Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, IV. Enflasyon Raporu sunumunda bir önceki enflasyon raporunda yüzde 14,1 olan yılsonu TÜFE beklentisinin yüzde 18,4' yükseltildiğini açıkladı.
TCMB Başkanı Kavcıoğlu, enflasyonun 2021 yılsonunda yüzde 18,4 olarak gerçekleşeceğini 2022 yıl sonunda yüzde 11,8 ve 2023 yıl sonunda aise yüzde 7 seviyesine geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını tahmin ettiklerini belirtti.
Kavcıoğlu, gıda enflasyonu varsayımını 2021 için yüzde 15'ten yüzde 23,4'e çıkardıklarını kaydetti.
Faiz indirimlerinin amacı olarak cari fazla hedefine işaret eden Kavcıoğlu, cari fazla vererek kurda ve enflasyonda denge bulacaklarını belirterek bankanın yeni yaklaşımını ortaya koydu.
Kavcıoğlu’nun açıklaması sonrasında dolar/TL, tekrar 9,60’ı aştı. Kur dün 9,50’nin altını görmüştü.
TCMB Başkanı Kavcıoğlu'nun konuşmasından satır başları:
Güven endeksleri salgın etkisiyle gerilemeye başladı.
Aşılama etkisine rağmen yeni varyantlar küresel faaliyette aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır.
Varyantlara ilişkin risklerin canlı kalması büyüme tahminlerinin aşağı yönlü güncellenmesine neden oldu.
Almanya ve ABD başta olmak üzere en çok ihracat yaptığımız ülkelerde aşağı yönlü Rusya ve İtalya’da yukarı yönlü güncellendi. PMI endeksleri gerilerken 50 eşit seviyesinin üzerinde kalmaya devam etti. Bu gelişmeler Türkiye’nin dış talepte olumlu görünümü korunduğunu gösteriyor.
İstihdam gelişmiş ülkelerde salgın öncesi düzeyinin altında seyrediyor.
Emtia fiyatları bir önceki rapor dönemine göre artmakla birlikte enerji ve enerji dışı fiyatlar farklılaşıyor.
Küresel talepteki toparlanma emtiadaki yüksek seyir bazı sektörlerdeki arz sıkıntıları üretici ve tüketici fiyatlarının uluslararası ölçekte yükselmesine neden oluyor. Tarımsal emtia ülkelerindeki iklim koşullarının da emtia fiyatlarında olumsuz etkilerini görüyoruz. Finansal piyasalar üzerindeki etkileri merkez bankaları tarafından yakından takip ediyor.
Gelişmiş ülkeler yüksek enflasyonun büyük ölçüde geçici nitelikte olacağını ancak düşüşün zamanının belirsizliğinin koruduğunu belirtiyor. Beklentiler yılsonunda hedeflere yaklaşacağını öngörüyoruz enflasyonun.
Portföy akımları dalgalı seyir izliyor. Gelişmekte olan ülkelerden portföy çıkışları var. Gelişmiş ülkelerde para politikasının ne zaman ve ne hızla normalleşeceğine ilişkin beklentiler gelişmekte olan ülkelerde etkili olmaya devam edecek.
Enerjideki yükseliş fiyatlardaki yükseliş küresel risk iştahı dalgalı bir seyir izledi. Gelişmekte olan ülkeler grubunda risk primi ve döviz kuru oynaklıkları yükselirken dolar endeksindeki düşüşle kur gerilemesi yaşanıyor.
İkinci çeyrek büyümeye iç talep ve dış ticaret katkı verdi. Net ihracatın büyümeye verdiği katkıda güçlü seyreden ihracat gerekse altın ithalatındaki yavaşlama rol oynadı.
Öncü göstergeler iktisadi faaliyetin üçüncü çeyrekte güçlü seyrettiğini gösteriyor. Sanayi üretimi yükseliş eğilimi sürdürdü.
Aşılamanın hızlanması toparlanmayı destekliyor. Aşılamanın artmasıyla salgın tedbirlerinin kaldırılması dış talebin iktisadi faaliyete katkısını artıran faktör olarak öne çıkıyor. Yeni varyantların ortaya çıkmasının etkisiyle vaka sayısında gözlenen artış salgının seyrine ilişkin belirsizliklerin devamına neden oluyor. Aşının toplumun geneline yayılması başta turizm ve hizmetler sektörünün canlanması iktisadi faaliyetin daha dengeli sürdürülmesini sağlıyor. Perakende satış endeksi kuvvetli artış kaydetti. Turizm faaliyet ve ilgili hizmet kalemlerinde toparlanma eğilimi belirginleşti.
