'Smith&Wesson'lara karşı 'Kalaşnikov'lar çıkabilir...


Gangster filminde ıssız bir sokaktaki bir kişinin çevresini onu öldürmeyi isteyen bir grup kötü adam kuşatmıştır. Bu kişi "Dirty Harry" tiplemesini canlandıran Clint Eastwood olabilir. Kötü adamlardan biri bu elverişsiz duruma karşı hâlâ diklenen Dirty Harry'ye sorar, - Hâlâ neyine güveniyorsun? Şu anda tek başınasın bize karşı... Dirty Harry gülümseyerek cevap verir: - Tek başıma değilim... Şu ana ben, Smith ve Wesson birlikteyiz. Sonra "Smith&Wesson" markasını taşıyan 44'lük Magnum'unu çeker ve kötü adamları öldürür. "Ben, Smith ve Wesson birlikteyiz" söylemine konu olan silahın ilk modelini 1852'de Horace Smith ve Daniel Wesson adlarındaki iki ortak ABD'nin Massachusetts eyaletinde "Volcanic Pistol" markası ile üretmişler. Bugün Smith&Wesson dünyadaki bütün ordulara ve polise silah satan dünyanın en büyük ateşli silah üreticisi şirkettir. Despotlar ve yandaşları Bu silahlarla donattıkları askerleri ve polisleri yanlarına alan dünyanın çeşitli ülkelerindeki despotlar, kendilerinin gitmesini isteyen halk kitlelerine karşı "Ben sizin karşınızda yalnız değilim, şu anda benim yanımda Smith ve Wesson da var" diyebilmektedir. Eğer o ülkedeki siyasal durum içinden çıkılmaz hale gelirse, despotik yönetimleri deviremeyen kitlelerin içinden bazı kesimler de silahlanma sürecine girmektedirler. Bu noktada Smith&Wesson'ların karşısına Rus yapımı "AK-47"ler çıkmaktadır. 2'nci Dünya Savaşı'nın son yılında Sovyet teknisyen Mikhail Kalaşnikov tarafından geliştirilen ve ilk adı "Avtomat Kalashnikova" olan 7.62x39 mm'lik bu otomatik saldırı tüfeği, çok kolay satın alınabildiği, basit yapısı ve dayanıklılığı yüzünden dünyadaki direniş örgütlerinin en gözde silahıdır. Silaha karşı internet mi? Bugün Mısır'da yer alan gelişmeler karşısında siyasetin şiddetten ve terörden arındırılmasını ümit edenler, "Smith&Wesson"ların ve "Kalaşnikov"ların yerine internetteki sosyal paylaşım sitelerinin "Twitter"in ve "Facebook"un geçmesi beklentisi içindeler. Kahire'nin Tahrir Meydanı'ndaki milyonları oluşturan kalabalığın içindeki bireyler, internete girip duygularını ve gözlemlerini twitleyecekler ve sonunda Mübarek de buna dayanamayıp, koltuğundan inecek... Ama galiba ateşli silahların yerine bilişim araçlarının geçebilmesi için uzunca bir süre daha beklemek gerekiyor. Çünkü şimdi Smith&Wesson'larla donatılmış Mısır ordusu ve polisi Mübarek'in yerini alıyor. Perşembe günü istifa etmesi beklenirken televizyondaki konuşmasında "Ben ve oğlum bu ülkede öleceğiz" diyerek ülkeyi terk etmeyeceği mesajı veren Mübarek sonunda "Yetkilerimin büyük kısmını yardımcım Ömer Süleyman'a devrettim" dedi. Dün de istifa edip, yerini iyice bıraktı kendi takımına. Ha Mübarek ha Süleyman Şimdi bütün beklentiler askeri yönetimin eskisinden farklı olması çizgisinde. Yani askerler Smith&Wesson'larını demokrasiye karşı kullanmak yerine halk kitlelerinin yanında yer alırlarsa, kimsenin Kalaşnikov aramasına gerek kalmayacak. Acaba Mısır generalleri böyle mi düşünüyor? Onlar için olay Mübarek'in korunmasından öteye "Rejim"in korunması meselesi galiba. Keşke Mübarek'in eşi Suzan Mübarek devrik Tunus diktatörü Bin Ali'nin eşi Leyla Ali kadar dirayetli olabilseydi. Leyla'nın fendi... Bu düşünceme dayanak olan haberi hatırlatayım: İngiliz Daily Telegraph gazetesi, muhalif gösteriler sonucu devrilen eski Tunus Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali'nin, Suudi Arabistan'a gitmeden önce, Tunus'taki son anlarında yaşananları yazdı. İsmini açıklamayan bir hava kuvvetleri yetkilisinin tanıklığına dayandırılan habere göre Bin Ali uçağa binmek istemeyince eşi Leyla "Bin uçağa geri zekâlı. Tüm hayatım senin ahmaklıklarına katlanmakla geçti" diye bağırdı. Bin Ali "Hayır, ben kalıp ülkem için ölmek istiyorum" deyince, bu kez Emniyet Müdürü Ali Şeriati "Allah aşkına bin" diyerek Zeynel Abidin Bin Ali'yi merdivenlerden yukarı itti ve uçağa bindirdi.
<< Önceki Haber 'Smith&Wesson'lara karşı 'Kalaşnikov'lar çıkabilir... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER