Araf’ta kalan
İran ile nükleer
silah pazarlıkları. İsrail’in kendi kendini aklayan Mavi
Marmara raporu. Kılıçdaroğlu’nun “AKP-
Hizbullah işbirliği” iddiası.
Bu iddiaya kızan ve
2023 vizyonunu açıklayan
Başbakan Erdoğan’ın partisinin
Ankara İl Teşkilatı’ndaki konuşması...
Olup biteni mecburen izlerken, bugün 49.
ölüm yıldönümünü idrak ettiğimiz Ahmet
Hamdi Tanpınar’ın bir şiirinin ilk dörtlüğünü mırıldandım:
“Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir anın
Parçalanmaz akışında.”
***
Huzur’da
İhsan ve Mümtaz...
Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde Nuri Efendi,
Halit Ayarcı ve
Hayri İrdal...
Mahur Beste’de Sabri Hoca, Âta Molla ve
Behçet Bey...
Bu
roman kahramanları
Osmanlı ile Birinci
Cumhuriyet arasında sıkışıp kalmayı anlatır...
Bir yandan yetiştikleri kültür, diğer yandan dayatılan kültürle Tanpınar’ın romanlarındaki kahramanlar yüzleşip dururlar...
***
Osmanlı ile Cumhuriyet’in kültürel vasıfları Tanpınar’ın eserlerinde neşter masasına uzanıp yata dursun...
Dün iki yeni gelişme, dünya ile
Türkiye arasındaki farkın pek de öyle söylendiği
gibi kapanmadığını adeta ispat etmekle
kalmıyor...
Kendini “batılı ve
modern” olarak ifade eden Birinci Cumhuriyet’in, gelişmiş
yeryüzü karşısında nasıl nal topladığını da belgeliyordu...
***
Gözüm önce Mardin’den gelen habere ilişti:
Mardin’in
Midyat İlçesi’nde BDP’nin ilçe teşkilatına astığı
Türkçe,
Kürtçe, Süryanice ve Mıhellemice yazılı
tabelası
mahkeme kararıyla indirilmişti...
Çünkü Midyat Cumhuriyet Savcılığı’nın başlattığı
soruşturma kapsamında, Midyat Sulh
Ceza Mahkemesi, 2820 Sayılı Siyasi Partiler Yasası’na muhalefet edildiği gerekçesi ile tabelanın indirilmesine karar vermişti...
Bizde “çok dilli” tabela
mahkeme kararı ile kaldırılırken,
İspanya Senatosu’nda “ana dilde konuşabilme” hakkı kapsamında ilk Katalanca konuşma da önceki gece yapılıyordu...
Çünkü
İspanyol Senatosu’nda,
senatörler tarafından yapılan konuşmaların ülkede yarı resmi statüye sahip dillerde olabilmesine fırsat tanıyan
düzenleme,
Nisan ayında parlamentodan geçmişti.
Böylece İspanya Senatosu’nda genel kurulun gece oturumunda konuşmasını Katalanca yapan Katalan Sol Koalisyonu’ndan Ramon Aleu, ülkede yeni uygulamaya giren “senatoda ana dilde konuşabilme” hakkından faydalanan ilk senatör oldu.
Aleu, yeni dönemde senatodaki tartışmaların yüzde 60’ının, ülkenin yarı resmi dört dilinde yapabilmesinin yasal hale geldiğini söyledi.
Yeni düzenlemeye göre, Senato’da söz alacak senatörlerin ana dillerinde ya da İspanyolca konuşma yapmaları, yasal olarak kendi tercihlerine bırakılmıştı. Senatoda, İspanya’nın özerk bölgelerinde yarı-
resmi dil olarak tanınmış Katalan, Bask, Galiçya ve Valensiya dillerinin, İspanya’nın resmi dili olan İspanyolcaya çevrilmesi için 25 çevirmen de görevlendirildi.
***
Tanpınar’ın 49. ölüm yıldönümünde de değişen pek bir şey yok...
Onun romanlarında Osmanlıyla-Cumhuriyet arasında bunalmış toplumun ikilemlerini okuyup dururduk...
Şimdi de Birinci Cumhuriyet ile insan odaklı demokratik gelişmiş toplumlar arasında sıkışıp kaldığımız bir hayatı yaşıyoruz...
“kim bilir şimdi nerdesin?
senindir yine akşamlar,
merdivende ayak sesin
rıhtım taşında gölgen var”...