Ekim ayında da yatırım eğilimindeki artış sürmüştür. Sektörel açıdan değerlendirdiğimizde ara malları ve yatırımlarda da güçlü olmak üzere genele yayılan bir yatırım eğilimi gözlüyoruz. Yatırımlar ve krediler ilişkisine değinirsek üçüncü çeyrekte sabit yatırım kredi talebinin de yükseldiğini gösterdik. PPK kararımızda ticari kredilerde öngörülenin üzerinde daraltıcı etki yaptığını belirtmiştik. Kredi faizinde düşüşün etkisiyle krediler sabit sermaye yatırımlarını daha da destekleyecektir.
Veriler, işgücü piyasasında da toparlanmaya işaret ediyor veriler. Son dönemde salgın dönemi kayıplarının tamamının telafi edildiğini gördük. İhracatın da katkısıyla sanayi sektörü istihdamının daha olumlu seyrettiği dikkat çekmektedir. Tarım dışı istihdamın öncelikle sanayi sektörünün katkısıyla toparlanmaya başladığını hizmetten gelen sınırlı katkıya rağmen 2021 yılı ilk çeyreğinde salgın öncesi düzeylere ulaştığını görüyoruz. Hizmetlerde açılma ve turizm katkısıyla işgücü piyasasının salgın dönemi etkilerini büyük ölçüde atlattığını söyleyebiliriz.
İhracat üçüncü çeyrekte güçlü seyrini sürdürüyor. Parasal sıkılaşmanın krediler ve iç talepteki yavaşlatıcı etkileri ithalat artışını sınırladı. Emtiadaki yüksek artış ve iktisadi faaliyetin güçlü seyrine rağmen ithalat üçüncü çeyrekte bir önceki çeyreğe göre ılımlı artış sergiledi. Avrupa ile dış ticaretinde fazla verir konumuna gelmiştir Türkiye.
İthalat fiyatlarında artış eğilimi sürerken ihracatta fiyatlarında artış görevce zayıf seyrediyor. Hizmetlerde aşılamanın hızlanması ve kısıtlamanın kaldırılmasıyla toparlanma güç kazandı. Önümüzdeki dönemde ihracattaki güçlü artış eğiliminin desteğiyle yıllıkandırılmış cari işlemler dengesinde iyileşmenin sürmesini bekliyoruz. Bu eğilimin güçlenerek devam etmesi dış finansman ihtiyacını azaltarak risk primini olumlu etkileyecek unsur olarak karşımıza çıkıyor.
Ödemeler dengesi gelişmelerinin rezervler etkisinde olumlu yansımalarını görüyoruz. Rezervlerde istikrarlı artış eğilimi görülüyor. Reeskont kredi geri dönüşleri ZK adımları cevherden altın alımları rezervleri yukarı yönlü etkiledi. Ayrıca diğer merkez bankalarıyla yapılan swap ve SDR tahsilatı olumlu etkiledi. Rezervler 126 milyar dolar seviyesinde 15 Ekim itibariyle önümüzdeki dönemde de Merkez Bankası olarak para politikasının aktarım mekanizmasını artırmak için rezerv birikiminin devam etmesini bekliyoruz. Reeskont kredileri temel rezerv biriktirme aracı olarak öne çıkıyor.
Güçlü parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkileri devam ediyor. Kredi büyümesi yıllık yüzde 8,7 seviyesinde gerilerken reel olarak kayda değer düşüş kaydedildi. Kredi koşullarında üçüncü çeyrek itibariyle sıkılığın ticari kredilerde öngörülenin ötesinde daraltıcı etki yapmaya başladığını görüyoruz. Kur etkisinden arındırılmış yüzde 6,7 büyümeyle ticari krediler geçmiş yıllar ortalamasının altında seyrediyor. İhtiyaç kredileri ve kredi kartı harcamaları üzeninde güçlendirilen makroihtiyati politikanın olumlu etkileri gözlenmeye başlandı.
