Dünyanın sayılı
meyve üreticilerinden olan
Türkiye'de fındık dahil yılda ortalama 15-20 milyon ton meyve üretiliyor. Üretim değeri cari fiyatlarla 17 milyar YTL olarak hesaplanan meyvede
üretimin yüzde 10'u
sigortalansa bile 1,7 milyar YTL'lik risk ortaya çıkıyor. Riskin büyüklüğü nedeniyle, don yüzünden ortaya çıkacak
hasarın yüzde 50'si, sigorta kapsamında ödenecek. Bu durumda bile
çiftçiye yapılacak ödeme, 250 milyon YTL'nin üzerine çıkabilecek.
Tarım Sigortaları Havuzu Yönetim Kurulu Üyesi ve Tarım Sigortaları Havuz
İşletmesi A.Ş (
TARSİM) Genel Müdürü Atıf Bülent Bora, A.A muhabirine yaptığı açıklamada, meyve bahçelerinin, hiç bir
bölge ve meyve cinsi kısıtlaması olmadan, bu yıl itibariyle dona karşı devlet
destekli tarım sigortası kapsamına alındığını bildirdi.
İlgili mevzuatın 5 Ocak tarihli Resmi Gazete'de yayımlandığını hatırlatan Bora,
teknik uygulama şartlarının
Hazine Müsteşarlığı tarafından bugünlerde onaylanmasını beklediklerini ve uygulamaya ondan sonra hemen başlayacaklarını söyledi.
Türkiye'de don riskinin büyüklüğü konusunda sağlıklı veri bulunmadığını, Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı bünyesindeki verilerin de çok sağlıklı olmadığını kaydeden Bora, ''devlet destekli tarım sigortası
sistemini riske atmamak, sistemin yaşamasını sağlamak'' amacıyla, bu yıl, sigorta kapsamındaki zararların yüzde 50'sinin ödenmesine karar verildiğini açıkladı.
Önceki yıllarda sigorta şirketlerinin, sadece
Manisa ve çevresinde
üzüm bağlarını dona karşı sigorta ettiğini, ancak riskin büyüklüğü nedeniyle poliçe kotası uyguladığını anlatan Bora, şu bilgiyi verdi:
''Şirketler, riskleri belli bir büyüklüğü ulaşınca poliçe satmayı kesiyorlardı. Böylece risklerini sınırlıyorlardı. Ayrıca, hasar ödemesinde de yüzde 25 asgari zarar şartı vardı.
Tazminat ödenmesi için
ürünün dondan asgari yüzde 25 zarar görmesi gerekiyordu. Bu nedenle de yüzde 25'in üzerindeki hasarı ödüyorlardı. Üzüm dışında, bugüne kadar dona karşı bir sigorta uygulaması yoktu. Şimdi, bölge ve ürün sınırlaması olmadan bütün meyveler dona karşı sigorta kapsamına alındı. Bu çiftçi için çok önemli bir imkan. Önceden, don nedeniyle bazı istisnalar dışında hiç bir destek alamayan çiftçi, bundan sonra en azından zararının yarısını karşılayabilecek.''
Don riskinin çok önemli ve ciddi bir risk olduğunu vurgulayan TARSİM Genel Müdürü Atıf Bülent Bora, daha önceki yıllarda uygulama olmadığı için
prim tu
tarlarını dünyadaki uygulamalara göre belirlediklerini, uygulama sonuçlarına göre ortaya çıkacak hasar/
kazanç oranlarına bakılarak, 4-5 yıl sonra daha gerçekçi prim tutarı belirlenebileceğini söyledi.
Çiftçi, dona karşı sigorta poliçesini, dolu,
yangın,
fırtına,
heyelan ve
hortum riskini de içeren paketle birlikte veya doluyu dışarda bırakarak alabilecek. Prim tutarının yarısı, devlet tarafından ödenecek.
-RİSK ÇOK BÜYÜK
Donu devlet destekli sigorta kapsamına alırken,
TÜİK verilerine dayanarak bazı hesaplamalar yaptıklarını kaydeden Bora, şöyle devam etti:
''Hesaplamalarımıza göre Türkiye'de üretilen meyvelerin cari değeri 17 milyar YTL düzeyinde. Bunların yüzde 10'u sigortalansa dahi, 1,7 milyar YTL'lik bir risk ortaya çıkıyor. Ama mevcut tarım sigortaları
havuzunda bunu ödeyecek kaynak yok. Riski reessüre ederken de toplamda bir limit var. Bu nedenle, hem primin yarısı hem de hasar ödemelerinin bir bölümü devlet tarafından karşılanacak. Söz gelimi 500 milyon YTL'lik bir zarar ödemesi söz konusu olsa, primler bunun ancak yüzde 20'sini karşılar. Devlet desteği şart. Eğer bu sigortadan yararlanırsa, daha önce don nedeniyle hemen hiç destek alamayan çiftçi, en azından zararının yarısını karşılayabilecek.''
Teknik talimatın
Hazine Müsteşarlığı tarafından onaylanmasından sonra hemen
tanıtım çalışmalarına başlanacağını belirten TARSİM Genel Müdürü Atıf Bülent Bora, don olayının genelde Martta yaşanması nedeniyle, çiftçilerin
Şubat sonuna kadar poliçe satın alması gerektiğini vurguladı. Don olayları başladıktan sonra poliçe kesilmeyecek.
