Manisa Barosu Başkanı Ali Arslan, dün düzenlenen operasyonlarda gözaltına alınan ve aralarında iki başörtülü kadın ile avukatların da bulunduğu 27 kişinin gözaltına alınması ve kelepçe takılmasını değerlendirdi. Arslan, "Biz avukatlar, hukukçular olarak hukuğun herkese eşit şekilde uygulanmasını arzu ediyoruz. Hiçbir zaman elinde gücü bulunduranların, bu güçlerini intikam alma amacıyla kullanmaması gerekir." dedi.
Baro Başkanı Arslan, başsavcılığın talimatıyla emniyetin her zaman operasyon yapmasının mümkün olduğunu belirterek, "Kendisince şüpheli gördüğü kişilerle ilgili gerekli araştırmaları ve yakalamaları yapması mümkündür fakat bizim açımızdan önemli olan bu yakalamaların, gözaltına almaların hukuka uygun bir şekilde yapılmasıdır. Dün sabah saat 06.00'dan itibaren Manisa'da gözaltılar başladı. Gözaltıların başladığı saatten itibaren bize şikayetler gelmeye başladı. Biz de avukat arkadaşlarımızla bu gözaltına alma olaylarını takip ettik ve burada özellikle Manisa Barosu'na kayıtlı iki meslektaşımız gözaltına alındığı andan itibaren kendilerine kelepçe takıldı. Hem gözaltına alınan meslektaşlarımız hem de yanlarında bulunan avukat arkadaşlarımız bu gözaltına alma olayının, kelepçe takma olayının yasaya uygun olmadığını ifade etmelerine rağmen ısrarlı bir şekilde bu kelepçe takılarak emniyet müdürlüğüne intikalleri sağlandı." diye konuştu.
'KELEPÇE TAKILMASI İÇİN BELLİ KOŞULLARIN OLMASI GEREKİR'
Şüpheli kişilere kelepçe takılabilmesi için bazı şartlar olması gerektiğini aktaran Arslan, "Bu koşullardan birisi de bu kişilerin kaçma tehlikesi altında bulunması gerekir fakat bu meslektaşlarımız, saat 06.00'da evlerine gidildiğinde yataklarından kaldırıldı. Arkadaşlarımız, hiçbir direnme göstermeden polislerle birlikte emniyete gitmeyi kabul ettiler. Herhangi bir şekilde kaçmaları söz konusu değil. Buna rağmen kelepçe takılmasını, burada meslektaşlarımızın ve gözaltına alınanların itibarsızlaştırılması olarak yorumluyoruz. Emniyetin yapmış olduğu bu işlemin yanlış olduğunu, dün hem kamuoyuna bildirdik hem de bu soruşturmayı yürüten ilgili savcıya da gerekli düşüncelerimizi aktardık. Biz avukatlar, hukukçular olarak hukukun, yasaların herkese eşit şekilde uygulanmasını arzu ediyoruz. Hiçbir zaman elinde gücü bulunduranların, bu güçlerini intikam alma amacıyla kullanmaması gerekir." dedi.
'GÖZALTINDAKİLER, ÇAĞRILDIKLARINDA İFADE VERMEYE GİDECEK İNSANLAR'
Gözaltına alınan iki avukat ve diğer vatandaşların Manisa'da bilinen, tanınan insanlar olduğunu ifade eden Ali Arslan, "Her zaman çağrıldığında ifade vermeye gidebilecek ya da emniyete teslim olabilecek, savcılığa gidebilecek olan arkadaşlar. Hele meslektaşlarımız, her gün adliyede duruşmaya çıkıyorlar, savcılıklarla görüşüyorlar, ceza mahkemelerinde duruşmalara giriyorlar. Böyle bir kaçma şüphesi de söz konusu değil. Gözaltına alma olayındaki asıl gerekçenin, yurtdışına kaçma tehlikesi olduğunu görüyoruz. Oysa ki bizim gözaltına alınan iki meslektaşımız, seçimler zamanında yurtdışındaydı. Seçimlerden sonraki hafta içinde yurtdışından döndüler. Bu arkadaşlarımızın kaçma tehlikesi olsa zaten yurtdışından geri dönmezlerdi. Bu anlamda emniyet müdürlüğünün yapmış olduğu bu kelepçe takma olayının yasaya uygun olmadığını açıkça ifade ediyoruz. Bunlarla ilgili gerekli işlemleri de yapacağız." diye konuştu.
'KELEPÇE, KAÇMA TEHLİKESİ BULUNAN KİŞİYE TAKILIR'
Baro Başkanı Arslan, kelepçenin kimlere nasıl takılacağıyla ilgili olarak da şu bilgiyi verdi: "Kelepçe, kaçma tehlikesi bulunan kişiye takılır. Yapmış olduğu davranışlarıyla, hareketleriyle, gözaltına almada direnmesiyle, çevreden o kişiye gelebilecek desteklerle kaçma tehlikesi olan kişiye kelepçe takılabilir. Eğer bu olasılıklar yoksa kelepçe takılması söz konusu değildir. Tabii ki bu arkadaşlarımız, meslektaşlarımız ve diğer kişiler, şüpheli olarak gözaltına alınıyorlar, şu anda sanık konumuna gelmiş değiller. Şüpheli aşamasında bu kişilerin itibarsızlaştırılması, avukat arkadaşlarımızın birçok takip ettiği davalar var, kendilerinin bir mesleki itibarı söz konusu. Tabii ki diğer vatandaşların da öyle. Bunların kamuoyu önünde kelepçelenerek şu anda sanki suçlulukları ispat edilmiş, kanıtlanmış gibi kamuoyuna gösterilmesi, tabii ki hem bizleri yaralıyor hem de kamuoyunun vicdanını yaralıyor diye düşünüyorum." CİHAN