Türkiye’de hiçbir bankadan istenmeyen belgeleri Bank Asya ortaklarından talep eden BDDK, çoğunluğu temsil eden hisselere ait evrakın yüzde 54’ü teslim edilmiş olmasına rağmen bunların sadece yüzde 38’ini dikkate aldı. 3 Şubat’ta yapılan gece yarısı operasyonu ile bankanın yüzde 63’lük hissesinin temettü hariç yönetim haklarının TMSF tarafından kullanılmasına karar verdi.
TMSF, kanunsuz emirleri uyguladı
BDDK yaptığı bildirimde, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 18’inci maddesini dayanak gösterse de bu maddenin içermediği bir hakla bankanın yönetim kurulunu değiştirip yeni genel müdür atadı. Oysa yeni bir yönetim kurulu atanması için, yüzde 54’ü borsada işlem gören bankanın önce genel kurulunun toplanması gerekiyordu. Ticaret hukuku uzmanlarına göre TMSF’nin bankada oluşturduğu yönetim yok hükmünde. Kanunsuz emirleri uygulayan TMSF’nin yetki gasbında bulunması, Bank Asya olayının ‘siyasi operasyon’ olduğunu teyit ediyor.
Anayasa’ya aykırı olarak mülkiyet hakkını sınırladılar
İNFOGRAFİK İÇİN TIKLAYINIZ
17-25 Aralık yolsuzluk operasyonları sonrasında iktidarın batırmaya çalıştığı fakat başaramadığı Bank Asya işgali için bahane edilen kararda, bankanın ortaklık ve organizasyon yapısının denetime elverişli olmadığı ifade edildi. Fakat gerekçe gösterilen madde, ortakların kurucularda aranan şartları kaybettiğinin denetim yapılarak tespitini şart koşuyor. BDDK ise herhangi bir denetim ve inceleme yapmadan karar aldı. Ayrıca BDDK kararının gerekçesinde istenilen bilgi ve belgelerin kuruma ibraz edilmediği ifade edildi. Böyle bir işlemin Bankacılık Kanunu’ndaki karşılığı 5 ile 15 bin TL arasında idarî para cezasıdır. Bilgi ve belgelerin ibraz edilmemesi sebebiyle ortakların mülkiyet haklarının sınırlandırılması, Anayasa’ya ve Bankacılık Kanunu’na aykırılık teşkil ediyor.
BDDK ve TMSF yetkilileri, hukuksuzluklardan sorumlu olacak
TMSF, Bank Asya sanki fon bankasıymış gibi yönetim kuruluna 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi olan 5 memur atayarak kendi kanununa ve devlet memurları mevzuatına aykırı bir işlem yaptı. TMSF yetkilileri ayrıca bankanın ticarî sır niteliğindeki bilgileri ve bilgi işlem sistemindeki tüm verileri kopyalayarak suç işliyor. Hukukçulara göre Bank Asya üzerinde tasarruf kullanan TMSF ve BDDK yetkilileriyle beraber, Fon’un usulsüz şekilde bankaya atamış olduğu Yönetim Kurulu üyeleri de bu hususta doğacak tüm hukukî ve ekonomik sonuçlardan sorumlu olacak.
Evraklar teslim edildi, bahaneleri kalmadı
BDDK, 183 ortağın diğer şirketlerindeki ortakları hakkında da bilgi ve belge isteyerek maksadının üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğunu ortaya koydu. Bu şekilde 1100 kişi için ayrı ayrı evrak tanzim edilmesi gündeme geldi. Ellerinde bankanın imtiyazlı hisseleri bulunan işadamları Abdulkadir Konukoğlu ve Mehmet Torun’un da bu belgeleri geciktirerek fiili yönetime el koyma durumunun devamına yol açtığı belirtiliyor. Bu durum ise Bank Asya’ya ‘siyasi’ sebeplerle el konulduğu iddialarını doğrular nitelikte. Bugün ise neredeyse diğer bütün evraklar teslim edildi. Artık işgalin sona ermesi ve TMSF’nin bankayı terk etmesi gerekiyor.