İhtiyaç kredisi artış hızı yavaşladı vade kompozisyonu bir miktar azaldı. Yatırım iştahı yüksek firmaların desteklenmesi için ticari kredilerdeki gelişmeleri önemsiyoruz. Bireysellerdeki görünüm enflasyon üzerinde.
ENFLASYON GELİŞMELERİ
Yılın üçüncü çeyreğinde enflasyon eğiliminde kapanma ve açılma dönemlerinin etkisiyle dalgalı seyir gözlendi. Enflasyon eğilimi temel malda gerilerken işlenmiş gıda ve hizmetlerde yükseldi. Gıda fiyatlarının belirleyici etkisi tüm dünyada önemini koruyor. Kuraklık, olumsuz hava koşulları kısıtlamalar ve stok artışı gıdada küresel yükselişe neden oluyor. Diğer ülkelerin merkez bankaları da gıda fiyatlarındaki gelişmeleri çekirdek enflasyon gelişmelerini ve artan enflasyonun beklentiler üzerindeki etkisini dikkatle takip ediyor. Biz Türkiye’de de gözlemliyoruz. Gıda enflasyonu temmuz ağustosta tarihsel ortalamalardan belirgin yüksek seyretti.
Kısıtlamaların kalkmasıyla ertelenen harcamaların gerçekleşmesiyle iç talep canlandı ihracatta olumlu seyir sürdü. Aşılama oranlarının artması seyahat kısıtlamalarının gevşetilmesini beraberinde getirdi. Toplam talep koşulları her iki kaynaktan destek alırken para politikasındaki sıkı duruşa bağlı olarak kredi büyümesi yavaşlamaya devam etti. Yılın son çeyreğinde talep koşullarının daha ılımlı seyir izleyeceğini öngörüyoruz.
Emtia fiyatları üretici ve tüketici enflasyonunda etkili olmaya devam ediyor. Üçüncü çeyrekte tarım Ürenlerindeki temel ürünlerde artış sürerken ekim ayıyla birlikte genele yayılan artışlar görüldü. Endüstriyel metallerde artış sürerken arz talep uyumsuzluğu nedeniyle enerji alt grubu olumsuz ayrıştı. Salgının başlarında düşük seviyelere inen petrol fiyatları 2021de hızlı şekilde yükseldi, Petroldeki aratışta arz sıkıntılarının daha belirleyici rol oynadığını görüyoruz.
Taşıma maliyetlerinde yüksek artışlar görülüyor ve teslimatlar uzuyor fiyatlarda yukarı yönlü baskı oluşturuyor. Türkiye’de tedarikçi teslim süreleri eylülde 50 eşik değerinin altında olmakla birlikte bir miktar iyileşme görüyoruz. Tedarik kaynaklı sorunların azalmakla birlikte önemini koruduğuna işaret ediyor bu durum.
PETROL TAHMİNİ
İktisadi görünümü esas aldık ithalat gıda küresel büyüme maliye politikası gibi dışsal unsurlardaki varsayımları güncelledik. Ham petrol fiyatları büyük oranda uygun olarak gerçekleşti ancak arz talep unsuruna bağlı eylülde başlayan ekimde devam eden fiyat artışları ham petrolün temmuz tahminlerinin üzerinde kalacağına işaret ediyor. Bu nedenle ham petrol fiyatı yukarı yönlü güncellendi. Ham petrol fiyatlarına dair varsayımları uluslararası fiyatlarda vadeli fiyat eğrileri ortalamasıyla oluşturuyoruz. Ham petrol varsayımlarımızı; 2021 için 70.8 dolara 2022 için 77.5 dolara yükselttik.
ENFLASYON TAHMİNİ
Enflasyonun 2021 yılsonunda yüzde 18,4 olarak gerçekleşeceğini 2022 yıl sonunda yüzde 11,8 ve 2023 yıl sonunda aise yüzde 7 seviyesine geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını tahmin ediyoruz.
TÜFE tahminimizi 4.3 puanlık güncellemeyle 14,1’den 18,4’e yükselttik. Gıda fiyatları ve TL cinsinden ithalat fiyatları güncellemeleri 2,1 ve 1,5 puan arttırdı. Çıktı açığındaki güncelleme 0.4 puan yukarı.
