Ellerimizi ters çevirir:
" Allahumme ecirna min fitneti ahiri'z-zaman"
Yani
"Allah'im bizi ahir zaman fitnesinden muhafaza eyle" diyerek dua ederdik.
Bugün yaşanan anlaşılmaz hadiseler bu duanın hikmet-i sebebini anlaşılır kılmakta.
Bir tarafta masumlara zulmederken kendine ortak ettiği(ulusalcı) kesimin diğer tarafta destek verdiği, saraylarında (Şam'da) ağırlandığı devletin yaptığı zulümlere tepki vermek.
Bir tarafta siyasi otorite tarafından haklı olarak Ortadoğu'nun her ülkesinde örgütlenip fitneyi uyandırmakla suçlanan devletin(İran), bugün bu suçlamayı yapan ülkede de(Türkiye) örgütlendiğini.
Ve trajikomik bir şekilde bu gerçeği katî delilleriyle ortaya çıkartanların bugün kendi ülkesinin hapishanelerinde İran'a iftira suçlamasıyla hapislerde olmaları.
Bir tarafta bugün bizleri uykusuz ve mutsuz eden zulümleri yapanları (Suriye'ye) ayakta tutan o devlete (İran), ayakta kalması adına hem "onlara can suyu olduk" (Başbakan başdanışmanından) denmesi, ayrıca "2. Evimiz" denebilmesi.
Bir de bu devlete (İran) bu desteğin (Türkiye'nin) Suriye'deki zulümler devam ederken dahi devam etmesi. Hem de oldukça kısa bir zaman önceye kadar bu dayanışmanın devam etmesi.
Kimin nerede haklı nerede haksız olduğu baş döndüren ittifakların ve düşmanlıkların yapıldığı, bozulup değişmesi.
İsrail ve Rusya örneklerinde olduğu gibi.
Bir doğruya veya başkaca zalimlerin geçmişte veya günümüzde yaptıkları zulümler bahanesine sarmallanarak meşru görülen zulümler.
Suçların kişisel olmasından çıkarılıp toplu cezalandırmalara başvurulması.
Ve bu toplu cezalandırmaların tıpkı Ortaçağ Avrupası halklarının engizisyon cezalarına desteği gibi destek oluşturulmaya çalışılması.
Kulaktan duyulanların gerçek hayatta tecrübe edilenlere tercih edilmesi. Gerçek hayatta kötülüklerine şahit olmadıklarını ihbar edecek kadar haklarındaki dedikodulara kapılan insanların varlığı.
İlahi uyarıya rağmen zanların, bûhtanların ve gürültülü iddiaların çoğuna kolayca inanılması.
Öldürmenin ve öldürülmenin bayağılaşması ve kanıksanması.
Zulümlerin asıl kaynağı gösterilen memleketlere(Batı'ya) masum halkların canları pahasına gitmeye can atması....
Ve buna daha nice garip ve birbiriyle paradoks hadiseler eklenebilir.
Söylediklerime dil ile, kalp ile hak verilir verilmez bilemem ama hakkı verilmesi gereken ortada bir hakikati dillendiren bir Zat var. Bizlere 1400 yıl evvelinden, içinde bulunduğumuz ahir zaman fitnesinden haber veren o büyük Zat (asm).
Bu vesile ile emsalsiz Rehberimize(asm) sayısız selam ve salatlar ediyorum.
Eyüp Ensar Uğur / Ortadoğu Tarihçisi