Adana’da 4 Mayıs’ta itikafta bulunmak için gittikleri camilerde polis baskınıyla gözaltına alınan aralarında Furkan Vakfı kurucusu Alparslan Kuytul ile birlikte 30’u çocuk 400 kişinin emniyetteki ifade işlemleri devam ediyor. Kuytul’a emniyette, ‘Cami işgalini planladığı’, ‘kitleleri sivil itaatsizliğe yönlendirdiği’, ‘halkı kin ve düşmanlığa sevk ettiği’ gibi birçok suçlama yöneltildi.
Kuytul’a yöneltilen sorular ve verdiği cevaplar şöyle:
Emniyet: “Birçok şehirde yapılan ‘Cami işgali’ ile ilgili bilginiz nedir?”
Kuytul: “İşgal eden şerefsizdir. İşgal yapmadığımız halde bize; ‘İşgal yapmışsınız’ diyen de şerefsizdir. Camiler Allah’ın evidir, işgal edilemez. İtikaf ibadeti ne zamandan beri işgal kabul ediliyor? Eğer işgalse, Diyanet İşleri Başkanı neden; ‘Camilerde itikaf yapabilirsiniz’ diye açıklama yaptı? Bizim arkadaşlarımız müftülüğe gitti, ‘itikaf yasak’ diye bir şey denmedi. ‘İtikaf yapılacak’ dendi, sonrasında da yapılmayacağı ile ilgili bir açıklama gelmedi. İtikaf konusunda hutbeler verilir, insanlar teşvik edilir, hükümetin kanallarında da bununla ilgili programlar yapılmıştır.”
“TAM KAPANMA SÖZ KONUSU DEĞİL, ÇALIŞMA HAYATININ YÜZDE 70’İ AKTİF”
Emniyet: “Tam kapanma kararlarını, ‘İktidarın diktatörlüğü ve ibadetlerin engellenmesi’ olarak değerlendirip dini duyguları istismar çabası içinde olduğunuz görülmektedir, bu durumu açıklar mısınız?”
Kuytul: “Ben Gaziantep’te camide itikaftaki insanlara yapılanları zulüm olarak gördüğümü söyledim, bununla ilgili birçok gazetecinin, siyasinin de benim gibi beyanatı var, hatta Antep Emniyet Müdürü görevden alındı. Tam kapanma diye bir şey söz konusu değil, çalışma hayatının yüzde 70’i aktif, böyle bir genelge söz konusu değildir, ayrıca camilere gitmek serbest. Ben ‘İbadetlerin yasaklanmaya çalışıldığı’ şeklinde bir algı oluşturmaya çalışmadım, tam aksine camiler açık ve itikaf serbest olduğu halde neden yasaklanıyor, bununla ilgili konuştum. ‘Dini duyguları istismar çabası’ diye sorularak bana hakaret ediliyor, ben ömrümü İslam hizmetine adadım. Bazı güçler kendilerine muhalif olanları ‘Dini istismar ediyorsunuz’ diyerek susturmaya çalışıyor.
“TALİMATI VEREN BİZZAT PEYGAMBER EFENDİMİZ”
Emniyet: “İtikaf ibadeti, adı altında gerçekleştirilen ‘Cami işgali’ eylemlerinin talimatını siz mi verdiniz?”
Kuytul: “Talimatı veren bizzat Peygamber Efendimizdir. Diyanet de bunun sünnet olduğunu kabul eder ve her sene camileri buna hazırlar, dolayısıyla benim talimatıma gerek yok, herkesin bildiği bir konudur. İtikafa giren herkes kocaman insan, kimse benim memurum değil, benden maaş alıyor değiller, yapmadıklarında benden ceza alıyor da değiller. Onlar emri bizzat Allah’tan, Peygamberinden alıyorlar, ben dinde olmayan bir şey mi söylüyorum ki, itikaf talimatını benden almış olsunlar?”
“İTİKAF CAMİDE, DÖRT DUVARIN ARASINA KAPANARAK YAPILIR, SİVİL İTAATSİZLİKLE ALAKASI NE?”
Emniyet: “İtikaf ibadeti, adı altında kitleleri ‘Sivil itaatsizliğe’ yönlendirmekteki amacınız nedir?”
Kuytul: “Ben insanları itikafa teşvik ettim, bunun sivil itaatsizlikle zerre kadar alakası yoktur. Camiler açık ve itikaf serbest olduğuna göre, itikafa engel olmak emirlere itaatsizliktir. Yani benim değil, emniyetin yaptığı sivil itaatsizliktir. Sivil itaatsizlik yapmak isteyen insanlar meydanlarda yapar ve bunun bir sivil itaatsizlik olduğunu belirtir. İtikaf camide, dört duvarın arasına kapanarak yapılır, bunun sivil itaatsizlikle alakası ne? Kanunda ‘Sivil itaatsizlik’ diye bir kavram yoktur, kanunsuz da suç olmayacağına göre, böyle bir ithamda bulunulamaz.
“HÜKÜMETİ İKAZ ETTİM”
Emniyet: “Mevcut hükümetin ‘Ramazan ayının sönük geçmesine vesile olduğu’ suçlamasında bulunarak halkı, kin ve düşmanlığa sevk etmenizdeki amaç nedir?”
