17 Aralık yolsuzluk operasyonlarının ardından Türkiye'de Anayasal darbe olduğunu belirten Özdağ, "Anayasa askıya alındı. O günden bugüne hâlâ Türkiye’de Anayasal düzen tesis edilmiş değil" dedi. İşte Özdağ'ın Bugün Gazetesi'nden yer alan röportajı...
MHP’den Gaziantep birinci sıra adaylığınız sürpriz oldu mu?
Ya İstanbul birinci bölge ya da Gaziantep olmasını bekliyordum. Bu iki ilden başvurmuştum, keza liste başı olmam da sürpriz olmadı.
Devlet Bey’in kongrelerde kendisine karşı genel başkan adayı olanlara milletvekili aday listelerinde birinci sıralarda yer vermesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
ÖZGÜVENİN GÖSTERGESİ
Bu, Türk siyasetinde bir tek MHP’de görebileceğiniz bir husus. MHP, genellikle lider merkezli ve otoriter bir parti olarak algılanır. Siyasal uygulamalarında, bütün siyasi partilerde olduğu gibi genel merkezin kararlarının uygulanması gerçeği vardır ancak daha önce genel başkanlığa aday olmuş isimleri Sayın Genel Başkan’ın birinci sıraya koyması hem bir demokratik tavrı hem de özgüveni gösterir.
MHP, bu seçimlere giderken hangi önerilerde bulunacak?
Bu programda iki hususun çok ön plana çıkacağını düşünüyorum. Birisi terörle mücadele ile Türkiye’nin birliğinin ve bütünlüğünün tekrar sağlanması, yıpranan milli aidiyet duygusunun tekrar tesisi için yapılması gerekenler. İkincisi ise iflas eden AKP’nin ekonomik programı yerine MHP’nin Türkiye’ye önerdikleri.
YETKİN KADROLAR
MHP listesinde Ekmeleddin İhsanoğlu, Durmuş Yılmaz ve Erhan Usta öne çıkan üç isim oldu.
MHP listelerine bakıldığında, milletin önüne konulması hedeflenen programın kadro yapısı görülüyor. Ortadoğu’da “düşmanımın düşmanı dostumdur” denirdi. AKP döneminde, ilk defa “düşmanımın düşmanı da düşmanımdır” diye bir dönüşüm gerçekleşti. Hem Suriye ile hem İsrail ile hem Mısır ile düşman. Ortadoğu’da kendilerine dost edindikleri, Barzani ve cihatçı selefiler. Böyle bir noktada, MHP İstanbul 2. Bölge 1. sıra milletvekili adayı İhsanoğlu, Ortadoğu’da bütün ülkelerin liderleriyle çok rahat görüşebilecek durumda. Paranın eski patronu da Kalkınma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı da MHP’de. Bu listeyi uzatabiliriz. MHP sadece bir programla değil, bu programı uygulayacak yetkin kadrolarla seçime giriyor.
HUKUKUN ÇİVİSİ ÇIKTI
Türkiye’de yeni bir devlet anlayışı mı inşa ediliyor?
En vahim olan husus Türkiye’de hükümette ve bürokraside, selefizmin zemin kazanması. Türkiye’de yarı hegemonik tek parti hegemonyası dediğim bir hegemonya var. Yani, eskiden Varşova Paktı ülkelerinde iktidarda komünist partiler vardı ama onların bünyesinde Hıristiyan Demokrat, Sosyal Demokrat partiler de vardı. Bu partiler seçimlere de girerlerdi fakat seçilme şansları yoktu, onlara birkaç milletvekili verilirdi. 2003’ten bu yana Türkiye’de geliştirilmeye çalışılan yapı bununla benzerlik gösteriyor. Muhalefetin iktidar olmasını engelleyecek şartlar hazırlanarak, seçimler iktidarın manuple edeceği alanlara dönüştürülüyor.
Muhalefet, bir siyasi partiye değil devlete karşı seçime giriyor. İkinci husus, 17 Aralık’ta Türkiye’de bir Anayasal darbe oldu. 82 Anayasası askıya alınmıştır, hükümet 138. maddeyi, yargı bağımsızlığını, “uygulamıyorum” demiştir, o günden bugüne hâlâ Türkiye’de anayasal düzen tesis edilmiş değil. Anayasa hukuku açısından çivisi çıkmış bir devletle karşı karşıyayız. Politik açıdan ise PKK karşısında ayağa düşürülmüş bir devlet mekanizması ile yaşıyoruz.
ENFORMASYON SAVAŞI
Algı yönetimi üzerine 2 kitap yazdınız, nedir bu algı yönetimi?
