Artık her gün memleketin bir yerinden onlarca şehit haberinin geldiği günler yaşıyoruz.
Can acısından birkaç haftada ne oldu da bu hale geldik konuşamıyoruz. Sahi ne oldu da bir anda her yerden şehit haberleri gelmeye başladı? Ne oldu da PKK, tarihinde görülmedik bir güce erişti ve bu kadar canımızı acıtabiliyor?
Hatırlayacaksınız 28 Şubat 2013'te Milliyet'te yayımlanan İmralı görüşmelerinde Sırrı Süreyya Önder ile Abdullah Öcalan arasında şöyle bir konuşma geçiyordu. Önder'in “Bir de başkanlık meselesi var. Kamuoyu bu konuda çok hassas.” hatırlatması üzerine Öcalan, “Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz Tayyip Bey'in başkanlığını destekleriz. Biz AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına girebiliriz.” diyordu. Önder, “Sizin konumunuz ne olacak?” diye sorunca Öcalan gülerek cevap veriyordu: “Ne ev hapsi ne de af, bunlara gerek kalmayacak. Herkes, hepimiz özgür olacağız.”
Bu konuşmadan anlaşılıyor ki, hükümet çevreleri Recep T. Erdoğan'ın başkan olması konusunda Öcalan ile birtakım görüşmeler yapmış, Öcalan da bunu teyit eder mahiyette talimatlar vermiş. Hükümetin, PKK ile terör meselesi konusunda bu konuşmanın ötesinde, kamuoyunun hiçbir zaman bilmediği görüşmeler de yaptığı, yaşanan hadiselerden anlaşılıyor. Ancak çözüm süreci adı altında yapılan görüşmelerde terör meselesini Kürt meselesi üst başlığında toplayarak çok büyük bir hataya imza atıldı. Bu durum bütün Kürtleri PKK'nın parantezi altında topladı ve Öcalan'ı Kürtlerin lideri olarak lanse etti. O dönemde stratejik hata yapıldığını söyleyen devlet görevlileri de tek tek görevden alındı. Bununla ilgili yazılar yazan ve mülahazalarını paylaşanlar da ‘kan sever' olarak lanse edildi.
(...)