2022 TÜFE beklentimizi yüzde 7,8’den yüzde 11,8’e yükselttik. Enflasyonun ana eğimline etkileri güncellemenin 2.2 puan arttırdı. Gıda enflasyonu varsayımındaki güncelleme 1 puan artırırken çıktı açığı değişikliği 0.8 puan yükseltici yönde katkıda bulundu.
Enflasyonda son dönemdeki yükselişte gıda ve ithalat fiyatları artışlar ile tedarik süreçleri aksaklıklar ile arz yönlü unsurlar yönlendirilen fiyatlar etkili oldu. Yeniden açılmaya bağlı lokanta ve otellerde talep yönlü etkiler gözlemledik. Salgın döneminde ek taleple ülkemize ihracatta güçlü artış eğilimi izledik. Tedarik sürecine yönelik veriler küresel düzeyde arz yönlü etkilerin korunduğunu gösteriyor.
Uluslararası emtia ve navlunda kayda değer artışlar izlendi. Salgın koşulları da bu görünüm altında ağırlaştı. Bu tür kısıtların hafiflemesini bekliyoruz. Para politikasının etkileyebildiği talep unsurlarını çekirdek enflasyon gelişmeleri arz şoklarının etkilerinin ayrıştırılmasıyla para politikasında güncelleme yaptık. Aşağı yönlü düzeltme için sınırlı alan kaldığını değerlendiriyoruz.
Toplantının soru cevap bölümünde Başkan Kavcıoğlu, gazetecilerin ve ekonomistlerin sorularını yanıtladı.
FAİZ KARARI VE SINIRLI ALAN
- PPK metninde sınırlı bir alan ifadesi dikkat çekti. Detay verebilir misiniz sınırlı alan derken neyi kastediyorsunuz? 200 baz puanlık indirim önden yüklemeli görülmüştü. Erken uyarı sistemi üzerinde çalışıyordunuz çalışmalarda gelinen son durum nedir?
- Son faiz indiriminde daha önce de belirttiğimiz üzere arz koşulları çekirdek enflasyon ve talepteki gelişmeleri işaret ederek buralardaki gelişmelere göre hareket edeceğimizi söylemiştik. Pandemi sonrası açılmanın arkasından başlayan talebin daha sonra enerji ve emtia fiyatları, gıda fiyatlarında yukarı yönlü hareketler, tedarik zincirindeki sıkıntılar uluslararası fiyatlarda ve Türkiye’de enflasyonda yukarı yönlü gidişi tetikledi.
Biz de diğer gelişmiş merkez bankaları gibi bu şokların geçici olduğunu düşünüyoruz. Uzun süredir sıkı para politikası uyguladık son bir yılda 11 puan faiz yükseltmiştik. Enflasyondaki artışın bu arz şoklarından arındırarak bu konuda kutumuz da var raporda çalışmalar sürüyor. Gelinen noktada indirime gitme nedenimiz arzi sıkıntıları kaldırarak kendimize bir alan gördük. Bu arz şoklarının geçici olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla gelişmelere göre yıl sonuna kadar buralardaki değişimleri arkadaşlarımız çalışıyor. Çalışmalar sonucunda geçici olarak ifade ettiğimiz durumun ne kadar imkan sağlayacağını, ne yönde gelişme göstereceğini göreceğiz. Arkadaşlarımızın çalışmaları ışığında kararlarımızı vereceğiz. Ekip çalışması ile veri odaklı analize dayalı karar veriyoruz. Merkez bankalarının geçici düşündüğü arz sıkıntılarını aynı şekilde değerlendiriyoruz, gelişmeşleri takip edip kararları vereceğiz.
- Diğer merkez bankaları faiz artırıyor, enflasyon kur artıyor? Hangi ekonomik temelere dayanarak faiz artışını öngörüyorsunuz?
- Biz bir yıldır 1100 baz puan faiz artırarak sıkı para politikası uyguluyoruz. Pandemi sonrası şrtları değerlendirmek lazım. Sıkı para politkası uygulayarak bu noktaya geldik. Enflasyondaki artışı özellikle Türkiye’de gıda ve 10 puan civarında gıda ve enerjiye dayalı. Dolayısıyla talep ve arz şoklarını analiz ederek ayrıştırarak bu noktada faiz indirimine gittik. Türkiye pandemi sonrası uygulamdığımız sıkı para ppolitakasıyla da ticari kredilerde yatırımlarda yatırım iytahının artmasın arağmen daralma olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin konumuna bakınca Türkiye çok büyük ivme yakaladı. İhracatta üretim üssü haline geliyor. Çok büyük talep var Avrupa’dan.
