Almanya Başbakanı Angela Merkel, Türkiye'de gerçekleştirilen genel seçim sonrası Türk toplumundaki ayrışmanın ve gerilimin giderilmesi yönündeki açıklamaların memnuniyet verici olduğunu söyledi. Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Elmar Brok ise Türk halkının istikrardan yana tavır takındığını dile getirdi.
Türkiye'de gerçekleştirilen genel seçim sonrası toplumdaki parçalanma ve ayrışmanın giderilmesi gerektiğine dikkat çeken Başbakan Angela Merkel, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun seçim sonrası yaptığı "Türk toplumunda ayrışmanın giderileceği" yönündeki açıklamaların memnuiyet verici olduğunu ifade etti. Başbakan Davutoğlu'na dün akşam seçim başarısından dolayı tebrik telefonu açan Merkel, seçimin huzur içinde geçmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Federal Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert, Merkel ile Davutoğlu'nun telefon görüşmesine ilişkin yaptığı açıklamada başbakanın seçimlere katılımın yüksek olmasının Türk halkının demokrasiye olan bağlılıklarının açık göstergesi olduğunu vurguladığını söyledi. Başbakan Merkel, başta Suriye krizinin etkileriyle mücadele olmak üzere, birçok konuda Alman hükümetinin Türkiye ile işbirliği içinde olacağı güvencesini verdi.
Geçtiğimiz hafta Viyana'da gerçekleştirilen Suriye görüşmelerinin sürdürülmesi konusunda görüş birliğinde olan Merkel ve Davutoğlu, mülteci akının durdurulması ve Türkiye- AB arasında yürütülen mülteci sorununu aşmak için aksiyon planı hazırlanmasında fikir birliğinde oldukları beyan edildi. Hükümet Sözcüsü Seibert, ayrıca yaptığı açıklamada Türkiye toplumunda kamplaşmanın uzlaşmacı yaklaşımlarla giderilmesi beklentisi içinde olduklarını beyan etti.
AB Bakanı Roth: Yeni hükümet demokrasi ve hukuk devleti adımlarını atmalı
Almanya'nın Avrupa Birliği'nden sorumlu Devlet Bakanı Micheal Roth ise Türkiye'de kurulacak yeni hükümetten beklentisinin "Demokrasi, barış, hukuk devleti ve AB'ye yakınlaşma" olduğunu açıkladı. Türk halkının istikrar ve barış için güçlü bir sinyal verdiğini vurgulayan AB Bakanı Roth, Almanya'nın yeni hükümetten, ev ödevlerini yapmasını beklediğini özellikle Kürt sorunun çözümü için barış sürecinin yeniden başlatılması, Türkiye'de hukuk devletinin güçlendirilmesi ve AB ile işbirliğinin artırılması gerektiğini söyledi.
"ERDOĞAN'IN 'BEN YA DA KAOS' STRATEJİSİ ETKİLİ OLDU"
Türkiye'deki genel seçimde Erdoğan'ın seçmene 'Ben ya da kaos" stratejisi uyguladığını ve bunda başarılı olduğunu söyleyen Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Elmar Brok, Türk halkının istikrardan yana tavır takındığını dile getirdi. Türkiye'nin iki yıldır hukuk devleti prensiplerinden uzaklaştığını hatırlatan Alman siyasetçi, "Eğer Türkiye, Avrupa Birliği ile ilişiklerini iyileştirmek istiyorsa hukuk devleti ilkelerini güçlendirmeli" ifadesini kullandı.
SPD: EĞER SEÇİM SONUCU OTORİTERLEŞMEYE GÖTÜRÜRSE AB BUNA SESSİZ KALMAMALI
SPD Grubu'ndan Niels Annen, Türkiye seçimleri sonrasında Türkiye ile AB arasındaki en önemli gündemin mülteci krizi olduğunu söyledi. AB'nin mülteci krizini aşmak için Türkiye'de seçim sonrası olası bir otoriterleşme sürecine açık çek vermemesi gerektiği konusunda uyardı. ARD'ye konuşan Annen, "AB buna destek olmamalı." dedi.
"TÜRKİYE'DE SEÇİM SONRASI SÜREÇ ÇOK YAKINDAN TAKİP EDİLMELİ"
Alman-Türk Paramentolararası Dostluk Grubu Başkanı Michelle Müntefering, Türkiye'nin seçim sonrası sürecinin yakından takip edilmesi gerektiğini söyledi. Tagesspiegel'e yaptığı açıklamada "Erdoğan nasıl davranacak? İç politikada ayrışma devam edecek mi ya da barış sürecinde yeni bir başlangıç yapılacak mı? Bütün bu soruların cevabı Türkiye'nin AB tarafından güvenli ülke ilan edilip edilmesinde önemli rol oynayacaktır." dedi.
Müntefering, Türkiye ile AB'nin yürüttüğü üyelik müzakerelerinde basın özgürlüğü ve adalet gibi müzakere başlıklarının açılması gerektiğini kaydetti. CİHAN