Madenci eşi Şadiye Çoksöyler(28), 11 aylık bebeği ile ifade vererek, "Maden sahipleri, 'paramız yoktu' diye sondaj makinesi almamış. Makine alacağız diye eğer işçilerden para isteselerdi onların can güvenliği için yüzüğümü çıkarır verirdim. Madem paraları yokmuş, 5 ocak açacaklarına 1 ocak açsalardı." dedi.
Karaman Ermenek'te geçen yıl 28 Ekim'de 18 madencinin hayatını kaybettiği kaza ile ilgili davanın ikinci gününde şikayetçilerin ifadeleri yürek burktu. Ölen madencilerin anne, baba, eş ve kardeşlerinin mahkeme heyetine 'Önce Allah'a sonra sizin adaletinize sığınıyoruz. Eşlerimizi ve çocuklarımızı öldürenlere gereken cezayı verin." diyerek şikayetçi ve davacı olduklarını söylediler.
Madende yaşamını yitiren Osman Çoksöyler'in 28 yaşındaki eşi Şadiye Çoksöyler, kucağındaki 11 aylık bebeği Kübra ile duruşma salonuna geldi. Acılı kadın, mahkemede verdiği ifadede şunları söyledi: "Cenne Şirketi'nden ve ve Hasşekerler Madencilik'ten şikayetçiyim. Bütün sorumluların en ağır cezaları almasını istiyorum. Maden sahipleri, 'paramız yoktu' diye sondaj makinesi almamış. Makine alacağız diye eğer işçilerden para isteselerdi onların can güvenliği için yüzüğümü çıkarır verirdim. Madem paraları yokmuş, 5 ocak açacaklarına 1 ocak açsalardı. Öğlen yemeğini dışarıda yemelerine izin verilmedi. Maaşlarına 200 lira zam yaptılar diye bizim canımızı yediler. Eşlerimiz ellerinin kömür karasıyla yemek yedi. Bu yüzden işçiler bir süre işe gitmedi. İşletme Müdürü Yavuz Özsoy, kazadan önce köyümüze gelip eşlerimizi tehdit ediyordu 'Maaşlarınızı vermeyiz, işsiz kalırsınız' diye. Eşim, 'Bir bakıp geleyim' diye gitti ve o gün kaza oldu. Benim eşimin, çocuklarımızın suçu ne? 2 çocuğum var. Eşim 23 gün toprağın altında kaldı. Bunları da nefessiz odaya katın oraya su doldurun. Suçlular da boğularak ölsün."
ANNE HAZNEDAR: CEZASINI VERMEZSENİZ SİZE DE HAKKIMI HELAL ETMİYORUM
Maden kazasında Ali ve Kerim isimli iki oğlunu kaybeden anne Saadet Haznedar, mahkemede gözyaşları içerisinde ifade vererek, şikayetçi oldu. Acılı annenin ifade vermesi sırasında salondaki bazı güvenlik görevlilerinin de gözyaşlarına hakim olamadığı görüldü.
Anne Haznedar mahkemede şunları söyledi: "Benim çocuğumu yatağından kaldırıp alıp götürdüler. Maden sahibinin bir makinesi olaydı, benim çocuklarım kurtulurdu. Benim kuzularım nefessiz kaldı, hava varaydı belki kurtulurdu. Benim yavrularım nasıl can verdiyse bunlar da öyle can versin. Suçluların cezalandırılmasını isterim. Benim çocuklarımı zorla madene getirdiler. 'Para vereceğiz' dediler, maaşlarını vermediler. Oğullarımın haklarının ölünceye kadar peşindeyim. Benim gelinlerime, çocuklarıma torunlarıma yazık değil mi? Eğer suçlulara cezalarını vermezseniz size de hakkımı helal etmem. Benim kuzularımı toprağa kattılar. İkisini de aynı ocağa koydular. Ben kimsenin bir ekmeğini onlara yedirmedim."
BABA CANSU: VARSIN YALAN SÖYLESİNLER, BU TOPRAĞIN BİR DE ALTI VAR
Ölen madencilerden Ömer Cansu'nun babası Hüsnü Cansu işe şunları söyledi: "İnsan hakları var diyorlar. Yer altında kömürün pisliğin içinde ekmek yiyen adamlara bunlar yapılır mı? Başbakan bir maaş verdi 1800. Patronlar 'bu maaşı vermeyiz, ekmek vermeyiz' dediler. Biz her dakika her saniye acı çekiyoruz. Daha 22 yaşında bana bakacak olan oydu. Ocağın içinde dışında 10 metre hortum yoktu. Devlet olmasaydı bizim cenazemiz ocakta kalacaktı. 18 kişiye, analara, babalara yazık değil mi? Bizim acımız bitmez. Varsın yalan söylesinler, bu toprağın bir de altı var. Biz acılıyız, suçlular da cezasını çeksin."
MADENCİ EŞİ: BANA PARA TEKLİF ETTİLER
Kazada ölen madencilerden Hüsnü Çolak ise maden sahiplerinin davadan vazgeçmesi için kendisine para teklif ettiklerini ileri sürerek, mahkeme heyetine şunları söyledi: "Benim evime 4 -5 kişi gelip bana para teklif ettiler. Ben, para istemem, ben can istiyorum. İzin verin de boğalım bunları. Biz de kurtulalım bunlar da kurtulsun. Hepsinden şikayetçiyim. Çocuklarım öksüz kaldılar."
'BUNLARIN YÜZÜNE KARNIMDAKİ ÇOCUĞUMUZ BÖBREĞİ ÇÜRÜDÜ'
Maden kazası olduğunda hamile olan ve çocuğunu dünyaya getiren Ali Haznedar'ın eşi Fatma Haznedar da kucağında bebeğiyle mahkemede ifade verdi. Acılı kadın, ifadesinde şunları söyledi: "Biz soğanımızı taşa vurup yiyen insanız. 15 dakika dışarıda yemek yemelerine izin verselerdi kimse ölmezdi. Ben, önce Allah'a sonra sizin adaletinize sığınıyorum. Bu (kucağındaki bebek) benim yetimim. Bunların yüzünden çocuğumun böbreği daha karnımdayken çürüdü. Çocuğum doğduktan sonra böbreğini aldılar. Suçlular, itiraf etsinler, bizi de kendilerini yormasınlar. Birazcık vicdanları varsa suçlarını itiraf etsinler, 'biz suçluyuz' desinler."
CİHAN