Uğur Gürses / ugurgurses.net
Hükümetin yeni ekonomi programı: “MEP”
Merkez Bankası başkanı Murat Çetinkaya 6 Temmuz Cumartesi günü görevden alındı. Aradan geçen 5 günde ekonomiden sorumlu Bakan Berat Albayrak’ın sesi çıkmadı.
Başkan yardımcısı olabilmesi için 2012’de yasa değişikliği yapılarak önü açılan Çetinkaya, 2016’da da başkan olarak atanmıştı. Çetinkaya’nın bir gecede azledilmesi, yeni “maceracı yolun” önündeki engeli kaldırmak için olmalı.
Çetinkaya’yı görevden alan Cumhurbaşkanı Erdoğan. Damadı Albayrak’a da danışmış. Acaba Albayrak mı talep etmiştir görevden almayı? Mevcut krizin siyasi sorumluluğunun üstüne “şal örtmek” için, “günah keçisi” olarak öne sürerek? Henüz ortaya çıkıp konuşmadığı için bunu bilmiyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, görevden aldıktan sonra Çetinkaya için son 2 günde epey memnuniyetsiz sözler sarf etti. Görevden almayla ilgili en açık sözü şuydu: “Böylelikle faiz denilen bu her türlü kötülüğün anası olan bu konuda verilen talimatlara uymayan arkadaşımızın değişmesi konusunda böyle bir adım attık.”
Erdoğan bu sözlerden bir gün önce de Saraybosna ziyareti sonrası yolda gazetecilere “Şimdi burada da yapı içerisinde Sayın Başkanın kendine has birçok tasarrufu olmuştur ve bu tasarruflar neticesinde de maalesef ağır bedeller ödendi. Bu artık bir yere kadar katlanılabilirdi, çekilmez oldu ve ondan sonra da bunu başta Hazine ve Maliye Bakanım olmak üzere arkadaşlarımızla değerlendirmemizi yaptık ve bu değerlendirmeyi yaptıktan sonra da burada bir değişikliğe gitmenin faydalı olacağına inandık” diyordu.
Öğreniyoruz ki Albayrak’a da danışmış.
Peki Albayrak, Çetinkaya için ne diyordu yakın zamana kadar?
Merkez Bankası Eylül 2018’de faizleri rekor ölçekte 6.25 puan yükseltince, Bakan Albayrak enflasyonla mücadele konusunda yapılması gereken her şeyin yapılmaya başlandığını vurgulayıp “Eylül ayında TCMB’den enflasyonla mücadele için güçlü bir adım geldi ve bu adımla bağımsızlık tartışmaları da kapandı” demişti.
Bağımsızlık perdesi kapandı
Şimdi anlaşılıyor ki; Merkez Bankası başkanı görevden alınarak sadece ambalajı kalan bağımsızlık dönemi kapanmış oluyor.
O tarihte Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yüklü faiz artışı için “Hadi buyurun bağımsızlık. Bağımsızlığın neticesini göreceğiz. Şu an şahsen benim sabır safhamdır. Ve o sabır bir yere kadar” demişti. 9 ay süren sabır da buraya kadarmış.
Biraz daha yakına gelelim; Bakan Albayrak Ocak 2019’da Davos’ta “Herkes kendi işini yapıyor. Merkez Bankası işini bağımsız olarak son birkaç aydır çok iyi yapıyor. Bundan sonra da işlerini analitik bir şekilde verileri inceleyerek yapmaya devam edecek” demişti. Albayrak, “Mali ve para politika uyumu son yılların en iyi seviyesinde. Odaklandığımız konu kaliteli büyüme” diyordu.
Şimdi soru şu; ocak sonunda her şey çok iyi iken ne olmuştu da “ağır bedel ödenen” hale gelinmişti? Bunun da suçlusu Merkez Bankası başkanı oluştu? Seçim sonuçları mı?
İşin doğrusu; görevden alınan Merkez Bankası Başkanı Çetinkaya hükümetle gayet uyumlu biçimde çalıştı. Eylülde faiz artışı yapılmasaydı kur yıkımı çok daha büyük olabilecekti. Kamu bankalarına Merkez Bankası’nın arka kapısından döviz sağlanarak bu bankalarca dövize örtülü müdahale edilmesine rıza göstermesi bile tek başına “uyumun şahikası” sayılır.
Enflasyon hedefinin 15 puan üzerinde, yani 4 katı sonuçla çıkan bir merkez bankası başkanı çok doğaldır ki başarısızdır. Bu sonucu getiren de hükümetle uyumlu çalışmasıdır. Kararlı bir merkez bankası başkanı daha güçlü bir sıkılaştırma ile hedefe daha yakın olabilirdi.
Çetinkaya’nın görevden azli, ekonomik krizin ve krizin kötü yönetiminin siyasi faturasını, siyasi olmayan bir teknokrata keserek “günah keçisi” haline getirerek siyasi sorumluluktan kaçış demek.
Kur yükseliyorsa “dış güçler”, faiz yükseliyorsa “talimatlara uymayan başına buyruk Merkez Bankası başkanı” denilerek, krizin ve kötü yönetimin sorumluluğunun siyasi alandan dışsallaştırma çabasıdır yapılmaya çalışılan.
“Ağır bedelden” kasıt da siyaseten sandıkta ortaya çıkan metropol belediye kayıpları olmalıdır.