Bora, küresel ısınmaya bağlı gündeme gelen kuraklık riskini de 4-5 yıl sonra kapsama almayı planladıklarını bildirdi. Halen
Kuzey Amerika ve İspanya'da kuraklık riskine karşı sigorta yapıldığını hatırlatan Bora, kuraklığın da don ve sel gibi sigorta sektörü açısından önemli bir risk olduğuna ve bu nedenle yürütülebilir bir sistem kurulmasının önemine işaret etti.
Geçen yıl uygulamaya başlanan devlet destekli tarım sigortaları kapsamında, yıl sonu itibariyle 12 bin 500'e yakın poliçe düzenlenirken, 4 milyon 423 bin YTL prim toplandı. Sigorta kapsamında 1,5 milyon YTL hasar ödemesi yapıldı.
TARSİM Genel Müdürü Bora, tarım sigortası uygulamasında bu yıl önemli gelişme beklediklerini de kaydetti.
-FINDIK ÜRETİCİLERİ HALA HASAR TAZMİNATLARINI ALAMADI
Meyve bahçeleri don zararına karşı ancak bu yıl sigorta kapsamına alınırken, 1994 yılında önemli oranda don zararı yaşayan fındık üreticileri, 260 milyon YTL tutarındaki afet zararlarını hala devletten tahsil edemedi.
A.A muhabirinin belirlemelerine göre, 2090 sayılı Tabii
Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanun uyarınca, çiftçilere, sadece ürünleri değil, tüm mal varlıklarının yüzde 40'ının zarar görmesi şartıyla
yardım sağlanıyor. Bu yardım için gerekli kaynağın
bütçeye
ödenek olarak konması gerekiyor. Ancak sıkı bütçe politikaları ve her yıl ne kadar
doğal afet zararı ortaya çıkacağı bilinmediği için, bütçeye konulan ödenekler, genelde zararların karşılanması açısından yetersiz kalıyor. Bu nedenle, fındık üreticileri, 2004 yılında yaşanan dondan kaynaklanan zararlarının yüzde 85'ini hala alamadı.
Söz konusu zararlarının ödenebilmesi için,
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, bütçeden 300 milyon YTL'nin üzerinde ödenek ayrılmasını istedi. Ancak afet ödemeleri için yine bu yıl bütçeden 59 milyon YTL ödenek ayrılabildi. Bu kaynakla, 2006'nın ikinci yarısındaki
doğal afetlerden zarar gören çiftçilere ödenmesi gereken 25-26 milyon YTL'lik tazminatlar ödenecek. Kalan bölüm de 2007'de meydana gelecek doğal afetlerden kaynaklanan zararların ödenmesinde kullanılacak.
Yani, fındık üreticilerinin don zararlarının bu yıl ödenmesi, mevcut bütçe ödenekleri ile mümkün görünmüyor.
-TÜRKİYE'DE MEYVE ÜRETİMİ
Türkiye, dünyadaki önemli meyve üreticisi ülkeler arasında bulunuyor.
Fındık,
kayısı,
incir,
kiraz gibi meyvelerde üst sıralarda yer alan Türkiye'de yıllık meyve üretiminin 15-20 milyon ton düzeyinde olduğu tahmin ediliyor.
TÜİK verilerine göre, Türkiye'de, 22 milyon hektar alan tarla olarak işleniyor. Yaklaşık 810 bin hektar alanda
sebze üretimi yapılıyor. 520 bin hektar alan bağ fidanları, 1 milyon 558 bin hektar alan meyve ağaçları, 644 bin hektar lan
zeytin ağaçları ile kaplı. Tarım alanlarının yüzde 68'ini tarlalar, yüzde 18,6'sını nadas alanları, yüzde 3'ünü sebze bahçeleri, yüzde 2'sini bağ alanları,
yaklaşık yüzde 6'sını meyve bahçeleri, yüzde 2,5'ini de zeytinlikler oluşturuyor.
Yaklaşık 700 milyon meyve ağacının bulunduğu tahmin edilen Türkiye'de, yılda ortalama, 320 bin ton armut, 110 bin ton ayva, 2,5 milyon ton
elma, 600-800 bin ton kayısı, 300 bin ton kiraz, 550 bin ton
şeftali, 140 bin ton vişne, 1,5 milyon ton
portakal, 400 bin ton
mandalina, 800 bin ton limon, 110 bin ton
greyfurt, 600 bin ton fındık, 3,5-3,8 milyon ton üzüm, 80 bin ton
antep fıstığı, 40 bin ton badem, 140 bin ton
ceviz, 50 bin ton
kestane, 200 bin ton çilek, 50 bin ton dut, 280 bin ton incir, 150-170 bin ton muz, 85 bin ton nar, 1 milyon 650 bin ton zeytin, 1 milyon tondan fazla çay yetiştiriliyor.
Sebze-meyve ticaretinde
kayıt dışılığın çok yüksek oranlarda olduğu dikkate alındığında, üretim rakamlarının istatistiklere yansıyandan daha farklı olduğu yorumu yapılabilir.
Türkiye'de geleneksel ürünler yanında, iklimin uygun olması nedeniyle, kivi, avakado başta olmak üzere, bir çok yeni ürünün de üretimi giderek yaygınlaşıyor.