Meselenin oy ve seçimle ilgisinin olmadığını anlayacaklar ama...

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Ağustos 31 2017
''Eğer “Erdoğan cemaat ile kapıştı oyu düştü, artık kaybedecek” fikri doğru olsa Erdoğan cemaatin kılına bile dokunamazdı. Haşa Allah’tan korkar gibi iktidardan düşmekten korkan birinin, iktidarı bir gurubun elinde olacak ve o da açık açık onlara zulmedecek! Yok ya! Evet, cemaatin yollarının ayırmasıyla iktidardaki AKP çok şey kaybetti. Ama başta Erdoğan olmak üzere herkes biliyor ki, cemaatin siyasi bir karşılığı olmadığı gibi, karşıtlığı çoktur. O yüzden hiçbir siyasi yapı onlara sahip çıkmamaktadır.”
“Oltaya yakalanmış balığın yeme ihtiyacı yoktur!”
(Nelson Aldrich Rockfeller)

Önce bir hakkı teslim edelim…

15 Temmuz ile ilgili pek çok gazeteci ciddi okumalar yaptı, meseleyi her yönüyle ele almaya çalıştı. Ahmet Dönmez, Veysel Ayhan, A. Yavuz Arslan gibi cemaate yakın kalemler olabildiğince objektif olmaya özen göstererek bunu yaptılar ve çok değerli yazılar kaleme aldılar. 

Ancak nihayetinde işin “Cemaat” yönündeki gazetecilerdi bunlar. 

Meselenin havuz yönü tam bir fecaat. Günde en az bin tane “F..Ö” haberi yapanların hiç biri yargılamaları takip etmediği gibi, yargılamaların zihin bulandırdığını, bunlara gerek olmadığını yazan Özlem Albayrak gibi tuhaf beyinler de çıkmadı değil. 

Öte yandan vaktiyle var gücüyle Ergenekon savaşçısı olan Sedat Ergin gibi isimler, meselenin Perinçek/Cunta tarafından okumalar yaptılar ve tek gözle olan biteni okurlarla paylaştılar. Cemaat darbe yaptı işte, daha ne istiyorsunuz, şeklinde özetlenebilecek bir peşin kabulle yazılan bu değerlendirmelerin belki çok bir kıymeti yoktu ama yine de en azından havuzcular gibi MİT’in önlerine koyduğu notlara isimlerini ekleyip haber ve yorum diye yayınlamayacak kadar haysiyetliydi Ergin. 

İtiraf edeyim bu süreçte en çok Ahmet Nesin’in yazılarından istifade ettim. 

Nesin sadece cesur bir şekilde olayın üzerine gitmedi, aynı zamanda meselenin en ince ayrıntısına kadar derinlerine indi, saçmalıkları, sinsilikleri, ahmaklıkları da ortaya serdi. 

Bu davaların neden medyadan kaçırılmak istendiğini, Fidan ve Akar gibi isimlerin neden hukuktan kaçırıldığını Nesin’in yazılarına bakarak anlamak mümkün. Çünkü neresinden dokunulsa tel tel dökülüyordu senaryo. 

Nesin’in her yazısını okuduğumda hep aynı soru gelip zihnime oturdu: Meseleyi bu kadar net bir şekilde çö

Bu haberler de ilginizi çekebilir