Hükümete yakınlığıyla bilinen Eğitim Bir Sen'in İzmir İl Başkanlığı'nı da yapan Bina'nın 3 yıl hapis talebiyle yargılanması gündemde. Gelişme benzer hadiseler için de örnek teşkil ediyor. Puanlama yüzünden İzmir genelinde 200, Konak'ta 40 okul yöneticisinin mağdur edildiği belirtiliyor. Kaymakamlığın kararının tüm mağdurları kapsayacak şekilde verildiğine dikkat çekiliyor. Dolayısıyla Ali Musa Bina'nın puan verdiği herkesin, davaya müdahil olma hakkı bulunuyor.

Milli Eğitim'deki kıyım, hükümetin çıkardığı torba kanunla başlamıştı. Bakanlık yapılan değişiklikten sonra çok sayıda okul müdürünü görevden almıştı. İdeolojik puanlama yapıldığı belirtilirken, konu yargıya taşımıştı. İzmir'de de okul müdürleri kendileri için haksız değerlendirme puanı veren MEB yöneticilerini savcılığa şikayet etmişti. Türk Eğitim Sen 3 No'lu Şube Başkanlığı, dönemin İlçe Milli Eğitim Müdürü Bina hakkında görevini kötüye kullanmak suretiyle bir kısım kişilere menfaat sağlamaktan suç duyurusunda bulunmuştu. İddiaları inceleyen İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, kanun gereği bir memur hakkında soruşturma açmak için üst idari amir olarak Konak Kaymakamlığı'ndan resmi yazıyla izin istedi. Başvuruları kayda değer bulan Kaymakamlık, yargılama yolunu açtı. Süreç savcılığın hazırlayacağı iddianameyle devam edecek.

Kaymakam Ahmet Önal imzalı soruşturma izninde özetle şu tespitlere yer verildi: “Ali Musa Bina, değerlendirme formunda somut/nesnel bilgi ve belgeye dayanması gereken bazı maddeleri, somut bilgi/belge olmaksızın ‘hayır' diyerek cevaplandırdı. Formda ‘evet' veya ‘hayır' şeklinde yaptığı değerlendirmenin puan karşılığı olarak yapıldığını bilmemesi mümkün değil. Dolayısıyla, ‘… ben herhangi bir puanlama yapmadım.' şeklindeki beyanı doğru olarak değerlendirilemez. Formların hukuki bir hüküm ifade ettiği ve hukuki bir sonuç doğuracağı açık. İncelenen belgeler iddiaları doğruluyor. İşlenen suç Türk Ceza Kanunu'nun 257. maddesine karşılık geliyor. Olay tarihinde Konak İlçe Milli Eğitim Müdürü olan Ali Musa Bina hakkında soruşturma izni verilmesini gerekli kılacak yeterli delil bulunuyor.”

TCK'nın 257. maddesi şöyle: “Suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına sebep olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapisle cezalandırılır.”

Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı, görevden alınan okul yöneticileriyle ilgili Danıştay'ın verdiği yürütmeyi durdurma kararını dün Ankara'da katıldığı karne töreninde değerlendirdi. Sorular üzerine karar doğrultusunda illere yazı gönderdiklerin, yapılması gerekenleri ilettiklerini vurguladı. 

“Bu karardan kimlerin ne kadar, nasıl etkileneceği ve Bakanlık olarak hukuken ne yapmamız gerektiği konusunda hukuk müşavirliğimiz gerekli çalışmayı yapıyor. Ondan sonra size ayrıntılı olarak açıklama yaparız.” dedi. 

Ancak alınan bilgilere göre bakanlığın il müdürlüklerine gönderdiği talimatta mağdur 8 bin civarındaki okul müdürüyle ilgili değil. Onlar hakkında yapılacaklar talimatta yer almadı. Sadece mevcut müdürlerle ilgili değerlendirmelerde uyulacak kriterler sıralandı. Bakanlığın talimatı, bundan sonraki süreç için yargı kararını uygulamaya yönelik bir adım olarak görülüyor. Ancak geçen yılki mağduriyetler ile ilgili bir açıklama yapılmadı. Okul müdürlüğü elinden alınan 8 bine yakın yöneticinin itirazları ile ilgili MEB'in nasıl bir çözüm bulacağı merak konusu. 

Zaman