(...)
Vicdanına dayanarak verdiği karardan dolayı hakime yapılan zulmü hadi içinize sindirdiniz, ya doktorluk yapıp insanlığa hizmet etmekten başka bir suçu(!) olmayan eşi Hatice Özçelik’e yapılanı hangi ruh haznenizde sindiriyorsunuz? Hele de babasının vicdan suçunun(!) faturasını keserek apar topar kreşten attığınız küçücük çocuğa yapılanları hangi ruh haliniz kabul ediyor? Küçücük bir itirazda bulunsanız elde ettiğiniz imkânlar yeniden elinizden mi alınır? Çok daha fazla imkân sunulsa acaba daha hangi inancınızdan vazgeçersiniz?
Konuşurken çok anlattığınız dilsiz şeytan nasihatleri burada nereye oturuyor, hiç düşünüyor musunuz? Ya da okul önlerinde dolu dolu ağızlarla nutuk çekerken anlattığınız zalimlerin mazlumlara yaptıklarına hiç mi benzeşmiyor bu yapılanlar? Her fırsatta anlattıklarınızı ciddiye alarak hakperest olmayı tercih eden, Hz. Ömer gibi kamu malını yetim malı bilip hırsızlara, rüşvetçilere itiraz eden savcı ve hakimlere ne diyeceksiniz? Keşke bizi çok ciddiye almasaydınız mı diyeceksiniz? Biz o sözleri sadece toplumda itibar görelim diye söyledik mi diyeceksiniz?
Şimdi tekrar bakın o anlattıklarınıza, peygamber kıssalarına ve örnek olarak hep konuşup anlattığınız Efendimiz’in (sas) hayatına... Ve rol dağılımı yapın, kim nerede duruyor? Herkesi benzeştirin. Dâru’n-Nedve neresi örneğin, su vermeyen Yezid kim?