Kuytul: “Ben hükümeti değil, din düşmanı derin komiteyi suçladım, hükümetin onların yaptıklarına karşı durması gerekirdi, durmadı, benim eleştirim bunadır. Halkla hükümeti karşı karşıya getirmek gibi bir derdim yok, aksine cami baskınlarıyla hükümet zor duruma düşürülmüştür, ben bunlardan Cumhurbaşkanının da rahatsız olduğu kanaatindeyim, o yüzden Antep Emniyet Müdürünü görevden almıştır. Benim yaptığım konuşmalarla değil, emniyetin yaptığı yanlış davranışlarla insanlar bu hükümetten nefret eder, ben bu konuşmamla hükümeti ikaz ettim.”
“İTİKAF YASAKLI BİR EYLEM DEĞİL, SÜNNET OLAN BİR İBADET”
Emniyet: “Neden itikafa evinizden uzak farklı bir semtte girdiniz, ilimizde tam kapanma tedbirleri uygulanmasına rağmen ‘İtikaf’ adı altında ‘Cami işgalini’ siz mi planladınız?”
Kuytul: “Evimin oradaki cami itikafa uygun değildi, ben Furkan Nesli Dergisi’nin başyazarıyım, benim için sokağa çıkma yasağı yok, dergi yazarları ve çalışanları yasaktan muaftır. Ben de, arkadaşlarımın bulunduğu camide itikafa girmek istediğim için oraya gittim. Talimat vermediğimi daha öncede söyledim, talimatı 1400 sene önce efendimiz vermiştir, benim vermeme gerek yok. İtikaf yasaklı bir eylem değil, sünnet olan bir ibadettir.”
Emniyet: “Cami imamlarının, ‘Tam kapanma’ nedeniyle ‘Camilerde itikafın yasak’ olduğunu belirtmesine rağmen, ikazları yok sayıp ‘Camileri işgale’ devam ederek ‘Sivil itaatsizliği’ sürdürmüşsünüz, bu eylemi niçin gerçekleştirdiniz?
Kuytul: “Cami görevlileri böyle bir şey söylemedi, müftülüğe başvurun dedi, müftülük evrak almadı ama yasak da demedi. Biz imamların mı sözünü dinleyeceğiz, müftülerin-diyanetin açıklamasına mı bakacağız?
“HALK SAĞLIĞINI TEHLİKEYE DÜŞÜREN CUMHURBAŞKANI VE SİYASİLERİN YAPTIĞI KONGRELERDİR”
Emniyet: “Güvenlik Şube 2018’den beri ‘2911 sayılı kanuna’ muhalefet eden 42 olayınız olduğunu iletti. Buradan da anlaşılıyor k; insanları şiddete yönlendiriyorsunuz, bununla ilgili bilgi verir misiniz?”
Kuytul: “Ben o tarihlerde cezaevindeydim, dolayısıyla kimseye böyle bir çağrı yapmam mümkün değil, olayları sonradan öğrendim ve bütün bu olaylardan berat edildi. Berat edilmesi, ne benim ne arkadaşlarımın suçu olmadığını gösterir. Emniyetin yanlış yaptığını ispat eder; insanların anayasal haklarını engelleyerek fikir ve ifade hürriyetine mani olmuş.”
Emniyet: “Halk sağlığını tehlikeye düşürmenizle ilgili ifadeniz nedir?”
Kuytul: “Halk sağlığını tehlikeye düşüren Cumhurbaşkanı ve siyasilerin yaptığı kongrelerdir. Antalya’da müzikli programlar yapılıyor, çarşı pazarda insanlar üst üste, Adana Demirspor maçı üst üste, halk sağlığını tehlikeye düşürenler bunlardır. Benim bulunduğum cami kocaman, ben üst katta tek başımayım, itikaf insanı izole eder. Diyanet, halk sağlığını tehlikeye düşüyorsa neden itikafı yasaklamadı? Halkın sağlığını bizzat emniyet tehlikeye attı, 400 tane insanı üst üste nezaret doldurdu. Halkın sağlığını tehlikeye atmak budur.
“SİVİL İTAATSİZLİĞİ DESTEKLEMİYORUM, İTİKAFA GİRENLERİ DESTEKLİYORUM”
Emniyet: “Tam kapanma döneminde 5 vakit ve Cuma namazı dışında camide ibadetin yasak olduğu bilinmesine rağmen, ibadet yapma isteğiyle, kamu görevlilerine direnen, ‘Sivil itaatsizlik’ gerçekleştiren şahısları destekliyor musunuz?”
Kuytul: “Sivil itaatsizliği desteklemiyorum, itikafa girenleri destekliyorum. Daha önce dediğim gibi itikafa müsaade edildiği halde, bunu engellemeye çalışmak sivil itaatsizliktir. Covid-19’un siyasi bir proje olduğunu düşünmemize rağmen biz yine de alınan önlemlere karşı gelmedik. İtikafımızı maskeli ve mesafeli yapıyorduk, ancak emniyet güçleri terör, hücre evi basar gibi gece 02.00’da camileri bastı, itikaf ibadeti yapan şahıslara terörist muamelesi yaptı. Bu durum dindar insanları ve tüm kamuoyunu incitmiştir. Baskınlar esnasında birçok kişi darp edilmiştir, bununla ilgili de adli tıp raporları vardır. Söyleyeceklerim bu kadar.”