Reuters, Erdoğan’ın ‘Bank Asya’nın anahtarlarını masamda istiyorum’ sözüne yer verdi
17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları sonrasında dönemin Başbakan’ı Tayyip Erdoğan’ın hedef gösterdiği yerlerden biri de Bank Asya’ydı. Bank Asya’ya yönelik sürdürülen karalama kampanyasının arka planını Reuters Haber Ajansı, 7 Ekim 2014’te dünyaya duyurmuştu. Habere göre Erdoğan, Bank Asya’nın akıbetini yakından takip ediyordu. Erdoğan bir seyahate giderken, “Dönünce Bank Asya’nın anahtarlarını masamda görmek istiyorum.” ifadelerini kullandı. Fakat Erdoğan döndüğünde, Bank Asya’nın Merkez Bankası’ndaki karşılıklarının serbest bırakılıp zor durumda kalmadığını gördüğünde çok sinirlendi. Bugünlerde de faizi indirmiyor diye baskı yaptığı Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’ya yüklendi. Bankacılık Kanunu’na göre herhangi bir bankanın itibarını, şöhretini zedelemek, bu yönde iddia ve yorumlarda bulunmak suç olmasına rağmen Erdoğan kanunları hiçe sayarak Bank Asya hakkında, “Bir bankanın batırılması için çalışılmıyor. O banka batmış zaten.” dedi. Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’na göre bu sözleri normal bir vatandaş söyleseydi ellerine kelepçe vurulurdu.
Millet, bankasına sahip çıktı
3 Şubat gecesi, vatandaşın vergisiyle iş yürüten devlet televizyonu TRT ‘Bank Asya’ya el konuldu’ diyerek algı operasyonundaki rolünü oynuyordu. Amaç ise Bank Asya müşterilerini korkutmak ve paralarını bankadan çekmelerini sağlamaktı. Fakat bankaya A haberleri'>TOMA ve çevik kuvvetle baskın düzenleyen TMSF ekiplerine inat, o gece binlerce müşteri bankalarının Ümraniye’deki genel merkezine koştu. Ve yapılan kirli oyun tutmadı. Ertesi gün sabah saatlerinden itibaren Türkiye’nin her köşesindeki Bank Asya şubelerine akın eden müşteriler, sadece çalışanlara manevi destek olmakla kalmıyor, ellerindeki tüm varlıklarını da bankaya yatırıyordu. Ellerde taşınan, ‘Millet bankasına sahip çıkıyor’ dövizleri ise Bank Asya üzerindeki korku operasyonunun başarısız olduğunun ispatıydı.
Bahane kalmayınca sipariş rapora sarıldılar
Bank Asya’daki yönetim gasbına gerekçe gösterilen ortakların eksik evraklarının tamamlanmasının ardından, BDDK yeni hukuksuzluklarla işgali uzatmaya çalışıyor. Twitter fenomeni Fuat Avni’nin paylaşımlarına göre; BDDK Başkan Vekili Mutalip Ünal, Bank Asya’daki hukuksuzluğa son vermesi halinde havuz medyası tarafından linç edilmek ile hukuksuzluğa devam etmesi halinde banka ortaklarınca uluslararası mahkemelere şikayet edilmek ikilemini yaşıyor. Bunun üzerine Ünal, sorumluluğu BDDK üzerinden atmak için yetki alanında olmamasına rağmen MASAK’a ‘Bank Asya ortaklarının mali durumlarının analiz edilmesi hakkında’ sipariş rapor hazırlattı.
28 Şubat sürecinde de insanları ‘örtülü, namaz kılıyor’ diye fişleyen Ünal için sipariş rapor hazırlamak yeni bir şey değil. İddialara göre Ünal, yapılan hukuksuzlukların sorumluluğunu kendi üstünden atmak için belgelerin 2006’da istenmesi gerektiğini söyleyerek, eski BDDK Başkanı Tevfik Bilgin başta olmak üzere eski ve yeni kurul üyelerini ‘görevi ihmal suçundan’ köşeye sıkıştırmayı amaçlıyor.
‘Dert çekeriz, para çekmeyiz’
Bank Asya üzerinden yapılmaya çalışılan ‘korkutma operasyonu’na en büyük tepki, bankanın müşterilerinden geldi. 7’den 70’e toplumun her kesiminden vatandaş, ellerinde pankartlarla Türkiye’nin dört bir yanındaki Bank Asya şubelerine desteğe gitti. Açılan pankartlar ise durumu özetliyordu: ‘Haramlar yetmedi, helallere mi göz diktiniz?’, ‘Para çekmeye değil, selfie çekmeye geldik’, ‘Batırın dedi, yatırın anladık’, ‘Helal para dokunur size’, ‘Bank Asya milletindir’, ‘Ceplerimizi sıfırlamaya geldik’
Müşterileri korkutup bankadan paralarını çektireceklerini zannedenler karşılarında evini, arabasını, düğün takılarını hatta kumbarasındaki parasını bankaya yatırmak için gelenleri buldu. Cevşen ve dualar okuyarak para yatırmayı bekleyen müşteriler, fişleme amacıyla kendilerini kameraya çeken polislere el sallayarak karşılık verdi.
