Daha önce padişahın kabrinin üzerinde serili olan kaftan,
bakım için yetkililer tarafından 2006'da alınmış. Bakım yapıldıktan sonra 2008'de Türbeler ve
Müzeler Genel Müdürlüğü'nün deposuna kaldırılmış. Kaftan, o tarihten bu yana depoda bekletiliyor. Kaftanın bu zaman zarfı içerisinde neden tekrar yerine konulmadığı ise tam olarak bilinmiyor. Yetkililer, daha iyi korunabilmesi için kaftanı cam bir fanusun içerisine koymayı planlıyor. Türbedeki görevliler, cam fanusun 60 bin TL değerinde olduğunu söylüyor.
Kültür ve
Turizm Bakanlığı bütçesinden çıkması beklenen
ödenek geciktiği için kaftan bir türlü eski yerine konulamıyor. Ayrıca, kaftanın sağlıklı bir şekilde gelecek nesillere
miras bırakılabilmesi için
türbe içerisindeki rutubetin de ayarlanması gerekiyor. Muhtemel bir
hırsızlık ihtimali de yetkilileri kaygılandıran diğer bir nokta.
İstanbul Türbeler Müze Müdürü Hayrullah
Cengiz,
Yavuz Sultan Selim'e ait olan kaftanın 2006'da bakımı yapıldıktan sonra depoya kaldırıldığını söylüyor. Kaftanın 60 bin TL bulunamadığı için yerine konulamadığı iddiasına ise "Önemli olan para değil. Şu an bu cam fanusu yaptırmak için en az üç
gönüllü var." diyerek
cevap veriyor.
Yavuz Sultan Selim'e ait olan kaftanın ilginç bir de hikâyesi var. Bu hikâye,
Osmanlı padişahlarının ilme verdiği değeri de gösteriyor. Yavuz Sultan Selim,
Mısır Seferi'nden dönerken İbni Kemal isimli bir alimin atının ayağından sıçrayan çamurlar Yavuz Sultan Selim'in kaftanına gelir. İbni Kemal, çok mahcup olur. Yavuz Sultan Selim ise şöyle der: "Üzülmeyiniz, alimlerin atının ayağından sıçrayan çamur bizim için süstür, şereftir.
Vasiyet ediyorum, bu çamurlu kaftan, ben
vefat ettikten sonra kabrimin üzerine örtülsün."