BURSA (CİHAN)- Cezaevinde kendisini 'Koğuş ağası' olarak adlandıran koğuş temsilcisi ile iki adamının, çorba almalarını engelledikleri, koğuşta eli belinde ve cebinde gezmeyi, tespih çekmeyi, bacak bacak üstüne atmayı, yüksek sesle konuşmayı yasakladıkları kişilerin açtığı davadan beraat etti. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısının temyiz müracaatını değerlendiren Yargıtay 8. Ceza Dairesi, sanıkların şikayetçilere fiili şiddet uygulayarak kurallara uymayanları kaldıkları bu koğuştan atacaklarını beyan ederek baskı altına aldıkları ve bir kısım şikayetçileri dövdükleri, bir mağduru soyup hortum tutup fırça ile yıkamak gibi eylemlerinin bir bütün halinde eziyet suçunu oluşturduğu gözetilmeden beraat kararı verilmesini yasaya bularak yerel mahkeme kararını bozdu.
Isparta'da cezaevinde koğuş ağası olarak bilinen kişi ile 2 adamı tarafından sürekli kendilerine psikolojik baskı yapıldığını, bir dizi yasaklamaların getirildiğini öne süren bir grup mahkum, Cumhuriyet Savcılığı'na müracaat etti. Savcının olayla ilgili yaptığı soruşturma sonucu koğuş ağası ve iki adamı hakkında Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'Eziyet etme' davası açıldı. Davada sanıklardan şikayetçi olan davacılar, "Sanıklarla aynı cezaevinde birlikte kalıyoruz. Koğuş temsilcisi olan sanık A. ile onunla birlikte hareket eden sanıklar S. ve M., kurumun tüzük ve yönetmeliklerinin dışında hareket ederek aynı koğuşta kalan kişilere baskı kurup kendi istekleri doğrultusunda hareket etmeye zorladılar. Sabahları herkesin saat 11.30'a kadar yatmalarını isteyerek koğuşta kalanların sabah kahvaltısında dağıtılan çorbaları almalarını engellediler. Almamıza izin verdikleri diğer kahvaltılıkları da gürültü olmamasını ileri sürerek öğle vaktine kadar yememize izin vermediler. Koğuşta eli belinde ve cebinde gezmeyi, tespih çekmeyi, bacak bacak üstüne atmayı, yüksek sesle konuşmayı yasakladılar. Sözlü ve fiili şiddet uygulayarak kurallara uymayanları kaldıkları bu koğuştan atacaklarını beyan ederek baskı altına aldılar. Bir kısım arkadaşları dövdüler. Bir arkadaşımızı soyup hortum tutup fırça ile yıkamak ve değişik zamanlarda bir çok defa dövmek suretiyle eziyet edip kasten yaralama eyleminde bulundular. Dövdükleri mağdurlardan Y.'ın doktora gitmesini de engellediler. Dövdükleri kişilerin vücutlarında oluşan yara berelere morarmasın diye buz ve ekmek içi koydular." şeklinde ifade verdi.
ŞİDDET UYGULAYAN KİŞİLER, 'KAPIYA ÇARPTIM DEYİN' DİYE TEMBİHLEMİŞLER
Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıkların beraatine hükmetti. Kararı Cumhuriyet Savcısı temyiz etti. Dava dosyasını yeniden değerlendiren Yargıtay 8. Ceza Dairesi, yerel mahkeme kararını bozdu. Yargıtay kararında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 96/1. maddesindeki; "Eziyet olarak, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması gerekir. Aslında bu fiiller de kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz niteliği taşıyabilirler. Ancak, bu fiiller, ani olarak değil, sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içinde işlenmektedirler. Bir süreç içinde süreklilik arzeder bir tarzda işlenen eziyetin özelliği, işkence gibi, kişinin psikolojisi ve ruh sağlığı üzerindeki tahrip edici etkilerinin olmasıdır. Bu etkilerin uzun bir süre ve hatta hayat boyu devam etmesi, eziyetin bu kapsamda işlenen fiillere nazaran daha ağır ceza yaptırımı altına alınmasını gerektirmiştir." ifadelere dikkat çekildi.
Kararda, "Somut olayda eli belinde gezmeyi, bacak bacak üstüne atma gibi eylemleri de yasaklayıp şiddet uygulayan sanıklar, mağdurlara sorulması durumunda 'kapıya çarptım' gibi beyanlarda bulunmalarını tembihleyerek şikayet etmelerini de engellemiştir. Bu itibarla sanıkların süreklilik gösteren eylemlerinin bir bütün halinde eziyet suçunu oluşturduğu gözetilmeden, atılı suçtan cezalandırılmaları yerine yazılı gerekçe ile beraat kararı verilmesi yasaya aykırıdır. Mahkeme karanının bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir." denildi. CİHAN