"Blog sayfam Hacklendikten ve ne var yoksa silindikten sonra burada fikirlerimi paylaşmayı bırakmıştım. Benim doğrudan alakadar etmeyen konularda fikir beyan etmem de zaten çok doğru değildi. Bunu da fırsat bilerek zaten içerik olarak da çok beceremediğim için yazmamayı uygun bulmuştum.

Dün (24.10.2014) akşam yatılı okuyan kızımı okuldan alamaya gittiğimde yeni vizyona çıkmış bir filmden (BİRLEŞEN GÖNÜLLER) bahsetti. Hafta sonu evden çıkmak zor oluyor, hem ilk gün olduğu için kalabalık olmaz, üstelik coğrafyadan 80 aldım :) diye beni kandırınca İstinyepark'ta gittiğimiz ilk zamanda filmin 16.30 seansının başlamak üzere olmasını da fırsat bilerek filme gittik.

Filmle alakalı epey bir gündem oluştuğunu filmden çıktıktan sonra yaptığım basit araştırmada gördüm. Ama benim başka gündemimden dolayı bunu atlamışım. İnceleme fırsatım olmadı. Yanılmışım... Dolayısıyla bu konuda bir fikir söylememek hem ayıp hem de haksızlık olurdu.

Filme gelince; film kalitesi, bütün efektler, ses, ışık ve konu hakimiyeti ve bütünlüğü bakımından yapılabilecek en güzel işlerden birisiydi.

Ama içeriğe gelince, beni bağlayan ilk kısmını öne çıkararak fikrimi belirtmek istiyorum.

Dünyanın bildiği ama ele almadığı büyük gerçek KAFKAS HALKININ KİTLESEL OLARAK YOK EDİLDİĞİ VE KATLİAM OLARAK TARİHTEKİ YERİNİ ALDIĞI "KAFKAS GÖÇÜ" nün ve katliamının 2. Dünya Savaşı'ndan sonrasına kadar devam etmesine rağmen kendi insani ve İslami geleneklerini terk etmeden hayatını devam ettirme gayretinin anlatılmış olmasıdır.

Günümüzde bu çerkes halklarının hala yaşam yerlerinde toplu olarak yaşama reflekslerinin manasını anlamaya davet ediyorum herkesi.

Bu millet Anadolu dışında ortadoğu ve diğer dünya ülkelerine (durumlarına göre) dağılmışlar (kovularak dağıtılmışlar) aç kalmışlar, hastalıkla savaşmış ve toplu ölümler yaşamışlar ama asla ve asla DİLENMEMİŞLERDİR. Bırakın dilenmeyi gittikleri her yerde medeniyet, kültür, insanlık, yardımlaşma vs. İnsani değerler adına her güzel şeyi götürmüşlerdir...

Burada da BİR MASUM ÇOCUĞUN KORUNMASI ADINA TOPLUCA YAŞANAN BIR YOK EDİLİŞE RIZA GÖSTERMEK açıkça işlendiği gibi benzer o kadar çok yaşanmış hikayeler biliyoruz ki...

Diğer bir bakış açısı bu milletin geleneklerinin nasıl İslami olduğu ama demokratik ve insanı insan olarak kabul eden muhteşem bir çizgi ile bezendiğini de anlamamız gerekiyor. İslami yanlış değerlendiren bazı sapık mezheplerin aksine gerçek İslami anlayışı tabiri caizse yaşantılarında anlatıyorlar.

Son olarak bütün bu yaşanan olağanüstü yaşantıların dünyada kabul edilmiş ve Osmanlı'nın son 200 yılı dahil bu milletin tüm kesimlerinin bir araya gelerek dünyaya kabul ettirilmiş en büyük hizmeti "Türk okulları" ile bağdaştırılması ise ayrı bir sanat ile anlatılmış olduğunu söylemek lazım.

Hülâsa ben hem sinemacılık açısından hem konu bakımından hem de konu bütünlüğü bakımından çok ama çok etkilendim.

Ağlamanın manasını bilmiyorum ama kendimi kontrol etmekte çok zorlandım. Hem ağladım hem alkışladım...

Alkışlanması gereken bir yapım olarak...

Emeği geçen herkesi tebrik ve teşekkür ediyorum."