Şimdi Merkez Bankası bağımsızlığı vitrinden kaldırılarak şeklen de sona erdirildiğine göre; yeni ekonomi politikasının adı artık “MEP”tir; yani Maceracı Ekonomi Programı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu dönemin de haritasını şöyle açıkladı; “bundan sonra Merkez Bankası ekonomi programımıza çok daha güçlü destek verecektir.”
Bunun sadece “faiz indirin talimatı” olmadığı, Merkez Bankası kaynaklarıyla parasal genişlemeye dayanan mekanizmaların kurulması ya da çalıştırılması demek olduğu çok açık. Bunun sonuçlarının da yeni bir enflasyon-devalüasyon sarmalı, tam gaz hızlanan dolarizasyon olacağına hiç şüphe yok.
Başkan yardımcısı harikalar diyarında
10 Temmuz günü saat 23 sularında Meclis Bütçe Komisyonu’nda “torba yasa” teklifi çerçevesinde, Merkez Bankası yasasında değişiklik yapılarak hem zorunlu karşılıklara değişiklik getiren hem de ihtiyat akçesine değişiklik getiren maddeler üzerinde görüşmeler yapılırken, başkan yardımcısı Emrah Şener de soruları yanıtlıyordu.
Komisyon üyesi Diyarbakır milletvekili Garo Paylan Şener’e soruyor:
“Bakın, Sayın Cumhurbas¸kanı “Merkez Bankası Bas¸kanı -yani Para Politikası Kurulundaki arkadas¸ınız, Bas¸kanınız- talimatlara uymadıgˆı ic¸in go¨revden alındı.” dedi, Sayın Merkez Bankası Bas¸kan Yardımcım. S¸imdi ben de ac¸ık ac¸ık bir soru soruyorum ya, bu bagˆımsızlık olacak mı, olmayacak mı diye bir soru soruyorum. Bu talimatlardan haberdar mısınız?”
…
Talimatlardan haberdarsanız Sayın Bas¸kan Vekilim, bu, Merkez Bankasının bagˆımsızlıgˆıyla bagˆdas¸ıyor mu? Sayın Cumhurbas¸kanı talimat go¨nderdigˆini so¨ylu¨yor ve “Yeni do¨nemde de faizin du¨s¸ecegˆini go¨receksiniz.” diyor. Talimatla, emirle faiz du¨s¸er mi diye size net bir soru soruyorum.
Şener yanıtlıyor:
“Sayın Milletvekilim, ben iki buc¸uk senedir go¨revdeyim. Benim s¸u ana kadar karar alma mekanizmamda dıs¸arıdan –bunu bu¨tu¨n samimiyetimle so¨ylu¨yorum herhangi bir baskıyla ya da s¸eyle kars¸ılas¸madım. S¸u anda bana gelen not arkadas¸lardan, yazılı cevap verebiliriz s¸eklinde. Siz samimi bir soru sordunuz, ben de samimi bir s¸ekilde…
GARO PAYLAN – Cumhurbas¸kanının beyanı var c¸u¨nku¨.
Şener- Ben henu¨z onları okuyamadım ama. I·ki buc¸uk sene ic¸erisinde s¸u ana kadar bir defa bile herhangi bir s¸ekilde hic¸bir baskıyla kars¸ılas¸madım, go¨revimi c¸ok rahat bir s¸ekilde yerine getiriyorum. Benim aldıgˆım aile terbiyem geregˆi, bas¸ta anneme, aileme, bu u¨lkenin gu¨zel insanlarına sorumlulugˆum, yarın go¨revden alınacagˆımı bilsem bile geceli gu¨ndu¨zlu¨ c¸alıs¸maya devam ederim. Ama samimiyetle size s¸unu so¨yleyeyim: I·ki buc¸uk sene ic¸erisinde hic¸bir s¸ekilde ne talimatla ne herhangi bir baskıyla kars¸ılas¸tım mekanizmada.”
Cumhurbaşkanı hem Saraybosna dönüşü yolda konuşmuş, gazetelerde boy boy; hem de ertesi gün yani Meclis’te bu soru sorulduğu günün ortasında konuşmuş aynı konuda. Akşam 23 sularında Paylan’ın sorduğu bu sorunun yanıtı :”Ben henüz onları okuyamadım ama”.
Başkan yardımcısı Şener’in çok parlak bir özgeçmişi var. Türev ürünler üzerine de çalışmış. Analitik bir zihne sahip olduğu da çok belli. Peki ülkenin Cumhurbaşkanı çalışma arkadaşınızı görevden alıyor, bağımsızlığınız çöpe gidiyor, sizin de oy ortağı olduğunuz kararları son 24 saatte yerden yere vuruyor; ama sizin bundan haberiniz yok? Ayrıca da “baskı görmediğini” de söylüyor. Bunun için Cumhurbaşkanı’nın doğrudan Şener’e telefon mu açması gerekiyordu?
Twitter’da bir izleyicim, şu yorumu yapmış: “Baskı görmek için itiraz etmiş olmak gerekir”.
Merkez Bankası’nda para politikasına “karar veren” Para Politikası Kurulu üyeleri bir taraftan kendi özgeçmişlerine bu dönemin kötü referansını nakşederken, diğer taraftan da bir tek şu işi rahatça yapacaklar; hedefi tutmayan enflasyon gerçekleşmesi sonrasında yasa gereği hükümete mektup yazarken, tek satırda “Verdiğiniz faiz talimatı nedeniyle enflasyonu tutturamadık, arz ederiz” yazmaları yeterli olacak.