Uluslararası Af Örgütü Almanya Genel Sekreteri Selmin Çalışkan, Alman hükümetinin Türkiye'deki basın özgürlüğü ile ilgili sürekli olarak tekrarladığı "bu konuları da konuşuyoruz" şeklindeki geçiştirmesini eleştirdi. Selmin Çalışkan, "Sadece konuşuyoruz bu konuları demek yetmez. İnsan hakları ile ilgili taleplerin çok açık biçimde ortaya konması şart, bunların yerine gelip gelmediğinin ileride ölçülebilmesi için." dedi.
Af Örgütü'nün 2015/16 insan hakları raporuyla ilgili Berlin'deki Federal Basın Evi'nde açıklama yapan Çalışkan, "İnsan hakları, düşünce özgürlüğü ve medya özgürlüğü Türkiye'de neredeyse kalmadı. Hükümeti eleştirenlere karşı hükümet cenahından acımasızca davalar açılıyor. Muhaliflere karşı izlenen bu tutumlar hayat, sağlık ve hareket özgürlüklerini kısıtlıyor." dedi.
Selmin Çalışkan, "Türkiye'yle sığınmacılar konusunda müzakereler yürüten Başbakan Angela Merkel'in basın ve ifade özgürlüğü gibi temel hakların ihlali karşısında sessiz kalmasının kabul edilemeyeceğini" söyledi. Çalışkan, "Meşhur cümlesi 'biz başarabiliriz' ile sığınmacılar konusunda Almanya'da kabul kültürünün oluşmasına öncülük eden başbakan ortadan kayboldu, yerine sığınmacı sayılarını aşırı derecede azaltmak için gayret sarf eden bir başbakan geldi. Türkiye'deki insan hakları ihlalleriyle ilgili büyük bir suskunluk gösteren Başbakan Merkel Ankara'yı sığınmacıları Avrupa ve Almanya'dan uzak tutmak için en büyük stratejik partner ilan etti." dedi.
Selmin Çalışkan, şöyle devam etti: "AB-Türkiye Eylem Planı kapsamında biz gerçekleri görmek istiyoruz. İlgili eylem planı çerçevesinde biz Türkiye'de bir kontrol mekanizmasının yürürlüğe girmesinin zorunlu olduğunu düşünüyoruz. Türkiye'yle ilgili sürekli bir denetimin olması gerekiyor. Dolayısıyla sadece konuşuyoruz bu konuları demek yetmez. Alman hükümeti konuşmuş olabilir fakat insan hakları ile ilgili taleplerin çok açık biçimde ortaya konması şart, bunların yerine gelip gelmediğinin ileride ölçülebilmesi için."
"İHLALLER KARŞISINDA SUSULMAMALI"
Açıklamalarının devamında Angela Merkel'in Türkiye'yle müzakerelerde İnsan Hakları Sözleşmesi'ni gündeme getirmesini isteyen Çalışkan, "Bu anlaşmayı hükümet konuşmalıdır, çünkü Ankara'yla müzakereler yapıyor. Fakat Başbakan büyük çekingenlikle buna yanaşmıyor. Nitekim sığınmacı sayılarının gerilemesi gerekiyor." siteminde bulundu.
Almanya ve Türkiye'nin talebiyle NATO'nun Ege denizinde insan kaçakçılığıyla mücadele amacıyla başlattığı keşiflerden de bahseden Selmin Çalışkan, "İnsan kaçakçılığıyla mücadele denizde değil karada yapılır. Sığınmacıların hayatları tehlikeye atılmamalı." dedi.
"ESKİ MERKEL'DEN ESER KALMADI"
Almanya'daki insan hakları ihlallerini de eleştiren Amnesty International Genel Sekreteri Selmin Çalışkan, sığınmacılara ve yurtlarına yapılan kundaklama eylemlerindeki artışlara dikkat çekerek bazı eyaletlerdeki polislerin tutumlarını eleştirdi. Alman hükümetinin sığınmacı yasalarını sertleştirmesini de hak ihlali olarak değerlendiren Çalışkan, güvenli olmadığı halde güvenli ülke olarak sınıflandırılan Cezayir, Tunus ve Fas gibi ülkelere yapılan toplu sınır dışı edilmelere karşı çıktı.
Sığınmacılarla dayanışma içinde olan Merkel'in "artık değiştiğini" savunan Çalışkan, "Artık sığınmacı sayılarının aşırı biçimde azaltılması için çalışıyor." dedi. "Hâlbuki Merkel, sığınmacılarla dayanışma içine girerek AB'ye bir mesaj vermişti. Almanya'da bir kabul kültürünün olmasına öncülük etmişti." diye konuştu.
"ALMAN HALKININ MİSAFİRPERVERLİĞİ YİNE DE DEVAM EDİYOR"
Kurumları tarafından dile getirilen tüm eleştirilere rağmen Almanya'nın diğer AB ülkelerine kıyasla sığınmacıların üstlenilmesi noktasında etkili politikalar yaptığını ve Alman halkının misafirperverliğinin de hâlâ daha devam ettiğini anlatan Çalışkan, AB'ye ise şu eleştiride bulundu: "Ülkelerin sadece üçte biri gerçek anlamda sığınmacılar için neler yaparız diye kafa yormaktalar, organizasyonlar yapmaktalar. 28 ülkenin tamamı 1 milyon sığınmacıyı paylaşsaydı bu problemleri bugün yaşamazdık." CİHAN