Algı yönetimi, insanların gerçeği değil bir kişi, grup, devlet tarafından “tasarlanan gerçeği” algılamalarını sağlayan teknikler bütünüdür. Bu çerçevede, propaganda, psikolojik savaş, algı yönetiminin önemli araçlarıdır. Keza, örtülü operasyonların bir bölümü algı yönetimi gerçekleştirmek amacıyla yapılır. Bütün bunları “enformasyon savaşı” kavramı altında da topluyoruz. AKP’nin bu konuda Amerikalılar’ın iyi öğrencisi olduğu anlaşılıyor. Mekanizmaları ne kadar güçlü, kullandıkları teknikler ne kadar etkili olursa olsun Türkiye gibi açık toplumlarda bu tür tekniklerin etki alanı, toplumun yüzde 40 civarında bir grubuyla sınırlı olmanın ötesine geçemiyor. Bu yüzde 40’ın tamamının da algı yönetimi tekniklerine kurban gittiğini düşünmemek lazım.
TERÖRÜ AŞMAK İÇİN SEÇTİKLERİ YOL YANLIŞ
AKP'nin çözüm sürecinde izlediği yol, Türkiye’yi bölünmenin alt yapısını hazırlayacak bir zemine götürdü.
MHP çözüm sürecinin bir bölünme projesi olduğunu söylüyor, önerisi ne?
Kürt kökenli vatandaşlarımızın sorunları olduğu düşünülüyorsa, bu sorunlar devlet olarak hiç kimse ile pazarlık, müzakere etmeden çözülür. Devlet olmanın gereği budur. Bir terör örgütü ile müzakereye oturur ve bu müzakere çerçevesinde devletin siyasal sistemini yeniden oluşturmayı hedefleyen bir sürecin içerisine girilirse -ki Türkiye’de olan budur- yapılan şey ne kadar iyi niyetli olsa da sonunda bölünmenin şartlarını ve zeminini hazırlayan bir ortama kayılır. “AKP hükümetlerinin üyeleri de ben Türkiye’yi ne kadar seviyorsam onlar da o kadar seviyor” diye düşünüyorum ancak terörü aşmak için seçmiş oldukları yol yanlış. Bu yol, Türkiye’yi bölünmenin altyapısını hazırlayacak bir zemine götürdü.
Şu anda bölünmenin altyapısı hazır mı?
O noktaya geliyoruz. Tabii ki Irak gibi 10 sene ABD işgalinde kalan, 1990’dan 2003’e kadar dünyadan izole edilen, kuzeyine bir otonom bölge yerleştirilen bir ülke bile hâlâ dünya siyasi haritası üzerindeki varlığını, birleşik bir devletmiş gibi sürdürüyor.
Devletler bir günde bölünmüyor. Ortadoğu’da büyük Kürdistan kurma projesine Batı yüz yıldan beri yatırım yapıyor. Projenin öne çıktığı zamanlar da rafa kaldırıldığı zamanlar da var.
Önce Kuzey Irak sonra Suriye’nin kuzeyi bir anlamda devletsizleştirildi. Güneydoğu Anadolu’da PKK etkinleşti. Bunlar şartların oluşması anlamı taşımıyorsa ne anlamı taşıyor? Bu gidiş iyi bir gidiş değil. AKP Hükümetleri, tarihte kendilerine onurlu bir yer bulmakta çok zorlanacak.
SAHTE BİR GERİLİM YAŞANIYOR
Çözüm süreci bu aşamada askıya mı alındı?
Erdoğan ve Davutoğlu seçimlerden dolayı PKK ile sahte bir gerilim yaşıyor. Bu gerilim seçimden hemen sonra istedikleri oy çoğunluğuna ulaşırlarsa tekrar AKP-HDP ortaklığına dönecek, yine müzakere ortağı olacaklar ve Anayasa’yı yazmaya devam edecekler.
AK Parti’nin MHP’ye giden milliyetçi oyları kendisine döndürmeye çalıştığı iddia ediliyor.
Seçmen bir daha bu tuzağa düşmeyeceğe benziyor. Anketler AKP’deki gerileyişi çok belirgin bir şekilde gösteriyor. Bu tür sahte çatışmalar, gerilimler, seçmeni “Hükümet vatansever tutum içinde PKK ile mücadele etmeye tekrar başladı” noktasına getirmeyecektir.
ARALARINA MESAFE KOYDULAR
Sizce AK Parti’deki milliyetçi oylar neden MHP’ye geri dönüyor?
MHP’nin yıllardan bu yana ısrarlı, tutarlı bir şekilde “çözülme süreci” olarak nitelendirdiği PKK ile pazarlık ve müzakere sürecine, başlangıçta vatandaşın bir kısmı “Acaba çözülür mü” diye düşünüp olumlu yaklaşmıştı. Şimdi olumlu yaklaşan vatandaşlarımız, bu çözülmenin terörü değil Türkiye’yi çözdüğünü gördüler ve süreçle aralarına mesafe koydular.