M.ERTUĞRUL İNCEKUL
M.Gandi, Silahsız Savaşçı kitabında “Ben hiç bir canlıya kasten zarar vermem. Hele insanlara. Bana ve benim olana affedilmez yanlışlar yapmış olsalar bile. Dolayısıyla, İngiliz egemenliğini üzerimizde yoğun bir lanet gibi görsem de bir İngiliz'e zarar vermeyi veya meşru yollardan Hindistan üzerinden sağlayacağı çıkarlarına karşı çıkmayı amel edinemem. (…) Eğer batıya bir mesaj vermek istiyorsanız bu ancak sevginin ve gerçeğin mesajı olmalıdır. Batıyı, sömürülmüş olmanızdan ötürü intikam yoluyla fethedemezsiniz." diyor.
Zor yoldur şiddete başvurmadan haklarını sonuna kadar aramak, çalmadık kapı bırakmamak. Ama zaman alsa da en kalıcı olanıdır. Sivil itaatsizlik de diyebiliriz. Direniş, sarp yollarda, fırtınalı denizlerde, karanlık geçitlerde boy atar, gelişir. Ellerini kanatır dikenler ama yüreğine saplanan iftiralar kadar yaralamaz. Kalbinin tam ortasına saplanır haketmediğin yalanlar, iftiralar adeta bir kurşun gibi. Kurşun bazen öldürür ama atılan iftiraların bir ömür kapanmaz yarası.
Kin tutma, öç alma yaraşmaz Rabbe hakiki kul olanlara. Şefkate tam teveccühde nefrete, kine, kibre yer yoktur zira. Sabırla, hak arama motivasyonu canlı tutuldukça neticeler alınacaktır. Motivasyonlu çalışmalar devam ediyor; Turkey Tribunal Lahey’de Türkiye’de Erdoğan rejimi tarafından yapılan hak ihlallerine karşı temsili sert kararlar aldı. Yazdığı raporları uluslarası adalet kurumları ve sivil toplum dernekleri ile paylaşıldı, yeni projelerini ilgiyle medyadan izliyoruz. AİHM önündeki Strazburg adalet arayışı yürüyüşü bir kez daha hakkını arayan insanların yüksek motivasyonunu gösterdi, önemli bir farkındalık oluşturdu, devamını bekliyoruz. İJA Uluslarası Gazeteciler Birliği Düsseldorf’ta Gazetecilerin bir araya geldiği Campfire Festivali’nde “Gerçek Demokrasi İçin Özgür Medya” diyerek uluslarası kamuoyunda farkındalık oluşturdular. Bir grup gönüllü @jailedjournos, cezaevindeki gazetecilerin seslerinin duyulması için tam 799 km pedal çevirdiler. Hollanda merkezli Lotus vd Media “ Yol” tiyatrosu ile Türkiye’de Hizmet Hareketi’ne yapılan insan hakları ihlallerini, yiten canları konu alan çalışmaları ile turnelerine devam ediyor. (#YolHengeloda)
En büyük cinayet sevgiye inanan bir insanı sevgiden nefret ettirmek olsa gerek. Yeryüzünün mayası sevgidir. Türkiye’de insanların birbirine olan güveni bu dönemde çok sarsıldı. Bir grup veya topluluğa duyulan kin bütün bir toplumu gün be gün eritiyor. Bunun farkında olanların kimlik ayırımı yapmadan kucaklayıcı bir dil kullanmasının zarureti gün gibi ortadadır. Hizmet’e gönül vermiş insanları bile bile tecrit etmek, tenkil etmek ülkemizi her geçen gün daha da karanlığa götürüyor. Keşke farkında olanlar bu inatlarından vazgeçseler!
İktidara laf söyleyen, muhalif olanların bir bir düşmanlaştırıldığı, ötekileştirildiği bir dünyada mutlu ve huzurlu bir Türkiye’yi kimse beklemesin. Türkiye’de bankaya para yatırdı, kermes yaptı, burs verdi, gazeteye abone oldu, Hizmet Koleji’nde veya üniversite hazırlık dersanesinde çalıştı diye hapse atılan, yıllardır ömürleri çürütülen insanlara vefa borcumuzdur seslerini duyurmak. Elimizden geldiği kadarı ile demokratik ülkelerde yaşamanın bize sunduğu imkanları, bu amaç için sonuna kadar kullanmalıyız. Masum olduğuna inandığımız son fert çıkana kadar öfkeye kapılmadan, hukuk ve demokrasiden ayrılmadan, şiddete başvurmadan hak arayışına devam etmek bize düşen en önemli mesuliyetlerin başında geldiğini düşünüyorum.