesabını verir, bunun bedelini ödersiniz.”
Erdoğan’a göre döviz kurlarındaki artışın makul, mantıklı, işin kitabına uygun bir izahı yokmuş.
Hatta küresel ekonomide kırılganlığa yol açacak herhangi bir gelişmenin haberini de almamış. Bu münasebetle Erdoğan, “Bizi döviz kuru üzerinden terbiye edemezler.” dedi.
TL, RUS RUBLESİ’NDEN SONRA EN FAZLA ERİYEN PARA
Erdoğan, ABD ile Rusya’nın burun buruna geldiği Suriye krizinin Rus Rublesi’nden İran Riyali’ne, hisse senetlerinden faizlere kadar bütün piyasaları alt üst ettiğini bilmiyor olamaz.
Son üç günde yüzde 7 düşen TL, bu menfi skorla rubleden sonra en fazla eriyen para birimi oldu.
Ekonominin oturduğu zemin sağlam olmadığı için en küçük sarsıntıda ciddi hasarlar meydana geliyor.
Her sarsıntı, halının altına süpürülen çer çöpü yeniden salonun ortasına döküyor.
Hukuk devletinde hayal edilmesi bile mazur görülmeyecek ihlal icraatının bini bir para olduğu için büyük yatırımlar durdu.
Boydak, Koza İpek ve Naksan gibi Türkiye’nin en büyük şirketlerine hükûmet kararnamesi ile el konulması sermayeyi ürküttü.
Ormanda bir ağacı ateşe vermenin bütün ormanı ateşe vermekten farkının olmayacağına dair ikazlara kulak tıkandı ve mülkiyet temelinde sarsıldı.
ŞUBAT AYINDA 765 MİLYON DOLAR KAÇTI
Şubat ayında doğrudan ve dolaylı (sıcak para) yatırımlarda 765 milyon dolar net çıkış oldu. Yani yeni gelen sermayeden kat be kat fazlası Türkiye’yi terk etmiş.
Merkez Bankası’nın brüt döviz rezervleri 2012’den beri en düşük seviye olan 83 milyar dolara gerilediğine dair haber yapıldı. Mühim bir gösterge.
Mamafih net rezervler kaç aydır 30 milyar doların altında. Brüt rezerve emanetler de dahil. Net rezerv Merkez’indir. O da erimiş.
MERKEZ BANKASI BAŞKANI DA ‘SALDIRI’ DEDİ
Başbakan Binali Yıldırım da Erdoğan’a nazaran daha nazik bir üslupla aynı ezberi tekrarlıyor: “Bu mali saldırılarından da üstesinden geleceğiz.”
Ortalıkta görünmeyen Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya da 10 Nisan’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde basına kapalı toplantıda Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi milletvekillerine Erdoğan ile Yıldırım’dan farklı bir beyanda bulunmamış.
Çetinkaya da dövizde bir saldırı (attack) olduğunu belirterek, saldırının kaynağını tespit etme çalışmalarının sürdüğünü ifade etmiş.
Muhalefet partilerine mensup vekillerin, “Merkez Bankası’nın itibarı kalmadı.” sözlerine mukabil de TCMB Başkanı Çetinkaya, “Haklısınız.” diyebilmiş.
Ahval-i umumî böyle iken Merkez Bankası’nda itibar kalır mı?
MADEM SALDIRI VAR, NİYE FAİZİ ARTIRIYORSUNUZ?
Aynı Çetinkaya bugün dedi ki: “Gerekirse yeni sıkılaştırma yapılacak.” Tercümesi şöyle: “Erdoğan ‘faizler inecek’ diyor olabilir. Çaktırmadan yüzde 12,75’e getirdiğimiz faizi 25 Nisan toplantısında yüzde 13,50’ye çıkaracağız. Yetmedi daha da artıracağız. Yeter ki dövize geçmeyin, TL’de kalın. İstediğiniz faiz olsun!”
Zaten Morgan Stanley de bu kokuyu aldı ve TCMB’nin fonlama maliyetini 0,75 artırabileceğini duyurdu.
Hep aynı film. Faiz artışı kur alıp başını gittikten sonra yapılmaz. Kararı alarak herkese yön tayin eder. Piyasanın peşinden giden Merkez Bankası söz söylese de kimse kale almaz.
Biz yazmaktan usandık onlar cümle âlemin gözü önünde sağ gösterip sol vurmaktan hicap etmiyor.
‘Dolar düşecek’ diye diye pariteyi 4 TL’ye getirdiler. O arada faiz lobisini ikna etmek uğruna faizleri iki katına çıkararak yüzde 13’e kadar yükselttiler. Hem faiz hem kur yükseliyorsa neye yaradı faiz artışı? Birilerine yaradı…
MİT’TEN EKONOMİ TERÖRİSTLERİNİ PAKETLEMESİNİ BEKLİYORUZ
Şimdi ise bütün bunları dansıyla sosyal medya fenomenine dönüşen uzaylı mahluk yapmış gibi ekonomik terörden, ekonomi teröristlerinden bahsediyorlar.
Madem böyle bir tehdit var, niye seyrediliyor? Mağdur aileler için çiğ köfte yapıp satan ev hanımını hapse atan hafiye teşkilatı, Türkiye’ye malî operasyon çekenleri bulup, mahkemeye teslim etmekten aciz mi?
Erdoğan, Balkanların kalbinde Kosova’dan, batı Afrika’da Gabon’dan öğretmenleri derdest edip getirmekle iftihar ediyor.
Demokrasilerde ‘haydut devlet’ tanımına giren ‘insan kaçırma’ faaliyetine alet olan Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Emniyet o kadar maharetliyse behemehal şu ekonomi teröristlerini de yakalayıvermelidir.
Erdoğan’ın bahsettiği ekonomi teröristlerinin şafak sökmeden ters kelepçe ile derdest edildiği günü dört gözle bekliyoruz.
Şu ana dek isimleri açıklanmayan ve Erdoğan’ı terbiye etmeye çalışan teröristler kimmiş, hakikaten merak ediyoruz.
Açıklayın şunların isimlerini de bilelim kim vatanperver kim terörist!