Bank Asya işgali, bankacılık sisteminde siyasi riskleri artırdı
Bank Asya’ya yapılan hukuksuz müdahaleler dünyanın da gündemine girdi. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s (S&P), düzenleyici kurumlar (BDDK) ve Türk bankacılık sistemini analiz ettiği raporunda Bank Asya konusunda da görüşlerini bildirdi. Raporda, Bank Asya kararlarının Türk bankacılık sistemi için siyasî riskin arttığı anlamına geldiğinin altı çizildi. Ayrıca raporda, Bank Asya’nın 2014’te yaşadığı zorluklar ve sonrasında 3 Şubat’ta alınan BDDK kararının, “politik risklerin ya da onların piyasalar tarafından algılanma şeklinin finansal sisteme nasıl sıçrayabileceğini gösterdiği” saptamasına yer verildi.
Bankacılık sektöründeki keyfi ve hukuksuz uygulamalar, Türkiye’de bankacılık sektöründe yatırım yapan yabancı firmaları bir bir kaçırıyor. Bank Asya işgali ve ardından İş Bankası’na da el konulacağı iddiaları yüzünden Amerikan bankası Citibank, Akbank’taki yüzde 9,9’luk hissesini satarak Türkiye’deki bireysel bankacılık pazarını terk etti. İngiltere merkezli HSBC bankası da Türkiye’deki faaliyetini bitirip, hisselerini satmayı düşünüyor.
İŞGALE TEPKİ YAĞDI
Belgeleri vermediler diye el koymak mantıksız ve tutarsız
Bank Asya’nın kurucuları 15 seneden beri kurucu olma niteliklerini taşıyorlardı da şimdi mi kaybettiler? Bu olay tam anlamıyla hukuk olayıdır. Eğer bu olayı kanıtlayamazlarsa kurucu ortakların daha önce var olan niteliklerini kaybettiklerine ilişkin çok somut verilerle bir karar ortaya koyamazlarsa bankacılık açısından gerçekten zor durumla karşılaşırlar.
Yüzeysel gerekçelerle bankanın itibarının yerle bir edilmesi doğru değil
BDDK’nın SPK’ya danışıp karar vermesi gerekirdi. Siyasilerin Bank Asya’yla ilgili olumsuz ifadelerine BDDK ve SPK aylarca sessiz kaldı. Bankacılıkla ilgili en ufak dedikodunun çıkması bankacılık sektöründe bulaşıcı etkisi olur, panik oluşturur.
BANK ASYA’YA YAPILANLAR SARAY OPERASYONUDUR
Çünkü bir ay öncesinden Saray’dan Bank Asya hedef gösterildi. Bunu sıradan bir vatandaş yapsa Bankacılık Kanunu’nda ağır suçtur, cezası var. Çünkü bir bankanın batması öyle bir zincirleme reaksiyon başlatır ki, sonunu alamazsınız.
TÜRKİYE BÜYÜK TAZMİNATLAR ÖDEYECEK
Bir gruba mensup olan kişilerin malvarlıkları uluslararası hukuka aykırı şekilde ele geçirilmektedir. Artık asla yabancı yatırımcı gelmez ve var olanlar kaçar. Birilerinin siyasi hırsı yüzünden Türkiye büyük tazminatlar ödemek zorunda kalacak.
HUKUKUN CANINA OKUDULAR, SIRA EKONOMİYE GELDİ
‘Banka yönetiminin organizasyon şemasını vermediler’ gibi bir gerekçeyle bankaya el konulan ülkeye Yeni Türkiye denir. Hukukun canına okudular, yediler bitirdiler, sıra ekonomiye geldi.
Ancak dikta rejimlerinde görülebilecek bir durum
Siz bir bankayı batırmak istiyorsanız, devlet mekanizmasında sıkıntılar var demektir. Ekonomideki dengeler bozulur. Kredi alarak yatırım yapanlar, daha fazla faiz ödemek zorunda kalır. İnsanların cebinden çıkacak masraf daha da artar.
Türkiye için çok tehlikeli bir gidiş
Bu karar ve uygulama, ülkemizde hukuksuzluğun ve acımasızlığın sadece sokakta gösteri yapan gençlere ya da medyada iktidarı eleştiren kalem ve fikir sahiplerine ya da çeşitli muhalif konumdaki yurttaşlara değil, ekonominin en tepe noktalarına kadar uzanabileceğini ortaya çıkardı.