amerikaninsesi.com'un haberine göre Uluslararası Şeffaflık Derneği Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Oya Özarslan, anlaşmanın birçok açıdan belirsizlik içerdiğini söyledi.
Amerika’nın Sesi’ne değerlendirmelerde bulunan Özarslan, “Danışmanlık sözleşmesinin iki tarafı var. Taraflardan biri devlet, diğeri özel sektör. Eğer bu iki özel şirket arasında olsaydı bizi ilgilendirmeyebilirdi ancak kamu parası kullanılıyor. Üstelik burada yüklü miktarda para olduğunu tahmin ediyoruz. Bu yüklü para harcanırken bizi yönetenler dikkatli davranmak zorunda. Öncelikle kapsam nedir? Bu maalesef muğlak. Bunlar ekonomiyi mi yönetecek? Yoksa dışarıdaki kreditörlere ön eleme jürisi gibi bir bilgi veya rapor mu verecek? Bir denetleme görevi mi yapacak? Yoksa Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin organizasyonu mu yapacak? Bu soruların yanıt bulması için şeffaflık içermeli” dedi.
-Karamollaoğlu’na göre, McKinsey yeni özelleştirmeler için geliyor
Dün partisinin İstanbul’da düzenlediği toplantıda konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, McKinsey’nin Türkiye’yi daha borçlu hale getireceğini iddia etti.
SP lideri, “Siz bir özel şirkete ülkenin en önemli kurumlarını teslim edemezsiniz. Bu şirketin geçmişi de sağlam değil. Finansal destek verdiği şirket (Enron) bir gecede battı. 10 binlerce çalışanı da işsiz kaldı. McKinsey şirketi hiçbir şekilde hesap vermedi. Şimdi Türkiye’ye ‘bu kadar sattınız bunlar yetmez’ diyerek yeni formüller oluşturacaklar. Bu formülle, ‘Bor madenlerini acaba başkalarına nasıl peşkeş çekeriz. Türkiye’yi nasıl iflas ettiririz de önümüzde diz çöksün, her istediğimizi yerine getirsin’ amacında olacaklar” yorumunda bulundu.
-“Sayıştay raporlarını saklayacak, ABD’lilere kozmik odayı açacaksınız”
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise özelleştirmelerdense hükümetin ekonomiye ilişkin verileri bir yabancı şirkete verecek olmasını eleştirdi.
Cumhuriyet gazetesine verdiği demeçte “Sayıştay’ı devre dışı bırakan hükümetin Türkiye’nin harim-i ismetini (kutsal ocak) bir yabancı şirkete” açtığını ileri süren Kılıçdaroğlu, “Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik hesaplarının, istatistiklerinin denetimini yapacaksa TBMM yapar, o denetimi yapacak kurumun adı da Sayıştay’dır. Sayıştay’ı göz ardı edeceksiniz, Sayıştay’dan bazı bilgileri gizleyeceksiniz, Sayıştay raporlarını saklayacaksınız. ABD’lilere bütün kapıları, haremi ismetinizi açacaksınız, kozmik odayı açacaksınız. Sonra da diyeceksiniz ki yerliyiz ve milliyetçiyiz. Yesinler sizin yerliliğinizi, milliyetçiliğinizi. Yabancı bir ülkenin şirketinin Türkiye’nin ekonomik hesaplarını denetlemesini doğru bulmuyoruz” ifadelerini kullandı.
-Erdoğan: “Şu anda IMF’yle işimiz olmaz, ülkemizdeki durumu toparlamaya başladık
Almanya ziyareti sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, McKinsey ile ilgili herhangi bir değerlendirme yapmadı. Erdoğan’ı takip eden Hürriyet gazetesinden Hande Fırat’ın yazdığına göre, Cumhurbaşkanı,Türkiye’nin “şu anda” IMF’yle işi olmayacağını söyledi:
“Biz görevi devraldığımızda hatırlarsanız Türkiye’nin IMF’ye 23.5 milyar dolar borcu vardı. Kimler almıştı o borcu? Geçmişte CHP’nin, MHP’nin iktidarda olduğu dönemlerin bir borç yüküydü o. Bizim dönemimizde sıfırlandı o borç. Birilerinin iddialarının aksine bizim IMF ile şu an herhangi bir işim olamaz. Biz şu anda ülkemizdeki durumu zaten toparlamaya başladık. Çok kısa zamanda bu sıkıntıyı atlatacağız, 2019’a da çok daha ciddi, çok daha farklı bir şekilde gireceğiz.”
