MAHREM İMAMLAR, HAYALET ABİLER… OYNATMAYA AZ KALDI…
Gerek içeride gerekse dışarıda yaşanan gelişmeler yüzünden iyice sıkışan Erdoğan iktidarının gündem değiştirmek için yaptığı operasyonlara önceki gün bir yenisi daha eklendi. 3 gün önce sabah saatlerinde 81 ilde yaklaşık 1,000 kişilik gözaltı kararı olduğu haberleri çıktı. Sonra bu sayı 4 bin 900’e ardından 7 bin’e kadar yükseldi. Günün sonunda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 1.009 kişinin gözaltına alındığını açıkladı.
Nereden çıktı ‘Mahrem İmam’?
Önce “Mahrem İmam” kavramının ne olduğuna bakalım. Otuz yıldan fazla bir süredir Hizmet Hareketi’nin içinde bulunmuş birisi, asla böyle bir tabirin kullanılmadığını söylüyor. Bir aralar Havuz Medyasında “Hayalet Abiler” efsanesi dolaşıyordu; bu da onun gibi bir şey. Akit gazetesinin kadrolu itirafçısı, Adana’da yaşayan sabıkalı bir dolandırıcının uydurduğu “Hayalet Abi” saçmalığına çok gülmüştük o zaman. İşin vahimi, savcılar bu saçmalıkları ciddiye alıp iddianamelere yazdılar. Tam bir tımarhanelik vaka.
Tıpkı 1 dolar efsanesi gibi. Hangi sivri zekalının başının altından çıktıysa bu 1 dolar işi, belli ölçüde amacına ulaştı. Bir deli kuyuya taş atar, kırk akıllı çıkaramaz hesabı, hala çıkarılamadı… hala da inanan bir sürü ahmak var bu saçmalığa. Havuz medyası ne hikayeler uydurdu 1 dolar üzerine. Yok efendim cüzdanında F serisi 1 dolar olanlar şu rütbede, B serisi 1 dolar olanlar bu rütbede olurmuş. Devlet Bahçeli’ye göre F serisi 1 dolarların seri numaraları ByLock sisteminin giriş şifresi olarak kullanılıyormuş. Hatta MİT’in 1 dolarlardaki seri numaralarının İsviçre bankalarında açılan Eurobond hesaplarına ait olduğunu tespit ettiği bile yazıldı. İsterseniz Google’a “1 dolarlık banknotların sırrı çözüldü” yazın bakın, ne haberler çıkmış.
“2 gün önce New York dönüşü elimde kalan 1 dolarları harcayacağım diye kafayı yedim. FETÖ yüzünden milletçe ruh hastasına bağladık…” diyen Sözcü yazarı haklı. Koskoca ülke, 80 milyonluk bir tımarhane gibi olmuş.
Neden böyle bir operasyona ihtiyaç duyuldu?
Geçen hafta Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) toplantısında çıkan, Türkiye’yi siyasi denetim altına alma kararı 13 yıllık AB kazanımlarını çöpe attı. Bu kararın alınmasında en büyük pay, OHAL sonrası askıya alınan hukuk ve insan hakları ihlalleri.
Bu kararın üzerinden 24 saat geçmeden, AKPM’ye “bakın ne kadar isabetli bir karar almışsınız” dedirtmek için olsa gerek, 1009 kişi gözaltına alındı, 9103 polis meslekten ihraç edildi. Bu ihraçlarda tek kriter, “bizden değilse kesin onlardandır” kriteri. “bizden olmayan” 9.103 kişi atılarak yerine “bizden olan” 10 bin kişinin alınacağı çoktan duyurulmuştu bile.
Nereden çıktı bu listeler?
Geçen hafta Yeni Asır gazetesinde çıkan bir habere göre “Ankara’da MİT Müsteşarlığı’na teslim olan bir kişi, kendisinin FETÖ’nün Emniyet İmamı olduğunu belirterek önemli bilgiler verdi. Bu kişinin, FETÖ’nün Emniyet içinde şu ana kadar deşifre olmayan kripto ve hücre yapılanmasındaki isimlerin listesini de MİT görevlilerine verdiği öne sürüldü.”
Aslında açıklama mantıklı görünüyor. Nedense bu haber sonradan internet sitesinden kaldırılmış. Belli ki damadın gazetesi, bir operasyonu farkında olmadan açık etmiş oldu. Ama sonradan bu bilginin, bir gün hukuk geri dönerse başlarını ağrıtacağını fark eden gazete yönetimi haberi yayından kaldırmış.
Konuyu yakından takip edenlerin aktardığına göre, önceden hazırlanmış excel listeleri, bazı kişilere yapılan işkence sonrası kabul ettirilmiş. İddia o ki MİT Müsteşarlığı’na teslim olduğu iddia edilen kişi, Ankara’nın göbeğinde güpegündüz kaçırılan kişilerden biriymiş. Halen de kendilerine ulaşılamayan kayıp kişilerin MİT tarafından kaçırılarak malum yöntemlerle sorgulandığı, önceden MİT’in hazırladığı fişleme listelerinin zorla imzalatılması sonucu ortaya çıkmış olabileceği söyleniyor.
