Hürriyet gazetesinde cuma günü Hande Fırat imzasıyla yayınlanan haberde Lavrov, "Ne yazık ki Ankara, Kiev rejimiyle askeri-teknik alandaki işbirliğini sürdürüyor. Türk silahları, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri tarafından Rus askeri personelini ve sivil vatandaşları öldürmek için kullanılıyor," dedi.
"Türk yönetiminin arabuluculuk hizmetleri sağlamaya hazır olduğuna ilişkin açıklamaları göz önüne alındığında, bu durumun şaşkınlık yaratmaması mümkün değildir,” diye devam etti.
Rusya'nın devam eden Ukrayna işgalinde siyasi çözüme açık olduğunu belirten Dışişleri Bakanı, "(Volodimir) Zelenskiy, Moskova ile müzakereleri yasaklayan kararnamesini iptal etmedi. Böyle bir durumda Türkiye de dahil herhangi bir ülkenin arabuluculuk çabalarının başarıya ulaşması pek mümkün görünmüyor." ifadelerini kullandı.
Türkiye, Ukrayna'ya çeşitli askeri ekipmanlar tedarik ediyor. Bunlar arasında şunlar yer alıyor:
Bayraktar TB2 silahlı insansız hava araçları (SİHA): Bu SİHA'lar, Rus topçu sistemlerini ve zırhlı araçları hedeflemede oldukça etkili oldu.
Ağır makineli tüfekler: Türkiye, Ukrayna'ya 600'den fazla ağır makineli tüfek teslim etti.
Lazer güdümlü füzeler: Bunlar, hassas saldırılar için Bayraktar İHA'larıyla birlikte kullanılıyor.
Elektronik harp sistemleri: Bu sistemler, düşman iletişimlerini ve radarlarını bozmaya ve bozmaya yardımcı oluyor.
Zırhlı araçlar ve koruyucu donanım: Bu gereçler, Ukrayna kuvvetleri için temel koruma ve hareket kabiliyeti sağlıyor.
Rusya üzerine çalışmaları bulunan İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden Profesör Doktor Yaşar Onay, Euronews Türkçe'ye "Eğer Türkiye, Ukrayna ile Rusya arasında arabuluculuk yapmak istiyorsa, bu karar Zelenskiy ve Putin'in onayından geçer. İki isim onay verdikten sonra Lavrov ve diğer diplomatlar bunu uygulamak durumunda kalır," diye konuştu.
Raporda, Ukrayna'nın Türkiye'nin savunma ve havacılık sanayii sektöründeki ihracat payının yüzde 5,32 olduğu yazılı. Listenin ilk sırasında ABD (yüzde 16,7), ikinci sırasında Romanya (yüzde 9,9) vardı. Ukrayna'yı ise, Azerbaycan (yüzde 5,14) ve Polonya (yüzde 4,87) takip ediyor.
Yine 16 Ekim 2020 tarihli Türkiye ile Ukrayna arasındaki Askeri Çerçeve Anlaşması kapsamında, her iki ülkenin askeri istihbarat değişimi, silahlı kuvvetler arasında askeri iş birliği, savunma sanayii, karşılıklı eğitim-öğretim faaliyetlerinde bulunulması taahhüt ediliyor.
Yine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 4 Şubat 2022 tarihli Kiev ziyaretinde, taraflar arasında "İleri Teknolojiler, Havacılık ve Uzay Alanında İşbirliği Çerçeve Anlaşması" imzalanmıştı.
Euronews Türkçe'ye konuşan İYİ Parti Ankara Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Dışişleri Komisyonu Üyesi Kürşad Zorlu, Lavrov'un açıklamalarına ilişkin, "Türkiye’nin Ukrayna ile kapsamlı ve geleceğe matuf bir savunma sanayi işbirliği söz konusudur. Özellikle Türk savunma sanayine ilişkin bazı girdilerin Ukrayna’dan temin edildiği de bilinmektedir." ifadelerini kullandı.
"Türkiye’nin bunun sürdürülebilirliğini sağlama hedefi anlaşılabilir bir durumdur. Eğer kast edilen bunun askıya alınması isteği ise aslında daha geniş bir sahadaki karşılıklı süreçleri de dikkate almak gerekiyor."
Erdoğan, 24 Nisan 2022'de Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy ile yaptığı telefon görüşmesinde, "Arabuluculuk dahil gereken desteği sunmaya hazırız" demişti.
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Türkiye ile Rusya arasında 'diyalogun başlamasının teşvik edileceğini' söyledi: "Rusya, Şam ile Ankara arasındaki ihtilafları ortadan kaldırmak için tutarlı bir şekilde çaba sarf ediyor."
"Geçen yıl Moskova’da, Rusya-İran-Suriye-Türkiye dörtlü formatı çerçevesinde dışişleri bakanlıkları, savunma bakanlıkları ve istihbarat servisleri düzeyinde bir dizi temas gerçekleştirildi. Suriyeli sığınmacıların geri dönüşü, terörle mücadele ve sınırların güvenliğinin sağlanması da dahil olmak üzere özellikle ilgi gerektiren konular belirlendi," ifadelerini kullandı.
