ANKARA (CİHAN)- İç Güvenlik Paketi'ne ait maddelerin görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu'nda poşu tartışması yaşandı. HDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, eylemlerde maske takılmasına ağır cezalar getiren maddeyi protesto etmek için kürsüye yüzünü poşu ile kapatarak geldi. Ata konuştuğu sırada da HDP grubundaki milletvekilleri yüzlerini aynı şekilde poşu ile kapattı. Poşu takan Ayla Akat Ata'ya AK Parti sıralarından bağıranlar oldu. Ata'ya tepki gösteren AK Partili vekillere ise HDP Van Milletvekili Özdal Üçer ve HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ayağa kalkarak karşılık verdi. Bunun üzerine Genel Kurul'da gergin anlar yaşandı.
Dün saat 15.00'te açılan TBMM Genel Kurulu'nda İç Güvenlik Paketi'nin 17. maddesinin görüşmelerine saat 22.00'de geçildi. HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, oturumu yöneten TBMM Başkanvekili Sadık Yakut'tan usül tartışması açılması talebinde bulundu. Baluken'e CHP'li vekiller de destek verdi. Yakut ise bu talebe olumsuz yanıt vererek ara verdi.
İç Güvenlik Paketi olarak bilinen Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın eylemde yüzünü kapatana ağır cezalar getirmesine ilişkin madde konusunda konuşmak üzere HDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata kürsüye geldi. Ancak Ata kürsüye gelirken yüzünü poşu ile kapattı.
Ayla Akat Ata, kürsüde şu konuşmayı yaptı: "Görüşülmekte olan yasa her ne kadar görevi ve sorumluluğu olmadığı halde Sayın Cumhurbaşkanı tarafından yine Sayın Başbakan tarafından ve ilgili bakanımız Sayın İçişleri Bakanı tarafından toplumun güvenliği adı altında çıkarıldığı iddia edilse de bu yönüyle kamuoyuna bilgi verilse de bu yasanın AKP hükümetinin güvenliğini sağlama yasası olduğunun altını çizerek başlamak istiyorum. Bugün kürsüye poşuyla çıktık. Poşu nedir diye Türk Dil Kurumu (TDK) ne demiş ona bakalım. Kenarları saçaklı, ipek, pamuk, yün ve benzerinden yapılmış bir başörtüsü türü, dolama. Herke biliyor ki aynı zamanda bir aksesuar olarak da kullanılmakta. Peki bir aksesuar olan, aynı zamanda bir başörtüsü olarak kullanılan poşu ne zaman bir korunma aracına döndü. Bunu bir tartışalım, değerlendirelim. Öğrenciler sokağa çıktılar, Yükseköğretim Kurulu'nu protesto ettiler, anadilde eğitim istediler, eğitimde eşitlik istediler. Devletin cevabı gazdı, TOMA'larla tazyikli suydu. Kendilerini korumak için poşularını taktılar. Yine işçiler, emekçiler sokaktaydılar. İş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasını istediler, işçi ve emekçi haklarının korunmasını istediler. Sokakta onları bekleyen devletin gazıydı, copuydu, tazyikli suyuydu. Yüzlerini böyle kapatmak zorunda kaldılar. Yine kadınlar sokaklara çıktılar, 8 Mart'larda, 25 Kasım'larda, Özgecan'lar katledildiğinde cinayetlere karşı her defasında onları bekleyen devletin gazıydı, copuydu. O yüzden aksesuarlarıyla yüzlerini kapatmak ve korumak zorunda kaldılar. Esnaf sokaktaydı, sorunları vardı ve tabii ki sorunlarını hükümete duyuramıyorlardı. Birleştiler, bir araya geldiler ama bir baktık ki televizyonda 'sık ulan sık' diyor. Ne yapacak esnaf? Tabii ki yüzlerini kapatmak zorunda kalacak. Yine çiftçiler, akademisyenler bu ülkede devletin terörün mağduru oldular. Devletin uyguladığı şiddetin mağduru oldular. Ama 'biz bu yasayı özgürlükleri güvence altına almak için çıkartıyoruz' dendi. Hükümetin politikalarını eleştiren ve özgürlük isteyen herkese esasında bu şiddetin mağduru olmuştu. Gerçek neydi, sokakta sıkılan gazdı. Gazdan korunmak için yüzünü kapatan milletvekili, akademisyen, gazeteci... Bunların hepsi mevcut yasalar gereği suçlu sayıldı. Bu yasadan önce kaç kişinin yüzünü kapattığı için ilgili yasaların hedefi olduğunu ve cezalandırıldığını lütfen ilgili bakanımız açıklasın. Daha tasarıyı görüşmedik ama bugün İstanbul'da üç gencimiz, soğuk havadan korunmak için taktıkları puşi kuvvetli suç şüphesi sayıldığı için tutuklandılar. Tam da bugün. Bu ayıp, AKP hükümetinin ayıbı." CİHAN