Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve 301 maden işçisinin şehit olduğu Soma Davasında dinlenmeye başlayan aileler, kaza öncesi ve sonrasında yaşadıklarını anlattı. Şehit madenci Ali Kavas'ın eşi Gülten Kavas, "Olaydan bir ay sonra Can Gürkan'ın muhasebecisi evimize geldi. 'Şikayetçi olmayın ne isterseniz verelim' dedi" ifadelerini kullandı. Tutuklu ve tutuksuz sanıkların önünde ifade veren aileler, kendi yaşadıklarının aynısını sanıkların da yaşamasını dilerken bazı madenci yakınları duruşma salonunda fenalık geçirerek sakinleşmek için salon dışına çıktı.
Soma'da faciadan sağ kurtulan maden işçilerinin Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada ifadelerinin alınmasına devam edildi. Duruşmaya katılmayan iki işçinin dinlenmesini 22 Aralık'a erteleyen mahkeme heyeti şehit madencilerin ailelerini dinlemeye başladı.
"BAŞKA ERGÜNLER OLMASIN"
Madenden emekli olan Durmuş Sidal, kazanın meydana geldiği ocağa ilk kazma vuranlardan biri olduğunu belirterek, "Oğlum çok baskı olduğunu anlatıyordu. Fazla kömür çıkınca prim, dayıbaşlarının da aralarında bulunduğu madenciler arasında paylaşılıyordu. Çocuğum gözünü açamıyor, yemek yiyemiyordu. Yakında felaket olacak diyordu. O kadar insanı yer altına koyarsan, hava dayanmaz. Çocuğu, babasını göremedi, dedeydim, baba oldum. Sorun olduğunu bile bile insanları katlettiler. Şimdi kapatmaya çalışıyorlar. Acımızın, davamızın peşindeyiz. Hukuka güveniyoruz. Başka Ergünler olmasın diye davaya katılıyorum. İnsan hayatı bu kadar ucuz değil." dedi.
Madende hayatını kaybeden ve 3 ay sonra emekli olacak olan Dursun Demircan'ın eşi Figen Demircan da eşinin son zamanlarda sıcaklık ve izdihamdan şikayet ettiğini, üretim baskısı nedeniyle yemek yemeye bile fırsat bulamadığını anlattı.
"EŞİM 4 GÜN ÖNCE ZEHİRLENMİŞTİ"
Eşinin sürekli olarak gazdan şikayet ettiğini ve başının ağrıdığını kaydeden Figen Demircan, olaydan 4 gün önce de eşinin gazdan zehirlenip tedavi gördüğünü dile getirdi. Demircan, "Eşim, sıcak nedeniyle son zamanlarda farelerin bile madeni terk ettiğini söylüyordu. Gaz, sıcaklık, ihmal yok da bu insanlar niye öldü" şeklinde konuştu.
'OĞLUM BU OCAK BANA MEZAR OLACAK' DİYORDU
Maden şehitlerinden Uğur Çolak'ın annesi Gülsüm Çolak da oğlunun sürekli olarak, "Bu ocak bana mezar olacak" dediğini kaydederek, "Akıllı görüp baş kaldırdıklarını düşündüklerini S panosuna çalışmaya gönderiyorlardı.
Tutuklu sanık Teknik Müdür İsmail Adalı, 'Ben buranın Allah'ıyım' deyip hakaret edermiş. Ne hayatını ne babalığını yaşayabildi, oğlum 26 yaşında öldü. Çocuğumun çocukları için şikayetçiyiz. Alacağınız karar, gelecekte madenlerde çocuklarımızın ölmemesine yarayacak." dedi.
Oğlu Yahya Aybak'ı kaybeden Seyit Hüseyin Aybak ise Soma Kömürleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan'ın 'Ocağın imkanlarıyla dünya birincisi olduğu' sözlerini hatırlatarak, şunları söyledi: "Doğru, birinci ama 301 madencinin öldüğü tek ocak olarak. Kendisi bir kez ocağa inip işçilerle soğan ekmek yese, 'Yetki verdiğim insanlar, bunları nasıl da kötü kullanmışlar' derdi. Ben de kazadan 7-8 ay öncesine kadar aynı ocakta çalıştım. Teknik Müdür İsmail Adalı geldiği zaman herkes alarma geçerdi. Şalterciydik, bant bir dakika bile dursa savunma alırlardı. 25 yılı aşkın madenlerde çalıştım, bant istediği kadar boşa dönsün, yangın çıkmaz."
