Meydan, Brüksel'deki en önemli turistik yer ve şehrin simgesidir. Brüksel'in merkezinde ve Brüksel Parkı'nın batısında yer alıyor. Meydan 68x110 metre ölçülerindedir ve 1998 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilmiştir.
Tarih boyunca da böyle olmuş ancak meydan özellikle şehir ticaretinin kalbinin attığı yer olarak biliniyor. Flamanca’da büyük pazar anlamına gelen Grote Markt adını da bu yüzden almış. Belediye Binası önceden Hotel de Ville olarak bilinen ,1600’lü yıllarda Fransız bombardımanında yıkılıp 1695’de daha iyi bir şekilde revize edilmiş. İlk olarak mimar Jacob van Thienen tarafından 1420’de inşa edilmiş. Çevresinde Osmanlı döneminde arasta olarak bilinen loncalar var. Çeşitli esnaf dükkanları ile sarılmış, renkli görüntüler veriyor. Cafeler ise pandemi dönemine rağmen oldukça işlek ve renkli. Belçika’nın waffle ve çikolatası ise oldukça lezzetli.
Avrupa'yı Kuzey ve Güney olarak ele alabiliriz. Güney'in ruhu ve atmosferi ile Kuzey'in ruhu farklı. Güney Avrupa ülkeleri diyebileceğimiz , Fransa, İspanya, Portekiz ve İtalya gibi ülkeler Akdeniz ikliminin ruhunu yansıtıyorlar. Ekonomi, kültür ve yaşam şekli birbirine benziyor. Daha rahat, daha formailiteden uzak, daha az çalışıp, daha çok dinlenmeye meyilli yönleri var. Ama Kuzey'in oğulları olan Belçika, Almanya, Hollanda gibi ülkeler ve yaşam biçimleri ise çok daha düzenli, disiplinli, sistematize edilmiş, yaşam alanları daha yoğun yerler.
Gezip Gördüm sitesinden aldığım bazı bilgiler eşliğinde; Meydan içerisinde önemli mekanlar var. Tapis de Fleurs her iki yılda bir Ağustos ayında düzenlenen 5 günlük festivalde meydanın yerlerinin çiçeklerden bir halıyla kaplanmasını ifade ediyor ama bir binası yok.
Tuhafiyeciler Loncası
Le Renard Binası tilki anlamına geliyor.Binada eski tarihlerde varlığı bilinen 4 kıtayı ve gözleri bağlı Adalet’i simgeleyen heykeller var. Adalet kavramı insanlık için hep hayati öneme sahip olagelmiştir.
Denizciler Locası
Tekne yapım esnafının evi olan Le Cornet isimli bina Antoine Pastorana tarafından adına yakışır şekilde deniz temalı olacak şekilde süslenmiş.
Fırıncılar Loncası
(Maison des Boulangers) Şimdi bir cafe olarak hizmet veren fırıncılar loncası binası mimar Jean Cosyn elinden çıkmış ve buradaki en dikkat çekici detay ekmek yapımını temsil eden 6 figür ile binanın tepesindeki sekizgen kulenin üzerinde yer alan ve şöhreti temsil eden rüzgargülü.
Maison du Roi (Kral Evi – Brüksel Kent Müzesi)
Grand Place Meydanı’nda Hotel de Ville’in tam karşısında yer alan Maison du Roi 1515–1536 yılları arasında inşa edilmiş ve Kral V. Karl’ın burayı almasından sonra adı Kral Evi olarak kalmış. 1870’li yıllarda binanın orijinal Gotik tarzı korunarak mimar Pierre Victor Jamaer tarafından kule ve kemerler eklenmiş.
Yapı bugün Brüksel Kent Müzesi olarak hizmet veriyor ve bir kısmı karşıdaki Hotel de Ville’den getirilenler olmak üzere yüzlerce eserden oluşan zengin bir koleksiyona sahip. Ancak turistler bu müzeye çoğunlukla son katta yer alan, ve kentin neredeyse simgesi olmuş, sevimli çişini yapan çocuk heykeli Mannekin Pis‘in 800’e yakın farklı kostümlü halini görmeye geliyor.
Maison des Ducs de Barbant (Barbant Dükleri Evi)
1698 yılında Guillaume de Bruyn tarafından neo-klasik stilde yapılan bina yan yana 6 evden oluşuyor ve Barbant Dükleri’nin evi imiş.
Maison des Brasseurs (Biracılar Loncası)
Kentin ünü dünyaya yayılan bira kültürü göz önüne alındığında sanırım Hotel de Ville ve Maison du Roi’den sonra Grand Place Meydanı’ndaki önemli bir yapı.
Le Cygne (Kasaplar Loncası)
Önce bir özel konut olarak yapılan, sonrasında Kasaplar Loncası tarafından satın alınan bina “Le Cygne–Kuğu” adını görkemli giriş kapısının sağ tarafında bulunan kuğu heykelinden dolayı almış. Bugün alt katlarında iki restoran bulunan bina bir süre de Belçika’ya sığınma yapan Karl Marx ve Friedrich Engels’in evi olmuş.
Brüksel, Avrupa Birliğinin ve NATO gibi bazı uluslararası organizasyonların merkezlerini barındırır. 30,528 km²'lik bir alanı kaplayan ülkenin nüfusu yaklaşık 11,4 milyon kişidir. Cermen ve Latin dünyası arasında bir sınır oluşturan Belçika'da Felemenkler tarafından Felemenkçe, Valonlar tarafından Fransızca ve küçük bir Alman grup tarafından Almanca konuşulur.
Federal bir devlet yapısına sahip Belçika'nın dilsel çeşitliliği ve bununla ilgili politik ve kültürel anlaşmazlığı, Belçika tarihine ve yönetim sistemine yansımıştır.
Ankara'nın yüzölçümünden az daha büyük olan Belçika’da Felemenkler ve Valonlar arasındaki çekişme ve çekemezlik çok belirgin ama herşeye rağmen ülke menfaati ve idealleri ekseninde biraraya gelebilmişler.
Teklif ve önerileriniz için;
Twitter: e_incekul