Samanyoluhaber.com - Moskova
Belarus’ta düzenlenen başkanlık seçimlerinde görevdeki Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko, resmî olmayan exit poll sonuçlarına göre %87,6 oy alarak büyük bir farkla kazandı.
Başkanlık seçimleri 26 Ocak günü 08:00-20:00 saatleri arasında gerçekleştirildi. Bunun öncesinde beş günlük bir erken oy kullanma süreci tamamlandı ve seçmenlerin %41,81’i bu süreçte oylarını kullandı. Toplamda 5.325 sandık kuruldu, bunlardan 207’si hastaneler, sanatoryumlar, dinlenme tesisleri gibi geçici konaklama yerlerinde, 12’si ise askeri birliklerde yer aldı.
Seçimlerin, Batılı gözlemcilerin yokluğunda ve yurtdışında sandık açılmadan gerçekleştirildiği belirtildi. Seçim sürecini Belarus’ta 52 ülkeden gelen 486 uluslararası gözlemci ve 23 ülkeden 331 yabancı gazeteci takip etti.
Lukaşenko, Belarus’ta 1994 yılından bu yana Cumhurbaşkanlığı görevini yürütüyor ve bu seçimle birlikte yedinci kez aday oldu. Diğer dört adaydan ikisi, seçimlerin ana aşaması başlamadan önce Lukaşenko’nun zaferini kabul ettiklerini duyurdu.
Belarus Merkez Seçim Komisyonu (MSK), seçimlerin geçerli olduğunu açıkladı. Seçim sonuçlarının resmi olarak ilerleyen günlerde duyurulması bekleniyor.
AB'den Belarus’taki Seçimlere 'Adil Değil' Eleştirisi
Avrupa Birliği, Belarus’ta düzenlenen başkanlık seçimlerini “ne serbest ne de adil” olarak nitelendirdi.
Konuya ilişkin açıklama, Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ve Genişlemeden Sorumlu Avrupa Komiseri Marta Kos tarafından yapıldı.
Kallas ve Kos’un ortak açıklamasında, “Bugün Belarus’ta düzenlenen bu sahte seçimler, ne serbest ne de adil bir şekilde gerçekleşti” ifadesine yer verildi. Ayrıca, Avrupa Birliği’nin Belarus yönetimine yönelik yaptırımları artırmaya devam edeceği vurgulandı.
Açıklamada, Belarus yönetiminin, seçim sürecini gözlemlemesi için Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu’nu davet ettiği ancak bu davetin seçimden sadece 10 gün önce yapıldığı belirtildi. Bu durumun, AGİT’in gözlemci gönderme hazırlığını imkânsız hale getirdiği ve sürecin güvenilirliğine ciddi bir darbe vurduğu ifade edildi.
