Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) ekipleri, ellerindeki 4 sayfalık arama kararıyla Ankara'da bulunan İpek Medya Grubu, Koza İpek Holding, İpek Üniversitesi, Kanaltürk ve Akın İpek'in evine polis eşliğinde baskın düzenledi. Özgür Medyayı susturmayı yönelik İpek Yayın Grubu Ankara Temsilciliklerindeki arama kararlarına vatandaşların tepkisi sürerken, medya baskısına karşı uluslararası izleme heyeti oluşturuldu. CHP milletvekilleri Enis Berberoğlu, Utku Çakırözer, Eren Erdem ve Barış Yarkadaş'tan oluşan heyet, Mecidiyeköy'deki İpek Yayın Grubu binasına geldi.
Çıkışta açıklama yapan CHP İstanbul Milletvekili, eski Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu, Bugün, Cumhuriyet ve Sözcü gazetesini ziyaret edeceklerini, yarın da Taraf, Zaman, Yurt ve Birgün gazetesini ziyaret edeceklerini belirtti. Berberoğlu, "Günlerdir kamuoyunun önünde yürüyen bir tartışma var. Özgür medyaya yönelik bazı baskıların olduğu, olabileceği ve bu ülkede ifade özgürlüğünü, haber alma özgürlüğünü tamamen ortadan kaldıracağı yolunda bir riskten bir tehlikeden söz ediliyor. Maalesef günlerdir süren bu tartışmalarda hükümet kanadından olumlu ya da olumsuz herhangi bir açıklama duymadık. Örtülü utangaç bazı teyitten başka kulağımıza gelen olmadı. Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi olarak uzun yıllar sizin mesleğinize emek vermiş çok sayıda vekil barındıran bir parti olarak, bu konuda hareketsiz kalmamız mümkün değildi. Biz de medyaya baskıları inceleme adı altında bir komisyon kurduk. 4 kişilik bu komisyonda Utku Çakırözer, Barış Yarkadaş, Eren Erdem ve ben varım. Bu komisyon bugün itibariyle Bugün Gazetesine baskınlar yapıldığı için bunu da bize göre özgür medyanın susturulması çerçevesinde bir eylem kabul ettiğimiz için Bugün'den başlayarak diğer adı geçen medya kuruluşlarına dönük ziyaretlerimizle nelerin döndüğünü, hükümetin nelere cesaret edebileceğini anlamak açısından doğrudan kaynağına inerek, anlayarak iki günlük bir süre içinde edindiğimiz izlenimleri ve bilgileri Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile paylaşmaya karar verdik. Onların da bize yol göstermesiyle bundan sonra Türkiye'de toplumun haber alma özgürlüğü, demokrasinin 4. kuvveti olan medyanın özgürlüğü açısından mücadelemizi nasıl vermemiz gerektiğini kendilerine danışacağız. Bugün Cumhuriyet gazetesini ve Sözcü Gazetesini ziyaret edeceğiz. Yarın da Taraf, Zaman, Yurt ve Birgün Gazetesi var. Bu gazeteler bizimle randevulaşan gazeteler." diye konuştu
"Böyle bir operasyonun 1 Kasım öncesi olması hükümetin çok sıkça kullandığı 'manidar' kelimesiyle çok denk düşen bir zamanlama." diyen Berberoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "1 Kasım'a giderken hükümetin cüretinin arttığını görüyoruz. Oluşan gündemin hükümete yaramadığını görüyoruz. Dolayısıyla bu gündemi değiştirmek hoşuna gitmeyen konulara, haberlere birinci sayfalarına taşıyanları cezalandırmak istedikleri çok bariz. "Maalesef hükümet meclisi çalıştırmıyor. Meclisi, yargıyı çalıştırmayan bir hükümetimiz var. Kolluk kuvvetlerini istediği gibi kanunsuzca kullanan bir hükümetimiz var. Biz buna kısaca sivil darbe diyoruz. Tek kişinin tahakkümünün olduğu yerde medyanın özgür olmasıda zaten beklenemez, muhalefetin sesinin duyurması da beklenemez. Muhalefetin sesini duyurmaya çalışan özgür medyanında başına bunlar gelir. "
Gazeteci Utku Çakırözer da şöyle konuştu: "Hal böyle iken bizler bunun iyiye gitmesi için muhalefet olarak olsun-öncelikle gazeteci olarak ama daha sonrasında siyasetçi olarak hep ülkemizi yönetenleri bunun kötüye gidiş olduğunu biliyorsunuz uyardık. Buna rağmen, bu kötüye gidiş olduğunu biliyorsunuz uyardık. Ona rağmen bu kötüye gidiş durmadı. Ülkemiz şuanda, basın özgürlüğü anlamında özgür olmayan ülkeler kategorisinde en alt kısımda yer alıyor. Hal böyle iken bugün sizlerinde işaret ettiğiniz gibi seçimlere gidilirken ülkenin önemli medya kuruluşlarına önemli baskınlar düzenlenmesi ne Türkiye'ye ne dünyaya anlatmak mümkün olmayacaktır. Basını susturmaya çalışmak demokrasi olamaz. Bu konuda hele hele şuanda biliyorsunuz aslında seçim hükümeti yani geçici bir hükümet, böyle bir çağrıda bulunmak için, bütün gazetelerimiz çağrıda bulunacağız. Bundan sonra Türkiye'yi dünyada daha da basın özgürlüğü konusunda, temel hak ve özgürlüklerin kullanımı konusunda daha da alt sıralara düşürecek adımlardan derhal kaçınmaları çağrısında bulunuyorum. Bizim yani gazetecilerin yaptığı iş halkın bilgilenmesidir. Halkın haber alma özgürlüğüdür. Bunun yapılmasına izin verilmelidir. Hatta tam tersine hükümetin görevi bunun özgürce yapılmasını sağlamaktır. Engellemek, sınırlamak değil. Ben bu çağrılara, bakın burada toplanan yurttaşlarımızın, meslektaşlarımızın çağrılarına kulak verilmesini ve bir an önce bu tür baskılama ve sınırlama gibi girişimlerden vazgeçilmesini diliyorum."
CİHAN