Anlaşılan, MİT’in elindeki -iktidar muhalifi kim varsa içine eklendiği- Bylock listeleri yeterli olmamış ki, Bylock kullanmayan, çocuğunu Cemaate yakın okullarda okutmayan, Bankasya’da hesabı olmayan kim varsa bu defa da “kripto Cemaatçi” denilerek bu listeye eklenmiş. Zaten bunlara göre insanların yarısı Cemaatçi, diğer yarısı da kripto Cemaatçi! Bunu söyleyip bunu yazanların kapısına bir sabah polis dayandığında nasıl bir canavarı büyüttüklerini anlayacaklar ama iş işten geçmiş olacak elbette.
Böyle bir listenin olması, üstelik birilerinin üzerinde taşıyor olması mümkün mü? 120 bin kişi gözaltına alınıp yarısı tutuklandıktan sonra hala ortalıkta dolaşan mahrem imam mı kaldı? Adım başı polis kontrolünün olduğu Ankara’da bir insan cebinde flash disk, içinde binlerce kişilik listeyle dolaşıyor, akıl alır mı? Son zamanlarda Cemaate karşı iktidarın yanında saf tutan bir gazeteci bile yazılanlara ikna olmamış ki sosyal medya hesabında şunları yazmış: Bu “Mahrem İmamlar” meselesi benim akıl süzgecimden geçmiyor. En kritik adamların listesini bir çipe yükle… Sonra da o çip ele geçirilsin!
İhraç edilen polisler gerçekten cemaatten mi?
Hatırlarsınız, Doğu Perinçek cezaevi çıkışında ‘Cemaatlerin, tarikatları kökünü kazıyacağız’ şeklinde bir açıklama yapmıştı. İşte bu liste konusuna o açıdan bakmak lazım. Zaten şu ana kadar Cemaatle en küçük bir teması olmuş kim varsa adeta kazıdılar. Geriye kalanların içinde, Gülen Cemaatiyle irtibatı olmamış ama belli ölçüde dini hassasiyetleri olan, çoğu başka Cemaat veya tarikatlere bağlı, hemen hepsi de AKP’ye oy vermiş çok sayıda polis vardı. Vatan Caddesinde bulunan Emniyet Müdürlüğünün mescidine uğrarsanız bunlardan yüzlercesini görebilirsiniz. Bunların bir kısmı aynı zamanda binlerce masum insana yapılan operasyonlarda görev aldılar. Ne var ki ‘acıma yok, tepeleme var’ diyen zihniyetin önümüzdeki dönemde yapacakları için fazlasıyla merhametli bulunmuşlardır. Bu yüzden atılmaları gerekiyordu, atıldılar.
Bugüne kadar çok sayıda FETÖ’cülere operasyon yapan polis, savcı, hakimin bir süre sonra FETÖ’cülük suçlamasıyla alıncığı haberlerini okuduk. Bu operasyonda da öyle oldu… Yandaş gazetenin FETÖ ile mücadele eden ekibin başı mahrem imam çıktı! haberi gibi. Daha da olacak. Bütün cemaat ve tarikatleri kökü kazınıncaya kadar..
Geçen hafta Adana’da Kutlu Doğum Haftası programı yapmak isteyen Furkan Vakfı Cemaatine izin verilmedi. Buna rağmen kutlamaya gelen herkese kadın erkek ayırmadan meydan dayağı atıldı. Bu esnada haddini bilmez bir polisinin “Allah benim, devlet benim!” diye haykırması bir cep telefonu tarafından kaydedildi ve sosyal medyaya verildi. Sizce bu ifadeyi rahatlıkla kullanabilen bir polis hangi bahçenin ürünüdür?
Her şey gündem değiştirmek için mi?
Elbette tek sebep bu değildir. Birilerinin cemaat ve tarikatlerin kökünü kazıma hayali, bir başkasının Gülen Cemaatini bitirme hedefiyle örtüşmüş. Gündem, sadece yapılan zulmün şiddetini belirliyor. Normal zamanda her gün yüzlerce kişiye yapılan operasyonlar, gündem değişmesi gerekirse binlerce kişiye yapılıyorsa sebebi budur. Bugünlerde AKPM Türkiye’ye siyasi denetime alıyor, zaten ABD, İngiltere ve diğer Avrupa ülkeleri 15 Temmuz’a sahte darbe diyor, ABD Reza’yı vermediği gibi her geçen gün çemberi daraltıyor, Rusya petrol sevkiyatı konusunda sıkıştırıyor, Sincar’a operasyon yaptığı için aynı anda hem ABD hem de Rusya’yı karşısına almayı başarıyor…
İşte bu yüzden bir şey yapmalı ve iç kamuoyunu bunları konuşmaktan alıkoymalı…
O zaman verrr mehteri Soylu Süleyman Paşa!..
Arada olan sabahın köründe gözaltın alınan 1009 kişiye olmuş. Geriye kalan onbinlerce kişi de acaba bana ne zaman sıra gelecek endişesi içinde bu konuları düşünemez bile…
mehmet yıldız tr724