Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Çankırı Belediyesi arasında yaşanan su tartışması giderek büyüyor. Belediye Başkanı İrfan Dinç'in 'bidon kafalılar' eleştirisiyle başlayan ve MHP'nin 'Çankırı suyu zehirli' iddiasıyla alevlenen tartışmalara Belediye Başkan Vekili Av. Abdulkadir Çelik de katıldı.
Çelik'in, 'Çankırı Belediyesi halkına zehirli su içirmemektedir. AK Partili Belediye Başkanımız Sayın İrfan Dinç'in projesi olan ve Güldürcek Barajı'ndan yaklaşık 80 km.'den getirilen içme suyu Çankırı tarihinin belki de en önemli projelerinden biridir. Bu suyun en modern arıtma tesislerinden arıtılarak sadece Çankırı'ya değil o güzergahtaki 3 ilçe ve köy olan beldeler de dahil 100 bin kişiye hayat verdiğini unutmamak gerekir... Sayın Çetin Kapdan suyumuzun zehirli olduğunu söylüyor. Bunu neye dayandırıyor, hangi labaratuvar sonuçlarına göre söylüyor. Devletin resmi kurumları düzenli olarak şehrin muhtelif bölgelerinden aldıkları su örneklerini analiz ediyor. Belediyenin internet sitesinde bu veriler zaman zaman yayınlanıyor. İstenildiğinde devletin resmi kurumlarından bu verilere ulaşılabilir." şeklindeki ifadelerine Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanı Çetin Kapdan belge ile cevap verdi.
Kapdan yaptığı yazılı açıklamada Çankırı'da kullanılan içme suyunun zehirli olduğunu yinelerken, yetkili savcıları göreve davet etti. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığının Çankırı suyuyla ilgili raporunu işaret eden Kapdan şunları kaydetti: "Elimde bir belge var. Çankırı Belediyesinde de olduğunu ve Abdülkadir Çelik'in de gördüğünü sandığım bu belge Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığı tarafından Çankırı Valiliğine gönderilmiş. Elektronik imzalı bu belgede 'Çankırı içme-kullanma suyu kalitesi izleme çalışmaları kapsamında 2014 yılında alınan su numunelerinde Merkez, .................. ilçelerinde içme-kullanma sularında arsenik, enterokok, escherichia coli ve koliform bakteri parametreleri yönünden İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik hükümlerinde belirtilen sınır değerlere göre uygunsuzluk bulunduğu, serbest klor düzeylerinin ise yetersiz olduğu tespit edilmiştir. İlgili belediye başkanlıkları uygunsuzluk bulunan içme-kullanma sularının yönetmelik hükümlerine uygun hale getirilmesi yönünde defalarca uyarılmasına rağmen herhangi bir iyileştirmenin yapılmadığı müşahade edilmektedir' deniliyor. Aynı belgede 2014/25 sayılı genelge ile yapılan uyarılara rağmen gerekli tedbirlerin alınmaması durumunda ilgililer (Bu tabire elbette ki Çankırı Belediyesi de dahil) hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulabileceği ve suda tespit edilen uygunsuzluk durumlarının kamuoyu ile paylaşılabileceği de açıklanıyor.
Sayın Abdülkadir Çelik'in katıldığım tek görüşüne dayanarak ben de yetkili Cumhuriyet Savcılarımızı göreve davet ediyor ve cevaplamadıkları sorumu ısrarla tekrarlıyorum: Çankırı halkına, kadınına erkeğine, çoluğuna çocuğuna, yaşlısına gencine zehirli su içirdiniz mi, içirmediniz mi? 'Güldürcek'ten memba kalitesinde su getirdik' diyerek bu suyu içmeye insanlarımızı teşvik ettiniz mi, etmediniz mi? Utanmadan, sıkılmadan, yüzünüz kızarmadan işgal ettiğiniz koltuklarda oturmaya devam edecek misiniz, etmeyecek misiniz?" CİHAN