Aybak, tutuksuz sanıkları kastederek, "Amir değil, hepsi malcıydı. Hepsi başımızda, 'Haydi' deyip dururlardı" ifadesini kullanarak, sanıkları görünce moralinin bozulması dolayısıyla söyleyeceklerinin bir kısmını unuttuğunu da sözlerine ekledi.
Gülten Kavas da eşi Ali Kavas'ın işe başlamasının dördüncü gününde yaşamını yitirdiğini anlatarak, "İşe yeni başlayanların, ilk önce yer üstünde, sonra da Celal Bayar Üniversitesinde eğitim aldığını söylüyorlar. Eşimin kemiklerini mezardan getirsinler de Celal Bayar Üniversitesine götürsünler" diye konuştu.
"ŞİKAYETÇİ OLMAYIN NE İSTERSENİZ VERELİM"
Soma Kömürleri A.Ş.'nin muhasebecisinin, kendisine şikayetçi olmaması durumunda ne isterse verme teklifinde bulunduğunu da öne süren Gülten Kavas, "Olaydan bir ay sonra Can Gürkan'ın muhasebecisi evimize gelerek 'Şikayetçi olmayın ne isterseniz verelim' dedi. Sanıkların bazıları aynı firmadan maaş almaya devam ediyor." şeklinde konuştu. Kavas, şunları söyledi: "301 kişi öldü de 301 kişinin sırtından şimdi de 4 milyar maaş alıyorlar."
Serap Güneş ise kardeşi Serkan'ın sağlık memuru olarak yer altındaki revirde görev yaptığını ifade ederek, "Kardeşim, sargı malzemelerinden ağrı kesiciye, kendi imkanlarıyla ilaç alıp götürüyordu. Çünkü bir işçiye bir hap verilebiliyordu. Madem hiç kusur yok, kardeşim gaz maskesini de kullanmayı bilir, tüm gereken tedavi imkanlarına da sahipti, peki niye 13-14 kişiyle revirde can verdi?" dedi.
Personel yetersizliğinden bir sağlıkçı gelmeyince kardeşinin iki vardiya üst üste çalıştığını da dile getiren Güneş, tutuklu sanıklardan İşletme Müdürü Akın Çelik'in 5 dakika erken çıktığı gerekçesiyle kardeşine tokat attığını öne sürdü. Kazada hem oğlu hem damadını kaybeden Alaattin Güngör de oğlunun madenin sıcaklığı dolayısıyla "Biz ölürsek, grizu patlamasından öleceğiz" dediğini belirtti.
Ölen madenci yakınları Recep Coşkun, Mehmet Kilci de şikayetçi olduklarını bildirdi.
"BENİM ÇOCUKLARIMIN AĞLADI GİBİ ONLARIN DA AĞLASIN"
Faciada 9 yıllık madenci olan eşini kaybeden ve 3 çocuğuyla baş başa kalan Bircan Yıldırım, "Eşim 9 yıldır madenciydi. İşini bir gün bile aksatmadı. İşten eve gelirken terli olurdu, yorgun olurdu. Vücudunun her yerinde sıcaktan oluşan kızarıklıklar vardı. S panosunda 1. usta olarak çalışıyordu. İsmail Adalı'dan sürekli şikayet ederdi 'Baskı yapıyorlar' diye. Şimdi arkamda duruyorlar. Sinirden elim ayağım titriyor. Adalete güveniyoruz. Çok konuşacak şeylerim vardı ama buraya gelince elim ayağım titredi. 3 çocuğumla kala kaldım. Diyecek bir şeyim yok. Allah benim çektiğim acının aynısını onlara da göstersin. 5 dakika gülüyorsam 15 dakika ağlıyorum hala. Canımı aldılar benden. Ölüsünü bile göstermediler. 19 aydır çocuklarım 'Baba' diye ağlıyorsa onların çocukları da öyle ağlasın. Şikayetçiyim, sonuna kadar davamızın peşindeyiz. Adalete güvenimiz sonsuz." dedi.
Bircan Yıldırım'ın dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti duruşmayı 22 Aralık Salı günü sabah 09.00'a erteledi. Duruşma yarın, bugün mahkemeye gelmeyen iki tanığın dinlenmesinin ardından ailelerin dinlenmesiyle devam edilecek. CİHAN