-Hazine ve Maliye Bakanlığı: “İftiralar art niyetli provokasyon, McKinsey’nin icra fonksiyonu ve yetkisi olmayacak”
McKinsey ile ilgili eleştirilere yanıt ise Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan geldi. Hafta sonu bakanlıktan yapılan açıklamada Yeni Ekonomik Program’da öngörülen tedbirlerin uygulamasına liderlik edecek Kamu Maliyesi Dönüşüm ve Değişim Ofisi’nin danışmanlık alacağı McKinsey’nin hiçbir icra fonksiyonu olmayacağının altı çizildi.
“Bu değerlendirmeleri yapanların geçmişlerini bilmesek, basit bir danışmanlık mevzusu ile ilgili yaptıkları çarpıtmayı ‘öküzün altında buzağı arama’ olarak değerlendirebilirdik. Ancak, ortaya atılan iddia ve iftiralar art niyetli provokasyon ve ucuz siyasi kazanç çabasından başka bir şey değildir. Söz konusu danışmanlığın, hiçbir icra fonksiyonu ya da yetkisi olmayacaktır. Çalışma alanı tek taraflı ve dünyadaki en başarılı modellerin Türkiye’ye kazandırılması ile sınırlı olacaktır. Türkiye’de ilk defa hayata geçirilecek böyle bir ofisin en doğru modelle kurgulanması sonrasında, güçlü ve yerli insan kaynağımız ile kamuda büyük bir değişim ve dönüşüm süreci başlayacaktır. Yeni Ekonomi Programı ile ilgili ortaya konulan hedeflere ulaşmak için kararlılığımız tamdır.”
Bakanlık muhalefetten gelen eleştirilere sert çıktı ama açıklaması McKinsey’nin görevinin ne olacağı konusunda kapsamlı ve doyurucu yanıt içermiyor.
-Durmuş Yılmaz: McKinsey hem şeffaf değil hem parası yok
Ancak Eski Merkez Bankası Başkanı ve İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Durmuş Yılmaz ise McKinsey ile yürütülen sürecin şeffaf olmadığına dikkat çekti.
Yılmaz, “Dışarıdan döviz ya da yatırımcı çekmek için ekonominize güven duyulmasını istiyor, bunun için de sizin dışınızda dışarıdan bir kuruma icraatlarınızı denetletmek istiyorsanız öncelikle bu kuruma herkesin kesin olarak güven duyması gerekir. IMF bu anlamda uluslararası düzeyde güven duyulan bir kurumdur. IMF'de nelerin yapıldığını şeffaf olarak görürsünüz. O yüzden herkes IMF'ye güven duyar. Ancak bu işi IMF yerine bir şirkete verirseniz orada şeffaflık, açıklık olmaz. Şirket rapor yayımlamaz, gerçek durumu bütün açıklığıyla kamuoyuna da dünyaya da bildirmez. IMF ile anlaşma yapılsa, bugün acil ihtiyaç duyulan kaynak IMF fonlarından sağlanabilirdi. Ancak McKinsey'in parası yok” dedi.
-Ocaktan: “McKinsey hamlesi demokratik reformlarla desteklenirse pozitif sonuç üretecektir”
Daha önce Adalet ve Kalkınma Partisi’nde milletvekilliği yapmış olan Karar gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan da hükümetin dış piyasalara güven vermek için McKinsey ile çalışma kararı aldığını ancak bunun demokratikleşmeyle desteklenmesi gerektiğini yazdı.
Ocaktan, “Herkesin malumu olduğu üzere, Türkiye şu günlerde gerek borç bulmada, gerekse yabancı sermaye girişinde sıkıntılar yaşıyor. İşte Türkiye’yi yönetenler de bu gerçeği görüyor ve Amerikalı McKinsey’le anlaşarak Batı sermayesine daha düzgün bir Türkiye fotoğrafı sunmaya çalışıyor. Ancak bir gerçeği belirtmekte de yarar var, Amerikalı denetim firmasının ortaya çıkaracağı ekonomi fotoğrafı, Batı sermayesinin gelişi açısından tek başına yeterli olmayabilir. Eğer bu hamle, demokratik reformlarla desteklenebilirse daha pozitif sonuçlar üretecektir” dedi.