Yalçın, MHP ve liderinin hiçbir dönemde anayasal çerçevede kurulmuş ve Anayasa'nın ilgili maddeleri kapsamında faaliyet yürüten siyasi partilerin kapatılmasını savunmadığını ve böyle bir talepte bulunmadığını ifade etti.
Terörle mücadele ve parti kapatma meselesi hakkında yazılı açıklama yapan Semih Yalçın, yaşanan son olaylara işaret ederek, "PKK terör örgütünün mazbatalı ve kravatlı siyasi uzantıları da ağızlarından salyalar akıtarak başta partimiz olmak üzere demokrasimize saldırmaya devam etmektedirler. Sayın Genel Başkanımız, terörle topyekûn mücadele kapsamında terör örgütünün siyasi uzantısı olarak faaliyet gösteren partilerin yönetici, milletvekili ve üyelerinin faaliyetlerinin sorgulanması kapsamında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nı göreve davet etmiştir." ifadesini kullandı.
MHP'li Yalçın, bu davette parti isminin geçmediğine dikkat çekerek, "Ölçü 'teröristlere övgüler düzen, şehitlerimizin kanına giren çürümüşleri kınamaktan dahi imtina eden ve terörle arasına mesafe koyamayan Kandil siyasetçileri' olarak konmuştur. Ne yazık ki bazı basın mensupları tarafından bu çağrı salt 'parti kapatma' çağrısı gibi yorumlanmış; partimiz suçlanmaya başlanmıştır. Hâlbuki MHP ve O'nun lideri hiçbir dönemde anayasal çerçevede kurulmuş ve anayasamızın ilgili maddeleri kapsamında faaliyet yürüten siyasi partilerin kapatılmasını savunmamış ve böyle bir talepte bulunmamıştır. MHP, başlangıçtan itibaren terör ve şiddet dışındaki hallerde parti kapatmak yerine bireysel sorumluluk getirilmesini savunmuştur." hatırlatmasında bulundu.
Yalçın, 15 Mart 2008 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın 'laikliğe aykırı fiillerin odağı olduğu' gerekçesiyle AK Parti hakkında açtığı kapatma davası gündeme geldiğinde kamuoyuna açıklanan MHP'nin basın bildirisinde çok partili siyasi hayat tecrübeleri dikkate alınarak siyasi partilerin kapatılmasının demokrasiye verdiği zararları güçlü bir şekilde ifade ettiklerini vurguladı. Yalçın, bu temel düşünceden hareketle MHP'nin, konunun kamuoyunda şu iki önemli husus açısından tartışılması gerektiğini bildirdi:
"1. Anayasa'nın 68. ve 69. maddelerinin gözden geçirilerek, siyasi partilerin 68. maddenin 4. fıkrasına aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılması yerine, bu fiilleri işleyen parti üyeleri, yöneticileri ve milletvekillerinin bireysel olarak sorumlu tutulmasını ve bunlar hakkında cezai soruşturma ve yaptırım uygulanmasını öngören yeni bir düzenleme yapılması üzerinde durulabilecektir.
2. Terörle organik bağı ve eylem birliği olan ve terörü bölücü amaçlar için bir vasıta olarak gören siyasi partilerin durumu ayrı bir değerlendirme konusu olabilecektir."
Semih Yalçın, MHP'nin bu tavrının, konunun tartışıldığı o günlerdeki grup toplantılarında (18 ve 25 Mart 2008) Genel Başkan Devlet Bahçeli tarafından ayrıntılı bir şekilde izah edildiğini kaydederek, "Siyasi partileri, siyaseten tasfiye edecek olan yegâne güç Türk milletidir. Bu hesabın görüleceği yer de seçim sandığıdır.' diyen MHP bugün de aynı noktada durmaktadır." dedi.
O günkü tartışmalar içinde MHP'nin bu açık ve net tavrının diğer partiler tarafından hemen sulandırıldığını, mesela 'parti kapatılmaması' ilkesinin kapsamına terörü ve şiddeti meşru bir araç olarak gören siyasi partilerin de dâhil edildiğini savunan Semih yalçın, şunları ifade etti: "Güya kurumsal olarak parti kapatmayı zorlaştırmak için yöneticilerin ve milletvekillerinin bireysel sorumlulukları bakımından peşinen kesinleşmiş mahkeme kararı aranması gibi garip yaklaşımlar gündeme getirilmiştir. Bu kapsamda bireysel sorumluluğun bir gereği olarak milletvekilliği dokunulmazlığının yeni bir düzenlemeye kavuşturulmaması da baştan bu konudaki yaptırım sistemini işlevsiz hale getirecek bir sonucu hazırlamıştır." CİHAN