İhracat arttığında, cari fazla verdiğimizde Türkiye'nin finansman sorunu net şekilde çözülmüş olacak ve fiyat istikrarını sağlamış olacaktır. Doğru yol yöntem budur. Bunu yapmaya çalışıyoruz. Bu dönem de bunun için bir fırsat olarak ihracatın artırılması cari dengenin sağlanmasıyla Türkiye fiyat istikrarını da sağlamış olacaktır.
- Enflasyon artışında kur artışının enflasyon üzerinde yaratacağı etkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Çekirdek enflasyon politika faizini üzerinde kaldı bundan sonra hangi enflasyon dikkate alınacak?
- Kur geçişkenliğinin enflasyona olumsuz etkisi var. Ama bu dönem daha az olmasını bekliyoruz. Çünkü kur zaten haziran ayında 8.80 idi. Bu geçişkenlik zaten yaşanmıştı. Bir miktar enflasyona yansıyacak. Arizi faktörleri ayrıştırmaya dikkat ediyoruz. Enflasyon zaten yüksek. Bir yıl uyguladığımız para politkasıyla birlikte daha önce yaptığımız iletişimde de eylül ekim aylarında enflasyonun düşeceği ve faiz indirimlerine gideceğimizin iletişimini yapmıştık.
Enflasyondaki artışa para politikasıyla müdahale edeceğimizden bir sıkıntı yok. Talep dışında bu da geçici kabul ediyoruz tüm dünya gibi. Faiz artıran ülkeler var ve onlar da enflasyonun altında. Türkiye, bunu bir yıldır uyguluyor. Biz faiz artırırken onlar ne yaptı diye bakmak lazım onlar artırırken biz onlarla kıyaslamıyoruz, Ama dünyadaki gelişmeleri de takip ediyoruz.
Türkiye'nin konumu çok farklı ve iyi durumda. Faizlerin inmesi üretimin yatırımların artması noktasında üzerimize düşeni yapıyoruz yapacağız da.
Cari fazla verdiğimizde çok daha sağlıklı bir fiyat istikarına kvuşmuş olacağız. Yüksek cari açıkla dezenflasyonist ortamın fiyat istikrarını sağlamadığını gördük. Bence, cari fazlayı nasıl vereceğimizi ve bunun için merkez bankasının üzerine düşeni ne kadar ve nasıl yaptığını. tartışmamız lazım. Biz bunu hakkıyla yaptığımızı düşünüyoruz. Faizlerin indirilmesi, reeskont kredilerinde faizlerin indirilmesi, vadelerin artırılması... Gerçek fiyat istikrarını enflasyonu düşürme ve fiyat istikrarını sağlama konusunda Merkez Bankası, önemli bir misyon üstlenmiş ve hakim birşekilde yapıyor, yapmaya devam edecek.
Kur artışının sadece faiz indirimleriyle gerçekleşmediğini ifade etmiştim. Gelişmekte olan ülkeler dolar karşısında doların güçlenmesiyle fed kararlarıyla değer kaybı yaşıyor. Bizim de faiz indirimi dönemimizde dolar endeksi 94.30'lara kadar yükseldi. Gelişmekte olan ülkeler değer kaybetti. Biz de faiz indirimimiz ayırdığınızda diğerlerine göre daha az etkilenen ülkelerden olduk. Daha sonra kendi içimizde kurdaki değer kaybı diğerlerine göre fazla oldu. Kur hedefi veya kura göre bir şey belirlemiyoruz. Cari denge sağlandığında kur üzerinde de denge sağlanacaktır. Kur hedefi veya müdahale gibi bir şeyimiz yok. Serbest piyasada kur dengesini verecektir Türkiye'nin sorunu cari açıktır. Cari denge sağlandığında dengeye gelecektir. Tüm politikalarımızı bu çerçevede oluşturuyoruz. Kur inşallah dengeye gelecektir.