Her yıl bütçenin en büyük dilimlerinden birini alan Milli Eğitim Bakanlığı’nda mali problemler yaşandığı ortaya çıktı. Bakanlık problemleri aşabilmek için Dünya Bankası’ndan kredi istedi. Finansman desteği için “Türkiye Güvenli Okullaşma ve Uzaktan Eğitim Projesi” adıyla hazırlanan dosyada, eğitimin yaşadığı sıkıntılar bizzat Milli Eğitim Bakanlığı tarafında gözler önüne serildi. Bakanlık dosyada “Türkiye’de mevcut durumda sosyoekonomik gruplar arasında halihazırda geniş bir öğrenme boşluğu bulunmaktadır” ifadelerine yer verdi.
MEB, DÜNYA BANKASI’NDAN PARA İSTEDİ
Birgün Gazetesi’nin ulaştığı bilgilere göre Milli Eğitim Bakanlığı, Eğitim Bilişim Ağı’nın (EBA) geliştirilmesi için mart ayında Dünya Bankası’na finansman başvurusunda bulundu. EBA’nın, “Acil geliştirilmesi” için yapılan finansman başvurusu uzaktan eğitimde ciddi problemler olduğunu ortaya koydu. Talep edilen kredinin, “Türkiye Güvenli Okullaşma ve Uzaktan Eğitim” isimli projede kullanılacağı bildirildi.
1 MİLYON DOLARA ACİL İHTİYAÇ VAR
Bakanlık, proje için “Paydaş Katılım Planı” ile “Çevresel ve Sosyal Taahhüt Planı” isimli iki farklı belge yayımladı. Belgelerde, pandemide eğitimin dijital platformlara taşınması nedeniyle ortaya çıkan, “Devasa sayıdaki eş zamanlı kullanıcı sayısını” kaldırabilmesi için EBA’nın acil geliştirmelere ihtiyaç duyduğu belirtildi. Bu kapsamda Dünya Bankası finansmanı ile yapılacak projenin bütçesi 1 milyon dolar olarak belirlendi. Eğitim yılı başında alt yapı yetersizliği sebebiyle EBA sistemi çökmüş, bakan Ziya Selçuk ise “siber saldırı değil, bizim çocuklarmış” diyerek problemin öğrencilerin sisteme giriş yapmasından kaynaklandığını itiraf etmişti.
Ekim ayında tamamlanan dosyada, Türkiye’deki eğitim sistemine ilişkin itiraf niteliğinde ifadelere yer verildiği öğrenildi. Zengin ve yoksul öğrenci arasında uçurum olduğunu ifade eden bakanlık proje dosyasın “Projeden geriye dönük finansman talep edilecektir. Özellikle yoksul haneler başta olmak üzere dijital uçurumu kapatmak için EBA online eğitim platformuna erişim, televizyon ve cep telefonları üzerinden iletilen dersler, materyaller ve mesajlarla desteklenecektir” ifadeleri kullanıldı.
‘ÇOCUKLAR OKULU BIRAKACAK’
Dosyanın, “Çevresel ve Mevcut Durum” başlığı altında yer alan ve Türkiye’deki eğitim sisteminin durumuna ilişkin itiraf niteliği taşıyan değerlendirmelerden bazıları ise şunlar oldu:
“İyileştirici çözüm politikaları zamanında alınmazsa düşük gelirli ailelerdeki öğrenciler okulu bırakacak ve bir daha okula dönme fırsatına sahip olmayacak, öğrenciler erken yaşta okulu bırakacaktır. Okulu bırakma oranı artacak ve öğrenme kayıpları kaçınılmaz olacaktır. İyileştirici önlemler bu kayıpları ele almazsa ülkenin insan sermayesi de 0.03 oranında düşecektir. Bu da uzun vadede eğitim kazanımları düşük durumda olan öğrenci gruplarının 15 yıl içinde iş piyasasına girdiklerinde daha düşük gelir sahibi olacakları, daha düşük sosyoekonomik durumda olacakları ve doğal olarak GSYİH’in düşeceği anlamına gelmektedir.”
ZENGİN VE YOKSUL ÖĞRENCİ ARASINDA 2 YILLIK EĞİTİM FARKI VAR
Milli eğitimin mevcut durumunu anlatan bakanlık şu ifadeleri kullandı:
“Ülke içindeki öğrenciler arasındaki uçurumun daha da fazla büyümemesi için mevcut uzaktan eğitim verimliliğinin geliştirilmesi ve nüfusun tüm katmanlarına ulaştırılması gerekmektedir. Türkiye’de mevcut durumda sosyoekonomik gruplar arasında halihazırda geniş bir öğrenme boşluğu bulunmaktadır. En yoksul sosyoekonomik dilimde yer alan öğrenciler en varlıklı sosyoekonomik dilimde yer alan öğrencilerin gerisinde yer almış ve 87 PISA puanı (yaklaşık 2 yıllık eğitime eşdeğer) elde etmiştir. Bu boşluklar küresel pandemi nedeniyle okulların kapanmasına bağlı olarak yüzde oranında artabilecektir. Bu nedenle uzaktan öğrenime katılımın da etkili hale getirilmesi için belirli çabanın gösterilmesi gerekmektedir.”