Kur’an, sönmez ve söndürülemez bir Güneş

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Salı, Mart 5 2019
Üstad, elmas kalemi elinde, top yekün insanlığın dertlerini düşünerek Kur’an’dan aldığı ilhamları, hiçbir mekan ve zorluk tanımadan kevser mürekkeplerle kağıtlara, gönüllere nakşetmeye büyük gayret gösterdi
Kur’an, sönmez  ve söndürülemez  bir  Güneş
ABDULLAH AYMAZ - SAMANYOLUHABER.COM 

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Van’da Vali Tâhir Paşa ile kalırken İstanbul’dan  bazı gazeteler gelirdi. Üstad Hazretleri onlardaki haberlerden bilhassa İslamiyeti alâkadar eden konulara dikkat ederdi. Bir haberde İngiliz Sömürgeler Bakanı Gladistone’un Mebuslar Meclisinde Kur’an-ı Kerim’i eline alıp şöyle dediği yazılıydı: “Bu Kur’an, Müslümanların elinde kaldıkça, biz onlara hakikî hâkim olamayız. Ya Kur’an’ı ortadan kaldırmalıyız veya onları Kur’an’dan soğutmalıyız.” Bu müthiş haber karşısında Bediüzzaman Hazretleri: “Kur’an’ın sönmez ve söndürülemez mânevî bir güneş hükmünde olduğunu, ben dünyaya isbat edip göstereceğim!..” demiş ve ilmî, dînî, fennî hakikatları ihtiva eden doksan cilt kitabı  hafızasına alarak ve her gün bunları üçer saat yine hafızasından tekrar ederek hepsini üç ayda bitiriyordu. Bu tekrarlar, bir papağanın tekrarlaması gibi de değildi elbette… İLİMLERDEN  İLİM  DOĞURTARAK… Bütün bunları da Kur’an-ı Hakîmi derinliğine anlamak için yapıyordu. İşte bu güzel niyetine ve müthiş gayretine bir mükafaat olarak da Cenab-ı Hak ona Kur’an’ın hazinelerini açıyor, maddeye ve materyalizme batmış insanlığa sunmak üzrere bu akıl ve ilim çağında Kur’an makuliyetinde ve Kur’an akliliğinde hakikatları, nurları ve feyizleri lütfediyordu…  Risale-i Nurların, ilhâmat-ı Kur’aniye, sünuhat-ı Kur’aniye, istihracat-ı Kur’aniye, istimbâtât-ı Kur’aniye ve füyuzat-ı Kur’aniye olduklarında şüphe yoktur. Çağımızı aydınlatan bu Kur’anî hikmetler insanlık kalesini tamir edecek harika eserlerdir…
Sömürgeler Bakanının bu müthiş sözleri sadece Meclislerinde kalmamış, bir plan halinde zamanla  icraya konulmak  istenmiştir. Lozan’da gündeme getirilmiş, İsmet Paşa “Böyle birşeyi biz halka nasıl söyleriz, halk bizi taşlar” diye itiraz etmiş. Hatta müzakereleri yarıda keserek Ankara’ya dönmüştür…
Türkiye’de bir dönem din üzerine yapılan baskılar, b

Bu haberler de ilginizi çekebilir