Lozan Antlaşması 100. yılında yargıya taşınıyor
⏱ Okuma Süresi 3 dk•Yayınlanma Perşembe, Temmuz 13 2023
Kürt Diaspora Konfederasyonu, Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkının uygulanmadığı gerekçesiyle Lozan Antlaşması'nı yargıya taşıyor.

DW Türkçe'den Felat Bozarslan'ın haberine göre Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı ve dünya devletleri arasında tanınırlığının sağlandığı Lozan Antlaşması, imzalanmasının 100'üncü yılında ilk kez yargıya konu oldu. Lozan'ın yargıya taşınmasına neden olan süreç, Kürt Diaspora Konfederasyonu (DİAKURD) adına Mayıs ayında Cumhurbaşkanlığına gönderilen bir dilekçe ile başladı. DİAKURD'un dilekçesinde Lozan Antlaşması'nın iptali ve Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkının hayata geçirilmesi talep edildi. Ancak Cumhurbaşkanlığı dilekçeye yasal süre olan bir ay içinde cevap vermeyerek hukuki anlamda talebi zımnen reddetmiş oldu. Talebin zimnen reddedilmesi üzerine DİAKURD avukatları, dava açılması talebiyle Danıştay'a başvurdu.
"Kürtler self-determinasyon hakkına haiz bir halktır"
Türkiye'nin de taraf olduğu uluslararası hukukun "self-determinasyon" (kendi kaderini tayin) hakkını tanıdığı belirtilen dilekçede, bunun sömürge olmayan halkların da hakkı olduğu ifade edildi. Bangladeş, Eritre, Darfur ve Kosova gibi örneklere yer verilen dilekçede, "iç self determinasyon" hakkının uygulanmaması durumunda "dış self - determinasyon" hakkının uygulanması hakkının doğacağı görüşü dile getirildi. Dilekçede "etnik, dilsel, tarihi ve kültürel ola
DİAKURD avukatları Hişyar Özalp ve Rıdvan Dalmış'ın Danıştay'a gönderilmek üzere Diyarbakır Nöbetçi İdare Mahkemesi'ne sunduğu dilekçede, "Lozan'da kabul edilen anlaşmanın Kürtlerin ulus olmaktan kaynaklı tüm haklarının gasp edilmesiyle sonuçlandığı" savunuldu. "Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra Kürt halkının varlığının bile inkâr edildiği" belirtilen dilekçede, "1924 anayasasında Türkiye'de yaşayan herkesin Türk olduğunun kabul edildiği" vurgulandı. "Kürtleri yok sayan sistematik asimilasyon politikasının halen bütünüyle yürürlükte olduğu" iddiasının yer aldığı dilekçede, "Kürtlerin her halk gibi siyasal statüsünü özgürce belirleme, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasını elinde tutma hakkına sahip olduğu" vurgulandı.
Türkiye'nin de taraf olduğu uluslararası hukukun "self-determinasyon" (kendi kaderini tayin) hakkını tanıdığı belirtilen dilekçede, bunun sömürge olmayan halkların da hakkı olduğu ifade edildi. Bangladeş, Eritre, Darfur ve Kosova gibi örneklere yer verilen dilekçede, "iç self determinasyon" hakkının uygulanmaması durumunda "dış self - determinasyon" hakkının uygulanması hakkının doğacağı görüşü dile getirildi. Dilekçede "etnik, dilsel, tarihi ve kültürel ola
Bu haberler de ilginizi çekebilir

Kemal Gülen
Esra Büyükcombak

Numan Yılmaz

Prof. Dr.