Erdoğan, 6 Temmuz'da gittiği Almanya'dan İstanbul'a dönüşte, uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlamış, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile tekrar bir araya gelme ihtimali için "Beşar Esed şu anda Türkiye ile ilişkileri düzeltme noktasında bir adım attığı anda biz de ona karşı o yaklaşımı gösteririz. Çünkü biz dün Suriye ile düşman değildik ki, biz Esed ile ailece görüşüyorduk," demişti.
Esad ise, 15 Temmuz'da yaptığı açıklamada Erdoğan'la görüşebileceğini ama Türk askerinin Suriye'den çekilmesi gerektiğini söylemişti.
Şam yönetiminin sosyal medyada paylaştığı bir videoda gazetecilerin sorularını cevaplayan Esad, bu görüşmenin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin "içeriğine" bağlı olduğunu belirtmişti.
Milletvekili Zorlu, "Rusya’nın, Suriye-Türkiye arasındaki normalleşme çabalarına ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısını realize etme kapasitesi ya da oradaki PYD yapılanması ile ilişki biçimi göz ardı edilmemeli." diyor.
Ankara, Türkiye'nin Suriye'deki askeri varlığının bölgede uzun süredir devam eden iç savaşın doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktığını öne sürüyor.
2016'da Fırat Kalkanı Harekatı'nda Irak-Şam İslam Devleti'ne (IŞİD), 2018'de Zeytin Dalı Harekatı ve 2019'da Barış Pınarı Harekatı'nda IŞİD ve Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) bölgedeki varlığına karşı Türkiye, BM Şartı’nın 51. maddesinden kaynaklanan meşru müdafaa hakkı ve BM Güvenlik Konseyi’nin terörizmle mücadeleye ilişkin kararları uyarınca bir dizi askeri operasyon düzenledi.
Suriye'den Jusoor Araştırma Merkezi'nin 2024 tarihli "Suriye'deki yabancı güçlere ait askeri mevzilerin haritası" başlıklı raporunda, Türk askerinin, Suriye'de askeri mevzi sayısının 126 olduğu, bunların 58'inin Halep'te yer aldığı belirtiliyor.
28 Kasım 1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinde kurulan PKK, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Fransa, Türkiye ve pek çok başka devlet tarafından terör örgütü kabul ediliyor.
PKK militanları, 40 yıla yakındır sürdürdükleri saldırılarda, resmi rakamlara göre 15.000’e yakın kişiyi öldürdü.
PKK lideri Öcalan, terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldığı 1999 yılından beri, Marmara Denizi’ndeki İmralı Cezaevi’nde bulunuyor.
Lavrov son olarak Ankara'nın BRICS'e katılımı hakkında, “Türkiye’nin BRICS ile yakınlaşmaya gösterdiği ilgiyi memnuniyetle karşılıyoruz. Bu, BM Şartı’na saygıya, açıklığa, pragmatizme ve üçüncü tarafları hedef almamaya dayanan grubun çekiciliğini teyit etmektedir," dedi.
"Türkiye’nin BRICS’in daha da geliştirilmesine önemli katkı sağlayacak güçte olduğundan eminim. Türkiye’nin birliğe katılımının parametrelerine ilişkin karar, oybirliği temelinde ve tüm BRICS ülkelerinin ve Türkiye’nin egemen tercihine saygı gösterilerek verilecek.” ifadelerini kullandı.
NATO'nun en büyük ikinci ordusuna sahip olan Türkiye, tarihsel olarak Batı'nın yanında yer alsa da BRICS'e adaylıkla ilgilenen ülkeler arasında yer alıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyet, 22 Ekim Salı günü Rusya'nın Kazan kentinde başlayan 16. BRICS zirvesine katılmış, 23 Ekim Çarşamba günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmüş, Türkiye'nin BRICS'le iş birliği konusuna ilgi gösterdiğini belirten Putin, "Avrasya Kıtası'nın doğusu ile batısını birbirine bağlayan ülkenizin otoritesi ve özel jeopolitik rolü göz önüne alındığında burada önemli fırsatlar görüyoruz" demişti.
Grup, Birleşmiş Milletler (BM), Dünya Bankası ya da Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) gibi bir uluslararası bir örgüt değil. Üye ulusların dönüşümlü olarak başkanlığını üstlendiği grubun devlet ve hükümet başkanları yılda bir kez bir araya geliyor.
Oy birliği ile karar alan grubun bütün üyeleri dünyanın en gelişmiş ekonomilerinden oluşan G20 grubunun da üyesi.
Grup, jeopolitik konuların yanı sıra, ekonomik işbirliği, çok taraflı ticaret ve kalkınmayı arttırmaya odaklanıyor.
Adının kısaltması, üyeleri Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'nın İngilizce isimlerinin ilk harflerinden oluşan topluluk BRICS, 2001'de dönemin Goldman Sachs'ın baş ekonomisti Jim O'Neill tarafından kaleme alınan ve Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'in büyüme potansiyellerini değerlendiren bir araştırma makalesinden ilham alarak kuruldu.
İlk etapta Güney Afrika'nın üye olmadığı grup, 2009'da Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Batılı müttefiklerin dünya düzeni hegemonyasına karşı bir platform oluşturmak amacıyla, Rusya'nın girişimiyle kuruldu.